'Müslümanlar arasında birliği sağlayacak ve krizleri çözecek politikalara ihtiyaç vardır'

Dış gündemin öne çıkan başlıklarını değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Müslümanlar arasında birliği sağlayacak ve krizleri çözecek politikalara ihtiyaç olduğunu belirtti.

'Müslümanlar arasında birliği sağlayacak ve krizleri çözecek politikalara ihtiyaç vardır'

Partisinin haftalık dış gündem değerlendirmesini açıklayan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, İslam coğrafyasında var olan sorunlara dikkat çekti.

Sağlam açıklamasında, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Yusuf el Useymin’in Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı hedef alması, ABD’nin "2019 Terör Raporu" ile Libya’daki gelişmeleri ele aldı.

İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Birliği gibi kuruluşların, açıklamaları ile var olan sorunları çözmediğini dile getiren Sağlam, "İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Yusuf el Useymin, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın DAİŞ’ten daha tehlikeli olduğunu öne sürerek, topluma nüfuz etmesini önlemek için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. İslam dünyasında var olan ihtilaf, kaos, ekonomik problemler ile pandemiye karşı kurumsal bir varlık ortaya koyamayan İİT, suni gündemler üreterek İslam dünyasının temel problemlerinden her gün biraz daha uzaklaşmaktadır.

Filistin, Yemen ve Suriye başta olmak üzere sivil halkın katliam ve ambargolara maruz kaldığı bölgelerde irade ortaya koyamayan kuruluş, silahsız mücadeleyi benimseyen ıslah hareketlerini hedef alarak ihtilafları derinleştirmektedir. İslam İşbirliği Teşkilatının yanı sıra bölgedeki siyonist işgal faaliyetlerini görmezden gelen Arap Birliği de Türkiye ve İran’ı hedef alan kararlar almıştır. Kuruluş ve işleyiş amaçlarının dışına çıkarak İslam dünyasındaki ihtilafları körükleyen, emperyalist ve Siyonist çıkarlar doğrultusunda açıklamalar yapan İİT ve Arap Birliği gibi kuruluşlar, ihtilafları körüklemekten ziyade sorunları çözmeye odaklanmalıdır. Müslümanlar arasında birliği sağlayacak ve krizleri çözecek politikalara ihtiyaç vardır." dedi.

"Yaptırım hegemonyasına karşı küresel iş birliğinin sağlanması kaçınılmaz hale gelmiştir"

İşgalci ABD’nin ‘2019 terör raporu’na da değinen Sağlam, ABD’nin tehdit algısının, çıkarlarına paralel olarak değişkenlik gösterdiğini söyledi.

Raporu trajikomik olarak niteleyen Sağlam, "ABD’nin 'Terörizm 2019 Ülkeler Raporu’nda DAİŞ’in global bir ağa dönüştüğü ifade edilirken İran, Sudan, Kuzey Kore ve Suriye ülkeleri de terör sponsoru olarak tanımlanmıştır. Dünyanın birçok noktasında işgal faaliyetleri gerçekleştiren, nokta operasyonlarla ulusal sınırları ihlal eden ABD için tehdit algısı, çıkarlarına paralel olarak değişkenlik göstermektedir. Uluslararası hukuk ve anlaşmaları ihlal ederek işgal ve soykırım faaliyetleri yürüten işgal rejiminin en büyük destekçisi olan ABD’nin bu raporu trajikomiktir. ABD Çıkarları doğrultusunda şekillenen listeler ambargo ve askeri hamlelere zemin hazırlamaktadır. Son rapor, ABD’nin DAİŞ bahanesiyle bölgedeki askeri faaliyetlerini arttıracağını göstermektedir. Ekonomik ve siyasi hegemonyasını kullanarak bazı devletlere ve uluslararası kuruluşlara yaptırımlar uygulayan ABD, son olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkililerine yaptırım uygulanmasının önünü açan bir kararname çıkardı. Amerikan askerlerinin Afganistan’daki katliamlarının soruşturulmasının engellenmesi için alınan bu karar, ABD’nin yaptırım gücünü çıkarları doğrultusunda kullandığının en açık delilidir. Kurum ve devletlerin yıpratılmasına sebebiyet veren yaptırım hegemonyasına karşı küresel iş birliğinin sağlanması kaçınılmaz hale gelmiştir." ifadelerini kullandı.

"Türkiye ve Mısır, Fransa’nın oyununu bozmalıdır"

Libya’daki gelişmelere de dikkat çeken Sağlam, Fransa ve emperyalist ülkelerinin yeni stratejilerinin Libya üzerinden Türkiye ile Mısır’ı karşı karşıya getirmek olduğuna vurgu yaptı.

Fransa’nın Libya tuzağına karşı Türkiye’yi uyaran Sağlam sözlerine şöyle devam etti:

"Batı destekli bütün darbelerde olduğu gibi darbeci Sisi de Mısır halkının çıkarını değil kendisini oraya getirenlerin menfaatini önceleyen politikalar izlemektedir. Halk açlık ve sefaletle boğuşurken kendisi, dışardan milyarlarca dolarlık silah ve savaş gemileri alarak halkın sermayesini emperyalist güç odaklarına peşkeş çekti. BM tarafından tanınan meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti yerine kendisi gibi bir darbeci olan Hafter’i destekledi. Türkiye’nin Libya’da UMH’yi desteklemesi ile Libya ordusu önemli kazanımlar elde etti. Afrika’daki sömürge düzenini devam ettirmek isteyen Fransa ve emperyalist ülkelerin yeni stratejileri; Libya üzerinden Türkiye ile Mısır’ı karşı karşıya getirmektir. 400 yıl boyunca Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Mısır halkı ile Anadolu halklarının kadim tarihi, siyasi ve kültürel çok yönlü ilişkileri mevcuttur. İslam coğrafyasının iki güçlü ülkesi olan Mısır ve Türkiye’nin Libya üzerinden sıcak bir çatışmaya girmesi salt iki ülke için değil ümmet coğrafyası için felaket olacaktır. Sisi bir darbecidir ama Mısır, Sisi’den ibaret değildir. Türkiye ve Mısır, Fransa’nın oyununu bozmalıdır. Sisi’ye ve aklı başında Mısır yöneticilerine çağrımız, emperyalistlerin taşeronluğunu bir kenara bırakarak kendi ülkelerinin sorun ve problemlerine yönelmeleri ve Libya’nın meşru hükümeti ile işbirliğine giderek bölgenin barış ve huzuruna katkı sağlamalarıdır."

İLKHA