Maziden kısa bir kesit / Sümeyye Yıldırım

Babam cezaevine girdiğinde ben küçük olduğum için babamın başka şehirde hastanede olduğunu sanıyordum. Babamın gelmeyeceğini ve tutuklandığını sonradan öğrenmiştim. Ne çok üzülmüş ve ağlamıştım. Cezaevinden çıktı bu sefer Hicret etti başka diyarlara. Bize yine hüzün yine ayrılık düştü. Bu sefer gidişi gözlerimin önünde olmuştu.

Maziden kısa bir kesit / Sümeyye Yıldırım

Evet babasının küçük kızı. Ben, hayatı mücadele ile geçen bir babanın kızıyım. İlk okul 2. Sınıfta babamı tanımaya başladım. Benim okulumu 2. Sınıfta evimize daha yakın olan ve yeni yapılan bir okula kaydımı almıştı. İlk ve son gelişiydi okuluma. 2002 yılında, düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasından dolayı hüküm yiyen bir babanın evladıyım ben. Daha yeni eli kalem tutan bir kız çocuğunu, babasından ayıran ‘SİSTEMİN’ evladıyım ben.

Evet babam yıllarca cezaevi hayatı yaşadı, yaşattılar! Ben birkaç zamana kadar da babamın cezaevinde olduğunu, İslami bir davadan dolayı tutuklandığını bilmiyordum. Küçük olduğum için bu durum bana ailem tarafından saklanmıştı ve Malatya’da hastanede olduğu söylenmişti. Okulda veliler toplantısı olduğunda velilerim hiç bir zaman toplantılara eşlik edemediler. Annem, kardeşim küçük olduğu için gelemiyordu, diğer kardeşlerimde veli olarak gelecek yaşta değillerdi. Babam ise malum sebepten ötürü.

Sonra bir şekilde artık babamın gelmeyeceğini ve tutuklandığını öğrenmiştim. Ne çok üzülmüş ve ağlamıştım.

Orta okul 1. Sınıfı bitirmek üzereyken, babam hükümetin çıkarmış olduğu af yasasından faydalanarak serbest bırakıldı. Cezaevine gidişi ansızın ve habersiz olmuştu ama evine geri dönüşü muhteşem olmuştu. Ailem, akrabalar, komşular hepimiz bahçe avlusunda toplanmıştık. Yolda gelen giden arabalardan hangisindedir diye heyecanla bekliyorduk. Vuslatımız hâsıl oldu. Evet o günlerin sevincini bizlere tattıran Allah’a şükürler olsun.

5/6 yıl beraber kaldık. Artık büyümüştüm ve babamla geçirecek çok zamanım olmuştu. Babam ile olan birkaç hatıramdan bahsedeyim. Babamın işten eve dönüş saatini bilirdim ve kapı her çaldığında kapıya koşar ona kapıyı ben açardım. Elini öper ve varsa elinden herhangi bir şey alır içeri ben götürürdüm.

Babamda sevdiğim ve farkına vardıktan sonra da benimde hayatımda uygulamayı önemsediğim güzel bir davranış vardı. Biz beş kardeşiz. Herhangi birimiz bir hata yaptığımızda veya nasihate ihtiyaç duyduğumuzu hissettiğinde babam, o kişiyi yalnız kalacakları bir odaya çağırır ve orda yapılan işin yanlışlığından bahsedip doğru olanı tercih etmemiz gerektiğini anlatırdı bize. Hiçbir zaman kişisel yanlışlıkları ailenin diğer fertlerinin yanında konuşmazdı. Babamı örnek alıyordum. Ona bakıyor, süzüyor ve onun gibi olmaya çalışıyordum. Belki bir çoğunuzda da olmuştur, hatırlıyorum daha ilk okula başlamamıştım, babam ile namaz kılardım, onun ellerini kaldırdığı gibi kaldırır onun bağladığı gibi bağlardım.

Anlatacak güzel anılar birikmişti, birikmişti birikmesine ama yine bir ayrılık söz konusu oldu. Ben üniversite sınavına hazırlanıyorken, şu ‘SİSTEM’ yine yapacağını yaptı. Mensubu olduğu bir derneğin üyeliğinden dolayı yedi buçuk yıl hapis cezası verildi. Tabi cezası onaylanana kadar yanımızdaydı. Önceden cezaevi hayatını ve zorluklarını bildiği için cezası onaylanmadan kısa bir süre önce, ailesini, evini, akrabalarını terk edilmeye mecbur bırakıldı. Hicret etti başka diyarlara. Bize yine hüzün yine ayrılık düştü. Bu sefer gidişi gözlerimin önünde olmuştu. Yeni ameliyat olmuş daha dikişleri sökülmeden bırakıp gitmeliydi. Vedalaştık..ağlaştık..

Hiç unutmam giderken evinin anahtarını cebinde unutmuştu da aklına gelince merdivene atıvermişti. Ne çok içim sızlamıştı bu sahneye. Hatırıma geldikçe ağladığım çok olmuştur. Daha sonra hasta haliyle gittiği için hicret ettiği süreci sormuştum nasıl geçmişti yolculuk diye. Ağır gelmişti ayrılık hasta bedenine. 10 gün süren yolculuğunda yedi kilo vermişti.

Ne babam nede bizler kolay gelmedik şu zamana. Ama Elhamdulillah bizler müslümanız. İman ve tevekkül ile yolumuza devam ettik.

Yine hayatımızdan 3/4 yılı almıştı oldu zalim ‘SİSTEM’. Babama gittiği ülkede oturum hakkı tanındı. Annem, ben ve kardeşim için babamın yanına gidebilme imkanı doğdu. Bu seferde diğer kardeşlerimden ayrı kaldık. Ama elhamdulillah şuan hem babam hem biz ülkemize gidebiliyor ve oradaki aile ve yakınlarımızı görebiliyoruz. Bunca kelamdan sonra şunu diyebilirim; babalarımızın ve ailemizin kıymetini bilelim. Onlarla anı biriktirip ve anılarımızı paylaşalım.

İnsanın geriye dönüp bakması gerek, ben kimim? Nasıl bir hayat yaşadım? Hayatımı kimler etkiledi? Kimler bana yön verdi?

Evet, sormak lazım ki kendimizi bulalım! Nerede ve ne haldeyiz bilelim.

İyi birer müslüman olmak ve olmanız duasıyla Allah’a emanet olun.

Sümeyye Yıldırım / Habernas