İslam ve Laiklik arasında Ayasofya gelgiti: Batı ve Arap başkentlerini sarsmış durumda

Cezayir'deki en büyük İslami eğilimli parti Barış Toplumu Hareketi'nin milletvekili Nasır Hamdaduş'un partinin resmi facebook sayfasında yayınlanan makalesinde, "Batılıların Ayasofya'nın müze olarak kalması için seferber olması tuhaftır. Ancak bundan daha tuhaf olan şey Riyad, Kahire ve Abu Dabi'nin tepkisidir." ifadelerini kullandı.

Yazısının devamında Ayasofya'nın tarihsel sürecine değinen Hamdaduş, 22 Avrupa ülkesi 1915 yılında Ayasofya'yı geri almak için İstanbul'u işgal etmeye kalkıştı. Bu savaş 1924'te İslam'a karşı yapılan darbeyle Osmanlı Halifeliği'nin resmen kaldırılmasına kadar devam etti. 1934 yılında Ayasofya Camii'ni müzeye dönüştüren İslam medeniyetinin köklerini, sembollerini ve göstergelerini söküp atmayı başaramayan Atatürk'ün bir icraatıydı. Geçmişin günümüze bağlı olduğu, tarihsel boyutun medeniyetle karıştığı bu durum, artık Türkiyeli Müslümanlar için milli bir mesele haline gelmişti. Bu kararla Türkiye'nin İslam tarihine sembolleriyle yeniden bağlanmasıdır. Türkiye' de İslam ile laiklik arasındaki çağdaş çatışmanın da bir başka göstergesidir.

Siyasetin, tarihin çizgilerini aşan ve Ayasofya'yı müzeden camiye dönüştüren bu adımın büyüklüğünden kimsenin şüphesi yoktur. Batılı ülkeleri rahatsız eden yargı kararı değildir, Türkiye'nin asli köklerine dönüp Batıya meydan okumasıdır.

Batılıların rahatsız olmasını normal buluyoruz ama bazı Arap Siyonistlerin rahatsız olması Türkiye'ye karşı kötü niyetli savaşlarının devamıdır.  En ilginci de Riyad, Kahire ve Abu Dabi'nin din adına karşı çıkmalarıdır. Mescid-i Aksa'nın Siyonistler tarafından işgaline karşı bu ismini saydığımız başkentlerin sesleri nedense bu kadar yüksek çıkmamaktadır.

Suudi Arabistan, petrolü heder ettiği gibi dini de perişan etmeye doğru yönelirken, kim ne derse desin Türkiye Ayasofya kararı ile İslam, kimlik, tarih ve medeniyetle uzlaşma bağlamında ilerliyor.

Habernas