İşgalci İsrail Batı izolasyonunu aşmak için Afrika pazarlarına yöneliyor
İşgalci İsrail, Batı’daki artan boykot ve yaptırımlar nedeniyle siyasi izolasyonla karşı karşıya. Bu durumu aşmak için Afrika pazarlarına yöneliyor.

İşgalci İsrail, özellikle Batı ülkelerinde artan siyasi izolasyonla karşı karşıya. Binyamin Netanyahu’nun Aspartha konuşmasında belirttiği gibi, Avrupa ülkelerindeki iç baskılar, liderleri üzerinde soykırımcı İsrail’e yaptırım uygulama yönünde etkili oluyor. Bu durum, ekonomik yaptırımlar, silah ve yedek parça tedarikinde sorunlar gibi riskler doğuruyor. İşgalci İsrail ise bu izolasyonu kırmak için Afrika pazarlarına yöneliyor; zira kıta, İsrail şirketleri için hayati önemde bir ekonomik alan olarak görülüyor.
Eski Gana’daki İsrail Ekonomi Ataşesi Eilat Levin-Karp, Afrika’nın tek bir blok gibi görülmesinin yanıltıcı olduğunu belirterek, “Afrika, genellikle başarısız ve fakir bir kıta olarak değerlendirilse de, gerçekte durum çok farklı. Sadece tarım piyasasının 2030 yılına kadar 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bunun yanında yeşil enerji, akıllı ulaşım, dijital sağlık ve finansal teknoloji alanları da büyük potansiyel sunuyor” dedi.
Levin-Karp, Makor Rishon gazetesinde yayımlanan makalesinde, Afrika pazarındaki fırsatların yanı sıra risklerin de bulunduğunu vurguladı. İsrailli siyonist teknoloji şirketlerinin bazen teknolojiye fazla güvenerek pazara giriş yaptığını, ancak yerel meşruiyet, güven ve pazar penetrasyonu olmadan başarılı olamadıklarını söyledi.
Araştırmalar, işgalci İsrail'in Etki Ekonomisi Forumu (IFIE), NURA laboratuvarı, Sid Yisrael Küresel İnovasyon Laboratuvarı ve İsrail-Afrika Enstitüsü iş birliğiyle yapıldı. Sonuçlara göre, teknoloji ile saha iş birliklerinin birleştirilmesi gerektiği ve İsrailli siyonist şirketlerin teknoloji dışı görevleri de üstlenerek yerel ortaklarla iş birliği kurmasının zorunlu olduğu ortaya çıktı.
Makale, Lumos Global’in Nijerya ve Fildişi Sahili’ndeki telekom şirketleriyle güneş enerjisi sistemlerini mevcut dağıtım kanalları üzerinden pazarlama stratejisini örnek gösteriyor. Bu sayede ürün hem güvenilir hem de erişilebilir hâle geldi.
Yazar, İsrailli siyonist şirketlerin yerel ekosistemi göz ardı etmemesi gerektiğini belirterek, ürün ne kadar kaliteli olursa olsun, altyapı, düzenlemeler ve farkındalık eksikliği nedeniyle Afrika pazarında kabul görmeyebileceğini ifade etti. Şirketlerin pazarın güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmesi, boşlukları dolduracak stratejiler geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Örnek olarak, Hazera Seeds şirketi yalnızca tohum satmakla kalmayıp eğitim, destek ve dağıtım sistemleri kurarak yerel tarım pazarının yeni teknolojiye uyum sağlamasını sağladı. Ayrıca, Home Biogas şirketi, Afrika’daki çiftçiler ve aileler için organik atıklardan mutfak gazı üretim sistemlerini saatler içinde kuracak bir modele dönüştürdü. Bu sayede ürün, hızlı ve etkili bir çözüm hâline geldi.
Finansal modellerin uyarlanmasının önemine de değinildi. Örneğin İsrailli fintech şirketi Fido, dijital kredi sistemi geliştirerek Gana ve Uganda’da yarım milyar dolardan fazla kredi verdi. Uzun vadeli yatırım ve sabırlı yatırımcıların pazarın ihtiyaçlarını anlaması gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, İsrailli siyonist şirketlerin Afrika’da başarılı olabilmesi için sabır, kültürel anlayış ve ticari yeniliklerin bir arada uygulanması gerekiyor. Afrika pazarı, “sihirli çözümler” sunan bir pazar değil; karmaşık ve derinlemesine strateji gerektiren bir alan.
Makale, işgalci İsrail’in Batı’da maruz kaldığı boykot ve yaptırımlar nedeniyle yenilik ve iş fırsatlarını korumak amacıyla Afrika pazarlarına yöneldiğini gösteriyor. Ancak Afrika pazarı, Batı’daki açık kapıların yerini tamamen dolduramıyor; sadece alternatif bir ekonomik alan sunuyor.
Kaynak: arabi21.com