HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, gündemdeki konuları değerlendirdi

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam; milli piyango, PKK'nin Kürdistan Bölgesi'ndeki saldırıları, esnaf destek paketi ve ekonomik sorunlar ile ABD’nin CAATSA yaptırımları, Afganistan’da hatim törenine saldırı gibi iç ve dış gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, gündemdeki konuları değerlendirdi

HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın İshak Sağlam, yaptığı açıklamada; milli piyango, emniyetteki soyma olayı, PKK’nin Kürdistan Bölgesindeki saldırıları, esnaf destek paketi ve ekonomik sorunlar, ABD’nin CAATSA yaptırımları, Afganistan’da hatim törenine saldırı, Müslümanlar için tehlikeli hale gelen Hindistan Yönetimi gibi gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.

MİLLİ PİYANGO KUMAR MEVZUATINA TABİ TUTULMALIDIR

Yılbaşı biletleri için yine uzun kuyruklar oluşmaya başladı. İşsizlik ve hayat pahalılığı, yorulmadan para kazanma arzusu, kısa yoldan zengin olma hayalleri ve emeğin değerinin her geçen gün düşmesi kitleleri bu tür uygulamalara sevk etmektedir. Kurumun özelleşmesinden sonra “şans oyunları” yelpazesi genişletilerek yılın tamamına yayıldı. Milli Piyango internet sitesi onlarca çeşit oyun ile devasa bir sanal kumarhaneye dönüşmüştür. Oyunlar online oynandığından ulaşımı da oldukça kolaylaşmıştır. Pandemi süreciyle tüm platformların dijital alana kayması, insanlara bu kumar oyunlarına ulaşmanın yolunu açmış; şans, çekiliş, ikramiye adı altında insanlar bu tür platformlara daha ilgili olmuştur. Çağın hastalıklarından olan kolay yoldan köşeyi dönme hayali, şans oyunları denilerek “yasal” çerçeveye oturtulan söz konusu sanal kumarı teşvik etmekte, yasallığın verdiği rahatlıkla alenen online kumarhaneler işletilmektedir.

Televizyon ve internet platformlarında Milli Piyango reklamlarının hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmadan yapılması, “şeytan işi pislik”lerden biri olan kumarı açık bir toplumsal tehlikeye dönüştürmüştür. Adı veya sıfatı ne olursa olsun “yasallık” kisvesine büründürülerek kumarın teşvik edilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Yapılan uygulamalarla kumarın yasak olmasının bir anlamı da kalmamıştır. Zira yasak kumar, sadece kayıt dışı olandır. Devlet eliyle ve devlet güvencesiyle olunca yasak olmaktan çıkmaktadır. Bir an önce bu duruma el atılmalı, kumar “milli” olmaktan çıkarılarak tümüyle yasaklanmalıdır. Milli Piyango idaresince oluşturulan devasa online kumarhaneler kapatılarak toplumsal ifsadın önü alınmalıdır.

EMNİYETTEKİ SOYMA OLAYI ARAŞTIRILMALIDIR

Geçtiğimiz günlerde bir milletvekili tarafından gündeme getirilen ve gözaltına alınan bazı kadınların çıplak aramalara maruz kaldığı iddiaları çok vahimdir. Söz konusu durumun sümenaltı edilmesine müsaade edilmemeli ve ivedilikle araştırılmalıdır. Geçmişten bu yana hem gözaltı süreçlerinde hem de cezaevlerinde üst aramaları ile ilgili çeşitli hak ihlalleri ve mağduriyet oluşturan fiiller kamuoyuna yansımaktadır. İşkenceye sıfır tolerans sloganıyla iktidara gelen hükümetin, bu vahim iddiaları etraflıca araştırmadan kesin bir dille yalanlaması doğru bir yaklaşım tarzı değildir. Bunun yerine etkin ve şeffaf bir soruşturma yapılmalı, ondan sonra açıklama yapılmalıydı. Hükümet, insan hakkı ihlallerinin önüne geçmek istiyorsa bu tür iddiaların üzerine kararlı bir şekilde gitmelidir. Hükümetin en önemli yükümlülüklerinden biri de budur. Nitekim pek çok kişi bu iddiaları doğrulamış ve söz konusu çirkin uygulamaya maruz kaldığını beyan etmiştir. İnsan hakkı ihlallerini önlemek adına; cezaevleri ve gözaltı süreçleri mutlaka denetlenmelidir. Çıplak arama gibi uygulamalara dayanak olarak gösterilen mevzuat hükümleri değiştirilmelidir. Kolluğun vazife sırasında hukuk sınırlarında kalmasını sağlayacak etkin denetim mekanizmaları geliştirilmelidir.

PKK KÜRDİSTAN BÖLGESİNİ TERK ETMELİDİR.

PKK, Irak Kürdistan Bölgesi sınırları içinde Peşmergeye yönelik sabotaj ve saldırılarını son zamanlarda artırarak bölgenin huzur ve istikrarını ciddi anlamda tehdit etmeye başladı. Kürt toplumunun menfaatleri için mücadele eden bir yapının Kürtleri hedefine koyması mümkün değildir. Kürdistan Bölgesinin genel anlamda huzura ve istikrara en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde PKK’nın özellikle Kürtlere yönelik saldırılarını artırması, gerçek yüzlerini ortaya koymuştur

PKK, hiçbir zaman Kürtler arasında huzurdan, barıştan, birlik ve ittifaktan yana olmamıştır. PKK’nın içinde bulunduğu hiçbir ittifak veya anlaşma kalıcı olmayacağı gibi Kürt Toplumunun menfaatlerine de hizmet etmeyecektir. Bu hakikati geçen hafta Suriye Kürdistanı’ında bir kez daha gördük. Zira ittifak anlaşması yaptıkları halde ENKS’nin ofislerine saldırılar düzenleyerek tahrip ettiler. PKK’nın en büyük realitesi; güçlü olduğu zaman kendisinden başka hiçbir yapıya tahammül etmeyen, herkesi kendisine teslim olmaya zorlayan zorba bir yapı olmasıdır. Kendi otoritelerini kabul ettirmek için kadın, çocuk, yaşlı demeden bugüne kadar binlerce Kürdü öldürmekten çekinmemiştir. Ancak zayıf düştüğü bölgelerde veya dönemlerde barış ve kardeşlik havarisi kesilir. PKK Kürdistan Bölgesinde işgalcidir, ve işgal ettiği Kürdistan Bölgesi topraklarını derhal terk etmelidir.

ESNAF DESTEK PAKETİ VE EKONOMİK SORUNLAR

Pandemi süreci, toplumun bütün kesimlerini ekonomik anlamda etkiledi. KOBİ’lerin önemli bir kısmı kapandı. İnsanlar işsiz kaldı. Geçtiğimiz hafta uzun zamandır beklenen esnaf destek paketi açıklandı. Buna göre; üç ay süreyle büyükşehirlerde ayda 750, diğer illerde 500 lira kira desteği yapılacak. Ayrıca taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı, terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförleri gibi esnaf ve sanatkarlara da hibe şeklinde ayda 1000 lira para yardımı yapılacak. Açıklanan destek paketi önemli bir çalışma olmakla birlikte mağduriyetleri gidermeye yeterli olmamıştır. Esnafın girdi maliyetleri sadece kira değildir. Bununla birlikte geçindirmekle yükümlü oldukları bir de aileleri vardır. Bu küçük desteklerle esnafın ayakta kalması mümkün değildir.

Bu hafta, hububat ürünlerine uygulanan sıfır gümrük uygulaması da Nisan ayı sonuna kadar uzatıldı. Fiyatların makul bir seviyede tutulabilmesi için kısa dönemde bu karar makul olsa da, orta ve uzun vadede ülkenin tarım altyapısına ağır zararlar verecektir. Dışarıdan hububat almak zorunda kalınması, geçmiş dönemlerin hata ve ihmaller zincirinin bir neticesidir. Bugün gerekli adımlar atılmaz ise yarın dışarıdan daha fazla hububat almak zorunda kalınacaktır. Sahip olduğumuz kaynaklar ve tarım potansiyelimiz dururken dışarıya verecek tek kuruş dövizimiz olmamalıdır. Arz ve talebin doğru bir zeminde buluşmasını sağlayan, ancak çok müdahaleci de olmayan bir denge kurulabilmelidir.

ABD’NİN CAATSA YAPTIRIMLARI

ABD, Rusya’dan S-400 Hava savunma Sistemini aldı diye düşman ülkelere karşı uygulanan CAATSA yaptırımlarını Türkiye’ye karşı yürürlüğe koydu. Böylece CAATSA yaptırımları ilk defa bir NATO üyesine uygulanmış oldu. Alınan bu yaptırım kararıyla ABD için ‘müttefik’ ve ‘dost’ kelimesinin ne anlama geldiğini bütün dünya bir kez daha görmüş oldu. ABD için dost ve müttefik kavramı; bütün alanlarda tamamen teslim olmak, onun çıkarlarının bekçiliğini yapmak demektir. Bunu yapmayanlar ise yaptırıma tabi tutulacak düşman ülkelerdir. Bu yaptırımları ve bu emperyalist zihniyeti kınıyoruz.

Türkiye, yaptırımlara boyun eğmemeli, egemen ve bağımsız bir ülke olmanın gerektirdiği ilkeli ve onurlu bir dış politika yürütmelidir. Ekonomik, siyasi ve askeri politikalarını halkının ve bulunduğu coğrafyadaki halkların menfaatlerini önceleyerek kendisi belirlemelidir. ABD’ye karşı dik durmalı, mütekabiliyet kuralları gereğince yaptırımları kesinlikle karşılıksız bırakmamalıdır. İncirlik ve Kürecik hava ve radar üsleri başta olmak üzere ABD’ye ait üsleri kapatmak da dâhil bütün seçenekler değerlendirilmelidir.

AFGANİSTAN’DA HATİM TÖRENİNE SALDIRI!

Afganistan'ın Gazne vilayetinde Kur'an-ı Kerim hatim törenine düzenlenen bombalı saldırıda, aralarında 11 çocuğun da olduğu 15 Kur’an talebesi şehit oldu, en az 20 kişi de yaralandı. Belh ve Helmand vilayetlerinde düzenlenen bombalı saldırılarda ise 6 kişi katledildi. 2001 yılından bu yana ülkede devam eden işgal ve iç savaş bugüne kadar onbinlerce sivilin hayatına mal oldu.  Afganistan yönetimi ile Taliban arasında yürütülen müzakere süreci devam ederken ve  işgalci güçlerin bölgeyi terk etmesine yönelik mutabakat da sağlanmışken sivilleri hedef alan bu saldırılar, iç savaş ve istikrarsızlığın arzulandığını göstermektedir. Afganistan’da iç barışa yönelik müzakere süreci için şartsız ve süresiz ateşkes ortamı sağlanmalı, saldırılara son verilmelidir. Savaş, kan ve gözyaşı, Afganistan halkının kaderi olmaktan çıkarılmalıdır. Sivilleri hedef alan menfur saldırıları kınıyor, saldırılarda vefat edenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve kardeş Afganistan halkına başsağlığı diliyoruz.

HİNDİSTAN MÜSLÜMANLAR İÇİN TEHLİKELİ BİR YER HALİNE GELDİ!

Güney Asya Kolektifi tarafından hazırlanan "Güney Asya'da Azınlıkların Durumu" başlıklı rapora göre, Hindistan hükümetinin geçen yıl hazırladığı Ulusal Vatandaşlık Kaydı milyonlarca Müslüman'ı “vatansız” kalma riskiyle karşı karşıya bıraktı. Raporda ayrıca, Hint toplumunda İslam karşıtlığının arttığına da dikkat çekildi. Hindistan’da faşist Modi hükümeti, Cammu Keşmir’de bölgenin etnik ve dini yapısını değiştirmeye yönelik adımlarının yanı sıra yeni vatandaşlık yasası, Müslümanların ibadet özgürlüğünü engelleyen yasal düzenlemeler ve Müslümanlara yönelik eylemleriyle 180 milyon Müslümanı vatansız bırakmayı amaçlamaktadır.

Son olarak bir eyalette farklı dinden kişilerin evlenmesini engelleyen bir yasa Müslümanlara karşı baskı aracı olarak uygulanmış, düğünlere baskınlar düzenlenerek Müslüman erkeklerin Hindu kızlarla evlenmesi engellenmiştir. 180 milyonun din ve ibadet özgürlüğüne karşı saldırgan bir politika izleyen, amacının ülkede etnik ve dini nüfusu tek tipleştirmek olduğunu açıkça söyleyen faşist yönetime karşı özellikle İslam dünyasındaki tepkisizlik ürkütücüdür. Hindistan yönetimine karşı Keşmir ve Müslüman nüfus desteklenmeli, din ve vicdan özgürlüklerinin garanti altına alınması sağlanmalıdır. Başta Türkiye olmak üzere Müslüman kamuoyu, Hindistan’a karşı diplomatik ve ekonomik caydırıcılık içeren düzenlemeler gerçekleştirmeleri için yönetimlerini zorlamalıdırlar. Aksi takdirde Cammu Keşmir ve Hindistan Müslümanları Filistin ve Arakan halkının maruz kaldığı zulümlerle karşı karşıya kalacaktır.