HÜDA PAR: Aile hakemliği mekanizması hayata geçirilmeli!
HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanlığı tarafından "Son Kale Aile" temasıyla düzenlenen panelde; toplumsal cinsiyet odaklı Batılı feminist paradigmanın terk edilip aile hakemliği mekanizmasının hayata geçirilmesi gerektiği mesajı verildi.

HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanlığı tarafından Ankara'da düzenlenen "Son Kale Aile" temalı panelde; aileyi kuşatan tehlikeler, ailenin insanlık tarihi içerisindeki yeri ve önemi konuşuldu.
Sorun yaşayan, boşanma eşiğinde olan, boşanma amacıyla mahkemeye müracaat eden ailelerin başvurabileceği veya yönlendirilebileceği bir "aile hakemliği" sistemine dair de konuşmaların yapıldığı panelde ailenin toplumsal cinsiyet odaklı Batılı feminist paradigmadan kurtulması gerektiği belirtildi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan panel, Hamdullah Er'in sunumu ve sinevizyon gösterimiyle devam etti.
Panelde selamlama konuşması yapan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Aynur Sülün, "Ülkemizde gün geçtikçe aile kurumu zayıflıyor, evlilikler azalıyor, boşanmalar artıyor, evlilik yaşı yükseliyor, gayrı meşru ilişkiler ise artıyor. Doğum hızı, ülkenin kendini yenileme eşiği olan yüzde 2,5'in altına düştü. Avrupa'nın 150 yılda yaşadığı demografik değişimi biz 60 yıl gibi bir hızla kat ettik. Boşanma oranları gösteriyor ki, son kalemiz, son sığınağımız olan, huzurun kaynağı olması gereken mekânlarımız, birçok aile için huzursuzluğun kol gezdiği mekânlara dönüştü. Aile olmanın fonksiyonları yitirildi." ifadeleriyle sözlerine başladı.
"Aileyi korumanın yolu, toplumsal cinsiyet odaklı Batılı feminist paradigmayı terk edip inanç ve ahlak temelli bir paradigmayı inşa etmekle mümkündür"
Toplumsal cinsiyet odaklı, Batılı feminist paradigmaya dayalı politikaların oluşturduğu sorunlara dikkati çeken Sülün, bu paradigmadan vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.
Sülün, "Kadını merkeze alan Batılı feminist anlayışa dayalı politikalar, kadını pozitif ayrımcılık nosyonuyla aileden ayrıştırıyor ve kadına özgürlük mottosuyla kapitalist sistemin çarkını çevirme yükünü yüklüyor. Erkeği şiddet uygulayıcısı, kadını şiddet mağduru, evi şiddetin üretildiği yer olarak peşinen kabul eden bu anlayış, içinde bulunduğumuz acı tablonun bizzat baş müsebbibi olma yerini koruyor. Yanlışın neresinden dönülürse o kadar kârdır. Aileyi korumanın yolu, toplumsal cinsiyet odaklı Batılı feminist paradigmayı terk edip inanç ve ahlak temelli bir paradigmayı inşa etmekle mümkündür." dedi.
"Sorun yaşayan eşlerin sorunlarını çözebilecek bir aile hakemliği mekanizmasının hayata geçirilmesinin gerekliliğine inanmaktayız"
Sülün, sözlerine şu ifadelerle son verdi:
"Bu inançla, sorun yaşayan eşlerin sorunlarını çözebilecek bir aile hakemliği mekanizmasının hayata geçmesinin gerekliliğine inanmaktayız. Yüce Allah'ın kulları için öngördüğü bu yöntemin hukuki bir zemin kazanması geçmişte uygulandığı dönemlerde olduğu gibi bugün de birçok ailenin kurtuluşuna vesile olacağına inanıyoruz. Evlatlarımıza daha yaşanılır bir dünya bırakmak adına, mutlu bir şekilde kurulan yuvaları yaşatacak çalışmalar yapma sorumluluğumuz var. Bu amaçla gerçekleştirdiğimiz programımızın hayırlara vesile olmasını temenni ederek sizleri Allah'ın selamıyla selamlıyorum."
"Aile kurumunun zayıflaması ya da çok ağır tahribatlar alması geleceğimizin elimizden kayması demek"
Ardından selamlama konuşması gerçekleştiren HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir ise hükümetin ve devletin aile kurumunun zayıflamasına karşı tedbir almada yetersiz olduğunu belirtti. Demir, tüm kesimleri aile kurumunun zayıflamasına karşı birlikte hareket etmeye davet etti.
Yaşadığımız dönemde toplumun; aile, ahlak, değerler ve özellikle yeni nesile dair çok ciddi sorunlarla boğuştuğunu dile getirerek sözlerine başlayan Demir, "Bizim altyapıya dair, üstyapıya dair, savunmaya, siyasete ve ekonomiye dair birçok sorunumuz var. Deprem gibi afetler, pandemi gibi süreç yaşadık ama bütün bu sorunların tamamının telafisi bir şekilde oluyor. Fakat; aile kurumuna, değerlere, genel ahlaka, yeni nesile tekabül eden sorunlar, aile kurumunun zayıflaması ya da çok ağır tahribatlar yaşaması neslin, gençliğin elimizden kayması demek... Bu nedenle biz HÜDA PAR olarak ilk günden beri bu tür sorunların daha öncelikli olduğunu düşünüyoruz." dedi.
"Devlet, aile kurumunun zayıflamasına karşı tedbir almada yetersiz"
Aile kurumunun zayıflaması ve ağır tahribatlar almasının sebeplerini sıralayan Demir, "Küreselleşen dünya, teknolojinin gelişmesi, internet ağının her tarafa yayılması küresel aklın küresel sömürü odaklarının fert olarak herkesin birebir cebine girmiş olması bu sorunun başlıca sebepleri arasında gösterilebilir. Bununla birlikte elbette ki siyaset kurumunun, hükümetin, devletin; uygulama, tedbir, anlayış ve soruna yaklaşım tarzı noktasında, eleştireceğimiz, muhalefet edeceğimiz, yetersiz gördüğümüz birçok sıkıntı var." diye belirtti.
"Malum sıkıntılarla boğuşabilmek anlamında el ele vermeliyiz"
Bütün kesimleri aile kurumunun tahrip edilmesine karşı seferber olmaya davet eden Demir, "Aslında yıllardan beri bu konu bizim gündemimizde. Bu noktada hem farkındalık oluşturmak hem hükümeti harekete geçirmek hem malum sıkıntılarla boğuşabilmek anlamında Diyanet İşleri Başkanlığımız, Adalet Bakanlığımız, Aile Politikaları Bakanlığımız, ilgili STK'lar, akademisyenler ve bu iş ile ilgili bütün kesimlere ulaşmaya, onları bu konuda uyarmaya, beraber çalışmaya teşvik etmek için yoğun bir çalışma içerisine girdik. Bu çalışmalar elbette ki daha da anlam kazanarak devam edecek önümüzdeki süreçte. Bu konu ile ilgili hassasiyeti olan, bizim gibi meseleden mustarip olan insanların tamamının bu sürece destek vermesi, sahip çıkması ve farkındalık oluşturulması için el ele vermemiz gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Açılış ve selamlama konuşmalarının ardından HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Sümeyra Dinç moderatörlüğünde başlayan panel; Aile Danışmanı ve Psikolog Asiye Türkan, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hüseyin Sudan ve MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat'ın sunumlarıyla devam etti.
"Tarih boyunca pek çok fıtratın nizamına uygun yaşayan ailelerde yetişerek topluma öncülük etmiştir"
Moderatör Sümeyra Dinç, panelistlere söz vermeden önce yaptığı konuşmada, "Şüphesiz aile kurumu fıtratın bir nizama koyulduğu ve bu düzen içerisinde bireylerin yeteneklerini keşfederek başarılar elde ettiği bir sistemdir. Bu keşif sayesinde bireyler topluma hizmet edebilir hale gelebilir. Tarih boyunca pek çok şahsiyet bu düzene sahip ailelerde yetişerek topluma öncülük etmiştir." ifadelerini kullandı.
"HÜDA PAR'ın üstlendiği misyon çok kıymetli"
"İnsanlık tarihinde ailenin yeri ve önemi" başlıklı konuşmasına HÜDA PAR'ın son dönemlerde toplumun ihtiyaçlarına yönelik konular ile ilgili önemli adımlar attığını ifade ederek başlayan MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, şunları ifade etti:
"Aile kurumuna dair yaptığımız araştırmaların sonuçlarına baktığımız zaman; siyasetiniz, partiniz, davalarınız, idealleriniz, ideolojileriniz… Bunların çok kıymetinin olmadığı görülüyor. Ülke dağılıyor, son kale yıkılıyor arkadaşlar. İnanın şu dağılmayı çok kolay toparlayamayız. Bunun tek sebebi elbette siyaset değil ama siyasetin tamir konusunda önemli bir şey yapması gerekiyor. Biraz önce ifade edilen aile kurumu içerisinde, özellikle boşanmaları minimize etme adına bir hakem kurulunun kurulması konusunda HÜDA PAR'ın üstlendiği misyon çok kıymetli. Siyaset üstü, partiler üstü bir konudur bu."
"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi kamu kurumlarına sorumluluk düşüyor"
Sunumunda aile kurumuna dair yaptığı araştırmalar ile ilgili veriler paylaşan Kulat, ardından ailenin genel tanımını yaparak günümüz aile kurumunun geldiği noktalara değindi.
Gelinen noktada siyasi olarak adımların atılması gerektiğini ve aile kurumunun geniş bir şekilde ele alınması gerektiğini belirten Kulat şunları ifade etti:
"Geçmişte aileler büyüktü ve oralarda birileri bu işi sağlıyordu. Şimdi bunu sağlama adına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi kamu kurumlarının bunları yapması gerekiyor. Bakın, dünyada da boşanma oranlarında artışlar oluyor. Dünyada da doğurganlık oranı düşebiliyor. Bazı bölgeler için söylüyorum özellikle batıda… Dünyada da oluyor ama onlar bunu 50 sene, 60 sene, 70 sene de hazmederek bu noktaya getirdiler ve kamu kurumları o sorunları çözme konusunda adımlar atıyor. Biz, elimizde sağlam olan aile kurumunu korumaktan bahsediyoruz. Yeni bir şey ihdas etmek değil mesele."
"Aile bütünlüğünü tehdit eden etkenler ve bunlara karşı alınması gereken önlemler"
"Aile bütünlüğünü tehdit eden etkenler ve bunlara karşı alınması gereken önlemler" başlığıyla bir sunum gerçekleştiren Aile Danışmanı ve Psikolog Asiye Türkan ise aileyi okçular tepesine benzeterek ailenin korunması gerektiğini belirtti.
Türkan, şu ifadeleri kullandı:
"Biz Okçular Tepesini bırakıp da birçok eylemin ve söylemin içinde belki de kendi hayatımızı bırakarak ya da çocuklarımızı terk ederek ya da iyi yapıyoruz düşüncesiyle bir iş yapıyorsak arkamızda kuvvetli bir ailemiz yoksa emin olun yaptığınız hayır da olsa bizi sonrasında büyük sıkıntıya sokar."
Ailedeki huzur ve sekinetin sağlanması ile aile birliğinin hiçbir engele takılmayacağını ifade eden Türkan, aile kurumundaki temel sorunları ve bu sorunların nasıl çözüleceğini özetledi.
"Biz birbirimizi tamamlıyoruz" diyen Türkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben isterim ki her birimiz buradan çıkarken eksiklerimizi, yapamadıklarımızı tamamlanma yolculuğumuzda sona varmadan önce kendimize şunu soralım; acaba neyim eksik, annem babam bir yerdeydi, sonra eşim geldi, çocuklarım geldi. Biz birbirimizin eksiğini kapatıyoruz."
Aile bütünlüğünü tehdit eden faktörlerin; iletişim eksikliği ve empati yoksunluğu olduğunu söyleyen Türkan, "Eşler ve çocuklar arasındaki sağlıklı iletişim eksikliği, bireylerin kendilerini anlaşılmamış hissetmelerine neden olabilir. Bu durum, zamanla duygusal kopuşa yol açabilir. Şiddet, sadece fiziksel değil, duygusal ve ekonomik boyutlarıyla da aile bütünlüğünü tehdit eder. Adaletsizlik ve tahakkümcü tutumlar, aile bireyleri arasındaki güveni zedeler." ifadelerini kullandı.
Türkan, sadakatsizliğin, evlilik bağını ve güven duygusunu zedeleyen en önemli unsurlardan biri olduğuna ve günümüzde teknoloji bağımlılığının, aile içindeki yüz yüze ilişkileri zayıflattığına işaret etti.
"Aileyi Koruma ve Güçlendirme Yollarına Dair Öneriler"
Türkan, son olarak aileyi koruma ve güçlendirme yollarına dair şu önerilerde bulundu:
"Aile bireyleri arasında açık ve saygılı bir iletişim sağlanmalıdır. Aktif dinleme ve duygu paylaşımı teşvik edilmelidir. Ailede her bireyin hakkı gözetilmeli ve sevgi dili kullanılmalıdır. Çocuklara adaletli davranılmalı, eşler arasında güven ilişkisi inşa edilmeli, mahremiyet korunmalıdır. Medya ve sosyal çevrenin olumsuz etkilerinden kaçınılmalıdır. Aile hem bireyin huzuru hem de toplumun istikrarı için en önemli kurumlardan biridir. Aileyi tehdit eden faktörler, ancak İslam'ın sunduğu prensipler, modern psikoloji ve felsefi yaklaşımlarla desteklenerek korunabilir. Sağlam bir aile yapısı için sevgi, merhamet, adalet ve bilinçli bir yaşam tarzı benimsenmelidir.
"Aile birliğinin devamını sağlamaya yardımcı olacak tahkim ve arabuluculuk yöntemlerinden faydalanmak gerekir"
Panelde "Nasıl bir arabuluculuk?" başlığıyla bir sunum gerçekleştiren Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hüseyin Sudan ise ABD, İngiltere gibi kimi Batı devletlerinde bile arabuluculuk sisteminin uygulandığını ve gayri müslimler tarafından da arabuluculuğa başvurulduğunu belirtti.
Türkiye'deki mevzuatta, boşanma davalarında hâkimin eşleri barıştırma rolü olduğunu ancak davaların yoğun oluşunun buna izin veremeyeceğini belirten Sudan, arabuluculuk sistemi ile bu açığın kapatılabileceğini bir kez daha ifade etti.
"Geçmişten günümüze toplumun örfünde yer bulmuş olan uzlaştırma ve arabuluculuk yöntemi aile birliğinin muhafaza edilmesi sağlanmıştır. Özellikle aile büyükleri, toplumun öncü kabul ettiği hoca ve alimler bu konuda büyük rol almışlardır. Aynı şekilde arabuluculuk yöntemi İslam hukukunda yer almış ve uygulanagelmiş bir yöntemdir. İslam hukuku, birçok hukukçunun da kabul ettiği üzere rüştünü ispatlamış bir hukuk sistemidir. İslam hukuku uygulanmış ve hâlâ birçok ülkede uygulanmaya devam etmektedir. Örf ve gelenekler hukukun kaynaklarından kabul edildiği gibi İslam hukukunun da hukukun yararlanacağı kaynaklardan biri olmalıdır. Bunun laiklikle hiçbir alakası yoktur. Bu çerçevede aile birliğinin devamını sağlamaya yardımcı olacak tahkim ve arabuluculuk yöntemlerinden faydalanmak gerekir." dedi.
"Ailelerde boşanmanın değil birleştirmenin öncelikli hedef edinilmesi gerekir"
Evliliğin devam ettirilmesinin esas olduğunu vurgulayan Sudan, şunları kaydetti:
"Bunun yanı sıra hiçbir şekilde birlikteliğin fayda vermediği tam tersine, zarar verdiği durumlarda ise boşanmanın hızlandırılmasıdır. Arabuluculuk yöntemi boşanmayı yargılama yapılmadan önce zamana yayarak aslında zaman tanıması ve düşünme fırsatı vermesidir. Birçok İslam ülkesinde özellikle Ürdün hukukunda esas alınan yöntem: Mahkemeye gelen boşanma davalarının evvela ıslah heyetine gönderilmesi esas alınmıştır. Aslında ülkemizde de cumhuriyet döneminde 1963'e kadar 'Sulh Teşebbüsü' diye bir uygulama vardır.
Boşanma davalarında iki amacı esas almak gerekmektedir. Evvela aile birliğini mümkün mertebe devam ettirmek... Bu amaç doğrultusunda ıslah heyeti diye ifade edilen bir heyetin kurularak aslında devam etmesi mümkün gözüken ailelerin devamını sağlamaya çalışmaktır.
İkinci amaç ise aile birliğinin sağlanamadığı durumlarda boşanma sürecini hızlandırmak. Özellikle erkek tarafının haksız yere süreci uzatması ve boşanmayı gereksiz yere ertelemesinin önüne geçebilmek için hakem heyeti, aile meclisi bu bağlamda önemli bir uygulamadır. Hakem heyetinin yetkilendirilip boşama kararı vermelerinin önünü açmak gerekir. Yakın dönemde modern hukuk sistemlerinin geliştirdiği arabuluculuk yöntemi aslında İslam hukukunda başta aile uzlaşısı bağlamında olmak üzere birçok alanda uygulanagelmiştir."