Batı ve son halimiz-2 / Selahaddin Nasranlı

Mevcut gelinen aşamada, Batı kendi susuzluğuna çareler ararken, Batıya olan susuzluğumuz anlaşılır değil.

Batı ve son halimiz-2 / Selahaddin Nasranlı

Asıl olan terbiye süzgecinden geçmiş bir halk oluşturmadır. Oy vermeyi ve oya dayalı halk hakimiyetini, hakikatin kendisi olarak düşünenler bir tür halk dalkavukluğu yada popülizm yapmaktadırlar. Demopedi (halkın olgunluğu, terbiyesi) yoksa, cumhuriyet de demokrasi de yoktur.(1) Sağlıklı kararları, isabetli oyları ancak selim akıl sahibi bir toplum alabilir. Dejenere olmuş, gönlünü kurduna kaptırmış bir yığın değil.

Doğu da batı da Allah’ın. Sınıfların olmadığı bir yerde ne sağ ne soldur hakikat. İkisi de bağnağlığın iki resmi. Hakikatin ciheti ve yönü olmaz.  Kutuplaşma yobazlıktır.

Öte yandan siyasal bir çaremiz de yok. Batılıların ne yaptıklarına odaklanmış bir dünyada yaşıyoruz. Hatta kapıları ardına kadar açacak, alemin kabul edeceği dörtbaşı mamur bir fikrimiz var mı? Ahmed Hamdi Tampınar’a sormuşlar: “Osmanlı nasıl yaşardı?” “Mesnevi okur, pilav yiyerek de yaşardı” demiş. İnsanlığı kurtaracak büyük hakikate yaslanmış engin ve derin fikirlerimiz olmalı. Asrın idrakine seslenen. Mekke müşriklerinin yaptıkları gibi şu modernler de “Bu, ancak bir sihirdir” diyebilmeli.

***

Tek kitaplı ve tek yönlü aydınlardan korkunuz. Kabe gibi 6 cihetten bir küp olmak gerekir. Üstelik aydın insan; ne doğuludur, ne batılı. Düşüncenin bütün ufuklarına kanat çırpar. Peteğini herbir çiçekten getirdiği özlerden kurar. Yani hikmet yurdudur tüm dünya, onun gözlerinde.

Mevcut gelinen aşamada, Batı kendi susuzluğuna çareler ararken, Batıya olan susuzluğumuz anlaşılır değil.

Yine zaferi de tanımak gerek.

Düşünce ve hisde iki tür zafer. Pirusvari zafer: Bozguna çok benzeyen ağır bir kayıpla gelen zafer. Diğeri Pironvari zafer: düşmanını yokmuş gibi onun görmeyen ona, anti tezi yok sayarak kazanılan en güçlü tehlikeli zafer.(2) Fakat düşmanla düşünce sahasında tam güreşmek ve onu yenmek en iyisi. Yoksa ergeç yenilir bu fikir, bu ikincisi.

Öte yandan Müslüman aydının bir dili (geniş, köklü ve asrın idrakine uygun) olmalı. “İlkel bir dil ile ancak miyavlanılır.”

Batının tüm fuhşiyatını bize taşıyan bir Tv ve İnternet kanalizasyonunun hayırlı olmadığı aşikar. Ama başka çare de yok. İslamı ucuzlaştırmadan burada dinin izzetini savunmak şart.

Şarkiyat, sömürgeciliğin keşif kolu. Batılı olmak bir beyin operasyonu. Ve tüm beyin amaliyatları gibi tehlikeli. Doğu üzerinde otorite kurmanın başka bir yolu. Oryantalizme karşı westernizm, acilen kurulmalı.

Reçetecilik kolaylığından ve sloganizmden kurtarmalı bu toplumu. Artık birçok batılı fikir, birer konserve hakikatten başka değildir.

Çare nedir?

Tembel beyinler için şoklandırıcı bilgiler ve olaylar sunmalı, çözüm alışkanlığı ile değerlendirme kabiliyeti kazandırmalıyız. Bu anlamda aydınların Batılı düşmanlarının kitapları ile uyandırılmaları gerekir. Amma ki kendi inanç ve kültürlerini bilmek şartıyla.

Dini kültürden dini irfana geçmek gerek.

1-Cemil Meriç

2-C. Meriç, Sosyoloji Notları.

Selahaddin Nasranlı / Habernas