Avrupa Birliği'nden Tunus'taki insan hakları ihlallerine sessiz onay

Tunus'ta 37 muhalif, savunma hakkı tanınmadan ağır hapis cezalarına çarptırıldı. AB ise insan hakları ihlallerine sessiz kalıp Tunus’la göç iş birliğine odaklandı.

Avrupa Birliği'nden Tunus'taki insan hakları ihlallerine sessiz onay

Tunus’ta bir mahkeme, aralarında avukatlar, muhalifler ve Cumhurbaşkanı Kays Said’in eleştirmenlerinin bulunduğu 40 kişilik bir grubu yargılayarak 37 sanığa 66 yıla varan ağır hapis cezaları verdi. Sanıklara sadece üç duruşma yapıldı, savunma hakları verilmedi, dinlenmediler.

Sanıklar, “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak”, “terörizm” ve “siyasi faaliyetlerde bulunmak” gibi suçlamalarla yargılandı. Bu faaliyetler arasında Avrupa diplomatlarıyla görüşmek —örneğin Fransa ve İtalya büyükelçileriyle— bile yer aldı.

Bu dava, kamuoyunda “komplo davası” olarak anılırken, Tunus’un Arap Baharı'nın doğduğu topraklardan, eski baskıcı dönemlere geri dönüşünü gözler önüne seriyor.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri davayı kınayarak Tunus’taki siyasi baskının sonlandırılması çağrısı yaptı. Ancak Avrupa Birliği’nden gelen açıklama son derece yetersizdi: “Kararın farkındayız” denildi, ardından genel geçer ifadelerle “ifade özgürlüğü” ve “adil yargılama hakkı” vurgulandı.

Savunma Avukatı Gözaltında

Kararın ardından davanın savunma avukatlarından Ahmed Suab, yaptığı medya açıklamaları nedeniyle terörle mücadele yasası kapsamında gözaltına alındı. Hakkında terör ve kamu suçları yönünden soruşturma başlatıldı.

Kays Said Döneminde Haklar Geriye Gidiyor

Tunus, 2021'den itibaren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yetkileri tek elde toplamasıyla büyük bir demokratik gerileme yaşadı. Muhalefet susturuldu, sivil toplum kuruluşları baskı altına alındı, basın özgürlüğü daraltıldı, yargının bağımsızlığı zedelendi, mültecilere yönelik hak ihlalleri arttı.

Avrupa Birliği’nden Göç Odaklı Sessizlik

Avrupa Birliği ise tüm bu baskı ortamına rağmen sessiz kalıyor. Bunun yerine Tunus’la göç konularında iş birliğine odaklanıyor. 2023'te AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Said ile bir mutabakat zaptı imzalayarak, düzensiz göçmenlerin Avrupa’ya geçişini engellemek karşılığında Tunus’a destek sözü verdi.

Ancak bu anlaşma, insan hakları konusunda herhangi bir garanti içermedi. Tunus güvenlik güçlerinin ciddi ihlalleri belgelenmişken, AB’nin bu yaklaşımı tepki çekiyor. 2024’te Tunus’tan İtalya’ya ulaşan teknelerin sayısı %80 oranında düşerken, Tunuslular elde ettikleri temel hakları yitiriyor.

Göçmenlere Karşı İhlaller ve AB Sorumluluğu

Afrikalı göçmenler, AB’nin “dışsallaştırılmış göç politikası” nedeniyle ağır ihlallerle karşılaşıyor. Keyfi sınır kontrolleri, orantısız güç kullanımı, toplu sınır dışılar ve gelişigüzel gözaltılar yaygınlaştı.

"Güvenli Ülke" Etiketi Tartışmalı

AB Komisyonu, baskıcı iktidara rağmen Tunus’u “güvenli menşe ülkeler” listesine dahil etmeyi önerdi. Bu, Tunusluların iltica başvurularının hızla reddedilmesi anlamına gelebilir. Oysa siyasi baskıdan kaçan birçok kişi gerçek tehlike altında.

Avrupa’nın Çıkış Yolu: Sessizliği Bozmak

AB artık Tunus’taki otoriter yönetime sessiz kalmamalı. Gelecekteki tüm iş birlikleri, gerçek insan hakları reformlarına bağlanmalı. AB, Tunus’un güvenlik güçlerine verdiği desteği sonlandırmalı ve iş birliği anlaşmalarını insan hakları yükümlülüklerine uyum şartına bağlamalı. Avrupa’nın güvenliğini sağlamak adına otoriter rejimlere sessiz kalması uzun vadede hem ahlaki hem de stratejik bir felakettir.

Kaynak: hrw.org