'Zorla alınan sadece zorla kurtarılabilir, bu yüzden hala silahımı yanımda tutuyorum'
Gazze'nin güneyindeki Beni Suheyla er-Rifiyye kasabasında yaşayan 81 yaşındaki Mahmud Ebu Diyb, Nekbe'nin (Büyük Felaket) üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen İşgalci İsrail tarafında gasbedilen köyüne geri dönme ümidini hala canlı tutuyor.
Siyonist İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarını işgal ederek devlet olarak kuruluşunu ilan etmesiyle başlayan zorunlu tehcir ve katliamlar olarak tarihe geçen Nekbe'nin (Büyük Felaket) üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen, ne Siyonist İsrail işgal, zorunlu göç ve katliam politikasına son verdi ne de Filistinliler vatanlarından ve geri dönme hayallerinden vazgeçti.
Gazze'nin güneyindeki Beni Suheyla er-Rifiyye kasabasında yaşayan 81 yaşındaki Mahmud Ebu Diyb, Nekbe'nin canlı tanığı olarak, İşgalci İsrail'in gasbettiği köyüne geri dönme ümidini hala canlı tutuyor.
Ailesiyle Gazze Şeridi yakınlarındaki Bi'r Muin köyünden zorla göç ettirilen Ebu Diyb, evlerine ait anahtar, iki eski silah ile 1984'ten kalma köy haritasını hala koruyor.
Ebu Diyb, köylerinin haritadaki yerini torunlarına anlatarak gelecek nesillere de topraklarına geri dönme bilinci ve arzusunu aşılıyor.
Siyonist İsrail işgaline karşı yıllarca savaşmış
Kendisi de Filistin toprakları için Siyonist İsrail işgaline karşı verilen 1950'li yıllardaki silahlı direnişin içinde yer alan Ebu Diyb, işgale karşı koymak için elindeki tüfek ve silahla savaşmış bir Filistinli.
Topraklarına dönme arzusunu evine de yansıtan ve evin her köşesini Filistin'e ait tarihi ve eski eşya ile dolduran Ebu Diyb, kendisi de cellabiye isimli yöresel kıyafetin yanında, Sirval adı verilen yöresel bir pantolon ve ayrıca siyah bir pelerin giyiyor.
Mısırlı bir subayın 1950 yılında kendisine hediye ettiği "Carlo (Carl Gustav)" olarak bilinen hafif otomatik tüfeği gösteren Ebu Diyb, "Simonov ya da SKS" model diğer tüfeğin de kendisine bir Filistinli direnişçi tarafından 1967 yılında hediye edildiğini söyledi.
Ebu Diyb, Carlo tüfeği kendisine veren Mısırlı subayın "Bunu sana emanet ediyorum." sözlerine kendisinin de "Emanetini ben, benden sonrada çocuklarım hatta torunlarım koruyacak." diye cevapladığını ve silaha ait fişeklerin dahi hala kendisinde durduğunu ifade etti.
"Topraklarımdan ayrıldığımda her şeyin farkındaydım"
Ailesinin köylerinde 500 dönümlük bir tarım arazisine sahip olduğunu ve buralara karpuz, kavun, buğday ve arpa gibi ürünler ektiklerini ifade eden Ebu Diyb, 10 yaşındayken zorla göç ettirildiklerini söyledi.
Ebu Diyb, "Topraklarımdan ayrıldığımda her şeyin farkındaydım. Elimizdeki basit silahımızla işgale karşı direndik ve toprağımızı işlemeye devam ettik. Ancak Siyonist İsrail güçleri topraklarımızın etrafındaydı. En sonunda bizi zorla buraya göç ettirdiler." diye konuştu.
Her şeyi geride bırakıp göçmek zorunda kaldıklarını, babasının birkaç eşya alabildiğini, kendisine de köydeki evlerinin anahtarını verdiğini söyleyen Ebu Diyb, şöyle devam etti:
"Hala işgal altındaki topraklarımıza geri dönme umudum var. Ben öldükten sonra çocuklarıma ve torunlarıma geri dönme umutlarını ve topraklarını korumalarını tavsiye ettim. Zorla alınan, sadece zorla kurtarılabilir. Bu yüzden hala silahımı yanımda tutuyorum. Torunlarımı ve çocuklarımı eğitiyorum. 56 yıldır silahım yanımda."
Gazze Şeridi'nin Mısır yönetiminde olduğu dönemde (1948-1967) Filistin Kurtuluş Örgütü saflarına katıldığını ve Siyonist İsrail işgaline karşı savaştığını belirten Ebu Diyb, kendisinin uçak topçusu olarak görev yaptığını söyledi.
Ebu Diyb, daha sonra 1967'deki İsrail'in Batı Şeria, Gazze, Sina Yarımadası ve Golan Tepelerini işgal ettiği savaşa da katılarak işgale karşı savaştığını anlatarak Gazze Şeridi'nin doğusundaki Tel Muntar'da savaştığını söyledi.
AA