Yapıcıoğlu: Bazı kesimlerin HÜDA PAR'ın fikirlerine alerjisi var

Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Birileri, HÜDA PAR konuşuluyor, sesi çıkıyor diye bundan rahatsızlar. Belki HÜDA PAR'ı siyasi anlamda kendilerine çok ciddi bir rakip olarak görmüyor olabilirler ama HÜDA PAR'ın dile getirdiklerinden rahatsızlar. HÜDA PAR'ın fikirlerine alerjileri var. " ifadelerini kullandı.

Yapıcıoğlu: Bazı kesimlerin HÜDA PAR'ın fikirlerine alerjisi var

Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Rehber TV'de yayınlanan Rehber Gündem programında soruları yanıtladı.

Gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamlarda bulunan Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dün yaptıkları görüşmeye değinerek, "Vatandaşların taleplerini dinlerken onlara şunu söyledik; biz size nutuk çekmeye gelmedik, dertlerinizi dinlemeye geldik. Şu an sizin sorunlarınızı çözme makamında değiliz ama icra makamında olan kişilerin bu sorunları çözmesi için onlara taşıyabilir ve ve sorunun çözümünün takipçisi olabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanıyla görüştüğümüzde ağırlıklı gündemimiz de buydu." ifadelerini kullandı.

BAZI KESİMLERİN HÜDA PAR'IN FİKİRLERİNE ALERJİSİ VAR

Ekonomiyle ilgili ciddi sıkıntılar var. Genel anlamda vatandaşın gündemiyle siyasetin gündemi birbirinden uzaklaştı. Vatandaş 'iş bulamıyorum' diyor, muhalefet diyor ki bu sorunun sebebi başkanlık sistemi. Onlara göre her ne sorun dile getiriliyorsa hepsinin bir tane ilacı var, parlamenter sisteme geçilirse her şey düzelecek. Öyle bir şey yok. Siyaset kendi gündemini vatandaşa gündemini kabul ettirmek için vatandaşın gündemindeki sorunların çözümünün de aslında kendi uğraştıkları şey olduğunu vatandaşa kabul ettirmeye çalışıyor. Biz öyle yapmıyoruz. Vatandaşın gündemi neyse biz onu gündemimize alıyoruz. Ekonomi, dış politikayı da konuştuk. Başka şeyleri de konuştuk. 

Birileri HÜDA PAR gibi bir parti yokmuş gibi davranıyor. Bazıları da böyle bir parti var ama sesi çıkmamalı diyorlar. Ama HÜDA PAR konuşuluyor, sesi çıkıyor bundan rahatsızlar. Birileri karanlıklarına ışık yakılmasından rahatsız oluyorlar. 

Belki HÜDA PAR'ı siyasi anlamda kendilerine çok ciddi bir rakip olarak görmüyor olabilirler ama HÜDA PAR'ın dile getirdiklerinden rahatsızlar. HÜDA PAR'ın fikirlerine alerjileri var. 

TÜRKİYE-SİYONİST REJİM İLİŞKİLERİ

Siyonist rejimin orada varlığı normal değil. Siyonist rejim orada işgalcidir, katildir. Siyonizm dünyanın en tehlikeli ırkçılık biçimidir. 

''Siyonistler güçlüdür, küresel finans kaynakları onların emrindedir, onlarla iyi geçinmezseniz zarar görürsünüz'' diyenlere diyoruz ki siz onlara yaklaştıkça daha büyük zararlar göreceksiniz. Ya onları güçsüz bir duruma getirmeli ya onların gözünü korkutup kendilerine zarar vermeye yeltenmeyecek kadar gözlerini korkutacak kadar bir güç toplamalı ya da olabildiğince aradaki mesafeyi açmalı. Siz onlara yaklaşırsanız onlar sizi kullandıktan sonra atar. Onlardan dost olmaz, onlardan uzak durmak lazım.

Orada siyonist bir devletin varlığı bütün bölge ülkeleri için çok ciddi bir tehdittir. O topraklar Fİlistin'indir ve işgal rejimi gelip işgal etmiştir.

Bununla yetinmiyor sürekli terör saldırılarıyla hareket alanını genişletmeye çalışıyor.

Şu an sadece oradaki işgal faaliyetlerini artırıyor gibi görünüyor ama öyle değil. Mesela Golan tepelerini işgal etti ve Trump döneminde ABD ilhakı tanıdı ve oraya yerleştikten sonra bir adım geri gitmedi. Sadece sert darbeler aldığı yerlerden çekilmek zorunda kaldı.

İki devletli çözümden bahsedenlere söylüyoruz; Siz Filistin'i devlet olarak tanıyor musunuz, evet başkentinizde onların büyükelçiliği var. Filistin yönetiminin başındaki kişiyi Filistin Devlet Başkanı olarak tanıyor musunuz? Evet. O zaman sizin nazarınızda zaten Filistin diye bir devlet var. Peki o zaman neden  devlet muamelesi yapmıyorsunuz? Niçin onlara sattığınız malzemeleri siyonistlerin kontrolünden geçirmeyi kabul ediyorsunuz? BM'de de Filistin temsilcisi yok mu? Var. Niye o zaman devlet muamelesi yapmıyorsunuz? Siz Doğu Kudüs'le yetinirseniz onlar Kudüs'ün tamamını alacak. Ama siz Kudüs mukaddes topraklardır, Mescid-i Aksa şiarımızdır, orayı çiğnemenize asla müsaade etmeyeceğiz diye bir duruş ortaya koysaydınız belki siz iki devletli çözümü savunurken siyonistler kendilerini bugün ağırdan satmayacaktı. BM'ye şuan deseler ki bütün Filistinlileri oradan çıkarıp onlara başka bir yerde devlet kurduracağız, giderlerini karşılayacağız belki bugün onu kabul edecekler ama yarın diyecekler ki siz neden onlara yardımda bulunuyorsunuz. BM'nin Filistinliler için bir fonu var değil mi bugün ona da itiraz etmeye başlamadılar mı?

KÜRT MESELESİ

Çözüm süreci denilen çatışmasızlık döneminde sürece yönelttiğimiz en net  eleştirilerden birisi ana dilde eğitimdi.

Hükümet kanadına diyorduk ki siz eğer bazı şeylerin temel hak olduğunu kabul ediyorsanız şarta bağlayamazsınız. Üstelik öyle bir şarta bağlıyorsunuz ki hak talebinde bulunan vatandaşın karşılayamayacağı şartlar. Bir tarafta elinde silah olanlar var, diğer tarafta hak talebinde bulunan vatandaşlar var. Siz hak talebinde bulunan vatandaşlara diyorsunuz ki elinde silah olanlar silahlarını bırakırsa hakkınızı tanıyacağım.

O dönemin yetkililerinden bir tanesi sayın Davutoğlu'dur. Hatırlayacaktır. Çünkü biz her platformda eleştirilerimiz yönetiyorduk. Yakın bir geçmişte Sayın Kurtulmuş'un 'ana dil ana sütü gibi helaldir' şeklinde bir açıklaması var. Evet ana dilde eğitim tabi bir haktır fakat anayasada ana dilde eğitim önünde çok ciddi bir engel var. O zaman diyoruz biz mecliste değiliz, mecliste siz varsınız. Buyurun anlaşın, anayasanın Türkiye'de eğitim dilinin sadece Türkçe olduğuna dair hükmünü değiştirin millette sizin samimi olduğunuzu görsün. 

Hükümete çağrımızdır. Ana dilde eğitimin önündeki engelleri kaldırırsanız Kürt meselesinin çözümü önünde büyük bir engeli kaldırmış olursunuz. 

İFSAD PROJELERİ

Kendi geleceğiniz olan gençleri kendi elinizle kendi düşmanınıza benzetiyorsunuz. Onların içini boşaltmak, kafalarını karıştırmak, zeminlerini çürütmek ve manevi olarak buhran içerisine sürüklemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Öte yandan da anayasaya yazıyorsunuz. Gençleri alkolden, uyuşturucudan koruyacağız diye. Ama öte taraftan festivallerle daha önce alkolle tanışmamış bir sürü genç o yöne doğru gidiyor.

Rejim sorgulayan insan istemiyor. Mesela bankalara akan paraları sorgulamasın, küresel para babalarına akan paraları sorgulamasın, inancına düşman olan ithal kanunların olumsuz etkilerini sorgulamasın istiyorlar. Peki sorgulamaması lazım. Sorgulamaması için ne olması lazım; uyuşuk olması lazım. Aman gençlik soru sormasın, itiraz etmesin, gençlerin gönlünü hoş tutalım. Gençliğin gönlünü hoş tutalım derken onları öyle bir buhranın, hiçliğin üzerine sürüklüyorsunuz ki yarın öbür gün o gençlik size beddua edecek. Biz dindar bir nesil yetiştirmek istiyorduk. Ne oldu bize?