Strateji Düşünme ve Analiz Merkezi: Seçimler Neden İkinci Tura Kaldı?

Strateji Düşünme ve Analiz Merkezi (SDAM), 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalma nedenlerini analiz ettiği bir rapor yayımladı.

Strateji Düşünme ve Analiz Merkezi: Seçimler Neden İkinci Tura Kaldı?

Raporun girişinde 14 Mayıs'ta yapılan seçimlerde Cumhur İttifakı'nın meclis çoğunluğunu elde ettiği fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın az bir farkla ikinci tura kaldığından seçimlerin 28 Mayıs'ta tekrarlanacağı belirtildi.

Raporun devamında, Anadolu irfanının, seçim günü öldüğü iddiası yayılan George Soros'un finansörü olduğu yapılanmaya karşı galip geldiği şeklinde nitelendirilen bu seçimin, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin hemen ardından başlayan ve aradaki mağlubiyetlere rağmen bir türlü sonlandırılmayan bir kampanyanın son raundu olduğu aktarıldı.

"Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliği ve Anadolu irfanının yüksek şuuruyla bununla baş edebildi"

Erdoğan ve Anadolu irfanının yüksek şuuruyla birçok mücadelenin kazanıldığının kaydedildiği raporda şu ifadelere yer verildi:

"Soros’la özdeşleşen yapılar, Sovyetler Birliği sonrası çağda, darbe ve devrim arası bir hatta kalan operasyonlarla bölgedeki iktidarları ABD ve İsrail lehine değiştirme yoluna gittiler ve bunda başarılı oldular. Arap Baharı gösterileri, ardından Mısır’da diktatörlükle sonuçlanan Sisi darbesi, Libya bölünmesi, Sudan darbesi… Bunun yanında Ermenistan ile Gürcistan sahasında yaşananlar… Yunanistan’ın yeniden ayağa kaldırılması… Söz konusu yapılar, bölgede uzandıkları her ülkeyi karıştırıp dönüştürmeyi başardılar. Türkiye ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliği ve Anadolu irfanının yüksek şuuruyla bununla baş edebildi."

"Batı, Erdoğan’a karşı bir strateji geliştirdi"

Batı'nın Erdoğan'a karşı bir strateji geliştirdiğini ve zıt yapıların bir araya getirilmeye çalışıldığının aktarıldığı raporda, Türkiye'nin bunların güdümüne girmediğinin altı çizilerek şunlar kaydedildi:

"Savaş, pandemi ve deprem gibi, ikisi insan iradesinin dışında gelişen üç vakanın yaşattığı ekonomik krizin Soros’la özdeşleşen yapılar tarafından suistimal edilip, ekonomik bir saldırıya dönüştürülmesi dahi bu yapıların dilediği siyasal dönüşüme yol açmadı. Ne 15 Temmuz darbesi ne de organize edilen seçim cepheleri, Türkiye’nin o yapıların güdümüne girmesine neden oldu. Batı, Erdoğan’a karşı bir strateji geliştirdi; zıt yapıların buluşması genişleme getirir, o buluşmanın getireceği tutarsızlık ise böler. Bu stratejide zıt yapılar buluşturuldu ve o zıt yapılar, aynı hedefi vurmak üzerinden tutarsızlığı örtbas edici bir estetikle kitlelerin önüne çıkarıldı."

Rapor, 'Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin İkinci Tura Kalmasının Ardındaki Etkenler' üst başlığı ile seçimlerin neden ikinci tura kaldığını iki başlık şeklinde analiz ediyor.

Bu başlıklardan ilki 'Erdoğan Karşıtı Strateji ile İlgili Etkenler' ikincisi ise 'Cumhur İttifakı ile İlgili Etkenler' olarak görülüyor.

1- Erdoğan Karşıtı Strateji ile İlgili Etkenler

Batı'nın seçim süreci boyunca hatta öncesinden dahi Erdoğan'ın şahsında Türkiye toplumunun İslami ve örfi değerlerine karşı bir savaşa giriştiğinin belirtildiği raporda, bu süreçte uygulanan adımlar şöyle aktarıldı:

"Batı stratejisi, eldeki bütün imkânları kullanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ötekileştirdi, kendi üretimleri olan sistemin yüz yıllık bütün yanlışlarını ona yükleyerek onunla genç seçmenin arasını açmaya yöneldi. Hatta örften ya da alkolizmden kaynaklı kadına şiddetten dahi Erdoğan yönetimi sorumlu tutuldu.

Sosyal medya, tarafsız ve adil bir iletişim aracı gibi takdim edilip bu hedef doğrultusunda seferber edildi. Değersizlik “değer” olarak öne sürüldü; değersizliğin “kanaat önderi” konumuna çıkarılan sanatçılar bu hedef için kullanıldı. Hatta gençlerin çokça izledikleri komedi dizileri dahi Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine seferber edildi. Bu programda hiçbir insanî değer gözetilmedi."

"İlkeler ayaklar altına alınarak tamamen kazanma stratejisine odaklı bir seçim programı yapıldı"

Erdoğan tahammülsüzlüğünün yol açtığı birçok etkenin olduğu ama en göze çarpanın farklı birçok anlayışın aynı çatı altında buluştuğunun hatırlatıldığı raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Özellikle gençlikte ama genel olarak toplumun tümünde sahte bir bıkkınlık hissi oluşturuldu. Almanya ve geçmişin İngiltere’si gibi ülkelerde iktidarların 20-25 yıl sürmesi yönündeki eğilim dahi hiçe sayıldı. Ama ondan ötesi 100 yıldır temel metinlerinde tek harfin değiştirilmesine izin verilmeyen sistem, adeta dün kurulmuş gibi idealize edildi. Sistem üzerinden yeni bir gericilik türü üretilmişken bu gericilik ilericilik gibi gençliğin önüne kondu."

2- Cumhur İttifakı ile İlgili Etkenler

Seçimlerin ikinci tura kalma nedenlerinden bir diğeri olan Cumhur İttifakı ile ilgili etkenler başlığında ise birçok neden sıralandı.

Raporda bu nedenlerin başında kültür politikalarındaki zayıflık öne çıkarıldı. Müspet bir kültür-sanat dünyasının oluşturulamamasından bahsedilerek şu ifadeler kaydedildi:

"Cumhur İttifakı, kültür politikalarında genel olarak başarısızdır. Ülke için müspet bir kültür sanat dünyası oluşturmak için strateji geliştirmedi. Sinema ve dizi oyunculuğu bir yana televizyon sunuculuğunda bile müspet bir yapı organize edemedi.

Sanat; medeniyetin de siyasal yapıların da dilidir. Cumhur İttifakı’nın politik dili Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden çok güçlü olmakla birlikte ittifak, kültür sanat dünyasında zayıf olmasıyla gençliğe hitap açısından neredeyse dilsiz durumdadır. İttifakı destekleyen yazar-çizer ve şairler, bireysel bir fedakârlık içindedirler. İttifak, onlara teşekkür edecek bir organizasyondan dahi yoksundur."

"Erdoğan, milliyetçi söyleme yönlendirildi"

Erdoğan'ın milliyetçi söylemlere yönlendirilmesinin Kürt seçmene ulaşmasını zorlaştırdığının belirtildiği raporda, "15 Temmuz darbe girişimine karşı oluşan dengelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, milliyetçi söyleme yönlendirildi. Erdoğan’ın bu yöndeki ifadeleri, özellikle Sol kökenli Kürt milliyetçisi çevrelerin ona karşı sabit karşıtlığını meşrulaştırma ve topluma izah etme gerekçesi yapıldı. Buna karşı Türk milliyetçileri de MHP’nin çatı yapısı dışında Erdoğan’ı sahiplenmedi ya da kerhen sahiplendi.

Bu vaziyet, Erdoğan’ın Kürt seçmene hitabını zorlaştırırken, Türk milliyetçisi çevrelerinde çoğunluğun desteğine ulaşmasını da sağlamadı. Seçim, dışardan danışmanların da katkısıyla bunun üzerinden etnik söylemlere boğulurken Cumhur İttifakı, bu yönde kayda değer bir önlem alamadı." denildi.

İki ana başlık altında birçok maddenin ve açıklamanın yer aldığı rapora ulaşmak isteyenler için SDAM, raporu okuyucuları ile paylaştı.