'Sömürge mirasının savunucularıyla karşıtlarının savaşı'

Orta Afrika Cumhuriyeti, şubat ayından bu yana atılan barış adımlarıyla krizden çıkmaya çalışıyor.

'Sömürge mirasının savunucularıyla karşıtlarının savaşı'

İktidar mücadelesiyle başlayan ancak din ve etnik temelli çatışmalara dönüşen iç karışıklıklar nedeniyle 7 yıldır siyasi kriz ve iç çatışmaların yaşandığı Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), şubat ayından bu yana atılan barış adımlarıyla krizden çıkmaya çalışıyor.

Nüfusun yarısından fazlasının Hristiyan, yüzde 10'unun da Müslüman olduğu ülkede birçok silahlı grup bulunuyor. 1960'taki bağımsızlığından bu yana yaşanan darbeler nedeniyle yönetimde istikrarı yakalayamayan OAC'de irili ufaklı çeşitli silahlı gruplar, zengin doğal kaynaklara hakim ve yönetimde söz sahibi olmak için birbirleriyle çatışıyor.

Ülkede 2012'den sonra Hristiyanlardan oluşan anti-Balaka silahlı grubu ile Müslümanların baskın olduğu Seleka grubu arasında çıkan iktidar kaynaklı çatışmalar, daha sonra Müslüman-Hristiyan çatışmasına dönüştü. Başkent Bangui dahil çatışmalar ülkenin bütün kesimlerine yayıldı.

OAC'de yoğunlukta bulunan Hristiyan silahlı gruplar, bu süreçte Müslüman sivillere yönelik birçok saldırı gerçekleştirdi.

Silahlı grupları arasında çıkan çatışmalarda çoğunluğu Müslüman binlerce kişi yaşamını yitirdi. Hayatta kalan Müslümanların büyük bir kısmı, baskı ve şiddetten kaçarak komşu ülke Çad ve Kamerun'a sığınmak zorunda kaldı.

Ülkeyi uzun süre silahlı gruplar yönetti

Zengin elmas, altın ve uranyum yataklarına ev sahipliği yapsa da dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan OAC topraklarının yaklaşık yüzde 80'i silahlı gruplar tarafından kontrol ediliyor. 2012'de başlayan siyasi kriz, ardından 2013'te yaşanan askeri darbe ve sonrasında kurulan geçici hükümetin 2014'te dağılmasıyla ortaya çıkan yönetim boşluğu nedeniyle silahlı gruplar uzun süre ülkede söz sahibi oldu.

Seleka, anti-Balaka, Barış İçin Birlik (UPC), OAC Vatansever Hareketi (MPC), Tanrının Direniş Ordusu (LRA) ülkedeki söz konusu silahlı gruplardan bazıları olarak biliniyor.

Birbirleriyle çatışan bu gruplar, güçlenmek için binlerce çocuğu bünyelerine katarak ellerine silah verdi. Uluslararası toplumdan gelen tepkiler bu durumu engellemeye yetmedi.

Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere Afrika Birliği (AfB), ülkedeki krizi sona erdirmek için yoğun çaba sarf etti. Atılan adımlardan sonra 2016'da düzenlenen seçimi kazanan şu anki Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadera göreve başladı ve barış müzakereleri hızlandı.

Ülkede milis güçlerle devlet arasında başlatılan barış müzakerelerinde farklı bölgesel ve uluslararası aktörler rol aldı. Barışın sağlanması için 2012'den Şubat 2019'a kadar Kongo Halk Cumhuriyeti, Sudan, Etiyopya'nın başkentleri dahil birçok yerde imzalanan anlaşmalardan istenilen netice alınamadı.

Rusya barış görüşmeleri için devrede

Krizin çözümü için başlatılan müzakerelerin sonuçsuz kalması üzerine, bu ülkede maden şirketleri bulunan Rusya, barış görüşmelerinde rol alarak varlığını güçlendirme yoluna gitti. OAC'deki büyük silahlı gruplar, Rusya'nın ara buluculuğuyla geçen yıl ağustos ayında Sudan'ın başkenti Hartum'da bir araya gelerek anlaşma imzaladı.

Rusya'nın OAC krizine müdahil olması, Afrika Birliğinin yavaş ilerleyen müzakere sürecini hızlandırdı. Rusya, bu dönemde Orta Afrika Cumhuriyeti ile askeri, diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurarak ülkedeki varlığını güçlendirdi.

"Sömürge mirasının savunucularıyla karşıtlarının savaşı"

Sudanlı Siyaset Bilimi Profesörü ve eski Uluslararası Afrika Üniversitesi Rektörü Hasan Mekki, yaptığı değerlendirmede, OAC’de Fransa ile Rusya arasında ideolojik nedenlerle anlaşmazlık yaşandığını söyledi.

Sudanlı düşünür ve aydın Mekki, “Fransa eski sömürgesi OAC’deki varlığını korumak istiyor. OAC, Frankofon projesinin bir parçası. Rusya ise petrol ve elmas ticareti dolayısıyla bu bölgeye girmek, Afrika kıtasında üs kurmak istiyor.” dedi.

Orta Afrika’da, Fransız sömürge mirasını korumak isteyen grubun savunucuları ile ülkeyi yeniden bir Arap ve İslam üssüne geri döndürmek isteyenler arasında savaş yaşandığını ifade eden Mekki, şunları kaydetti:

“Sudan, OAC’nin elbette Arapçılık ve İslam üssü olmasından yana. Savaş, Darfur’da silahların yayılması, istikrarsızlık ve barışın bozulması demek olduğu için Hartum yönetimi, OAC’de savaş istemiyor. OAC’de yönetim ve kaynaklardaki haklarını istemeye başlayan Sudanlı ortak kabileler de var. Sudan kendisi ve OAC için bir tehdit unsuru taşımayan Rusya ile iş birliği yaptı. Başkent Hartum’da barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Sudan, gerek Darfur'da gerek Güney Sudan'da, kan dökülmesini önlemek ve istikrarı sağlama amacıyla iç savaşlara karşı mücadelesini sürdürüyor.”

Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da geçen hafta OAC hükümeti ile silahlı gruplar arasında yeni tur barış görüşmeleri yapıldı. (A.A)