Şehadete adanmış bir ömür: Abdülaziz el-Rantisi

Hicretten sürgüne, zindandan füze saldırısına kadar, Siyonist vahşetin yansıması olan bütün zulümlere muhatap olmasına rağmen verdiği mücadeleden geri atmayan Abdülaziz Rantisi şehadetinin 16. yılında rahmet ve minnetle yad ediliyor.

17 Nisan 2004 tarihinde şehit edilen Abdülaziz Rantisi’nin şehadetinin üzerinden 16 yıl geçti.

Davasından ve mücadelesinden asla taviz vermeyen Rantisi'nin şu sözleri cesaretini ve şehadete olan aşkını dile getiriyordu;

"Ölüme burun mu kıvıracağımızı sanıyorlar. Kanserle de olsa, kalp krizinden de olsa ya da bir apachi helikopterinin füzesi ile de olsa ölüm ölümdür. Nasıl gelirse gelsin hepimiz öleceğiz ve hepimiz o günü bekliyoruz. Kalp kriziyle gelmiş, apachi füzesiyle gelmiş hiç bir farkı yok. Ama ben Apachi ile gelecek olan ölümü tercih ediyorum."

Abdulaziz Rantisi hayatı ve mücadelesi

Abdülaziz Rantisi 23 Ekim 1947 yılında Filistin'in Yafa ile Uşdud kentleri arasında olan Yebna köyünde dünyaya geldi.

Abdulaziz Rantisi, henüz bebeklik çağında iken ailesi ile beraber hicreti yaşamış, zengin ve varlıklı olan ailesi ile çileli ve yoksulluk içinde bir hayat sürdürmek zorunda kalmıştır.

Rantisi, 11 fertten oluşan ailesinin geçimine katkıda bulunmak amacıyla altı yaşından itibaren okulundan arta kalan zamanlarında iş bulup çalışmaya başladı.

Bütün zorluklara ve ailesinin yoksulluğuna rağmen öğrenimini sürdüren ve üstün zekâsıyla öne çıkan Abdülaziz Rantisi 1965'te liseyi bitirerek üniversite tahsili için Mısır'a gitti. 1970'te Kahire Tıp Fakültesi'nden üstün başarıyla mezun oldu

Gençlik yıllarında işgale karşı fiili direniş amacıyla kurulan Filistin Müslüman Kardeşler cemaatinin örgütlenmesi içinde yer aldı. Hamas’ın şekillenmesinden önce Gazze’de Müslüman Kardeşler Cemaatinin lider kadrosu içinde yer alıyordu.

Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi,1987 yılında Hamas’ı kuran yedi kişinden biridir. Gelişen olaylar ve şartların neticesinde kuruluşunu ilan etmesi ile halkı örgütleme faaliyetleri de Rantisi’nin öğretim görevlisi olarak çalıştığı Gazze İslam Üniversitesi’nde başlatıldı.

Bu gelişmelerden sonra 1987 intifadası başladı. İntifadanın başlamasından 37 gün sonra yani 15 Ocak 1988 gecesi, işgalci askerleri Rantisi’nin evini kuşatmaya aldılar ve kendisini tutukladılar.

Böylece onun için zindanlar dönemi başlamış oldu. Aynı zamanda o HAMAS'ın resmen kuruluşunun ilan edilmesinden sonra lider kadrosundan tutuklanan ilk kişi oluyordu. Bir ay zindanda tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Ama çok geçmeden 4 Mart 1988 tarihinde tekrar tutuklandı. Bu ikinci tutuklanışından sonra 2,5 yıl zindanda tutuldu. 4 Eylül 1990 tarihinde serbest bırakıldı. Ama aradan sadece 100 gün geçtikten sonra tekrar tutuklandı. Rantisi bütün bu ve benzeri tutuklamalarla, toplam yedi yıl süreyle işgalcilerin zindanlarında kaldı.

Onun mücadele hayatının en önemli merhalelerinden birini de Güney Lübnan'ın Mercu'z-Zuhr bölgesine 415 arkadaşıyla birlikte sürgün edilmesi olayı oluşturmaktadır. Sürgün edilenlerin hepsi Filistin mücadelesinin önden gelen simlarındn oluşuyordu. Bir yıla yakın devam eden bu süreçte, sürgün edilenlerin sözcülüklerini yaptı.

17 Aralık 1993 tarihinde Siyonist İsrail direnişçilerin yeniden yurtlarına dönmelerine izin vermek zorunda kaldı. Ama dönüşte Rantisi tekrar tutuklandı. Bi'ru's-Sebu hapishanesinde tek kişilik bir hücrede elleri ve ayakları bağlı bir şekilde tutuldu. Günde sadece bir saat, o da zincirlere bağlanmış bir şekilde hücre dışına çıkmasına fırsat veriliyordu. Şeker hastası olduğu halde tedavi edilme isteği bile dikkate alınmamıştı. İşgal yönetimi bununla da yetinmeyerek ailesinin kendisiyle görüşmesine engel oldu ve ailesine sürekli baskı yaptı. Dört yıla yakın bir süre sonra, 1997 yılında serbest bırakıldı.

9 Nisan 1998 tarihinde, HAMAS'ın askeri kanadının liderlerinden Muhyiddin eş-Şerif'in şehit edilmesi olayında özerk yönetimin İsrail'le işbirliği yaptığını söylemesi sebebiyle, özerk yönetimin zindanına atıldı. Burada da hücre işkencesine maruz kaldı. İki yıla yakın bir süre de özerk yönetim zindanında kaldıktan sonra, 14 Şubat 2000 tarihinde serbest bırakıldı. Ancak ilginçtir ki o daha ailesiyle görüşemeden Siyonist işgal güçleri oğlu Muhammed'i tutukladılar.

Özerk yönetiminin Filistin davasına yaptığı hıyaneti hazmedemeyen Rantisi, açıklama ve demeçleri ile özerk yönetimi rahatsız etmeye devam ettiği gibi Siyonist işgalcilerin de hedefindeydi.

Zindan ve sürgünlerle İslam davasından taviz vermesinin mümkün olmadığını anlamaları ile İşgalciİsrail, 10 Haziran 2003 tarihinde, ABD'nin verdiği helikopterden yine ABD'nin ikram ettiği füzelerden yedi adet Rantisi’nin aracına doğru fırlattı. Ancak Allah'ın izniyle Rantisi yaralı olarak kurtuldu. Suikastta iki Filistinli olay yerinde, Rantisi'nin bir koruma görevlisi de hastanede şehit oldular. Rantisi ve oğlu dâhil 25 kişi de yaralandı.

Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesinden sonra, Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'nin Gazze bölgesi genel sorumlusu seçilen Prof. Abdülaziz Rantisi, direniş ve mücadelenin içinde yoğrulmuş bir hayat sürdürdü. Hicretten sürgüne, zindandan füze saldırısına kadar, Siyonist vahşetin yansıması olan bütün zulümlere muhatap olmasına rağmen verdiği mücadeleden geri adım atmadı.

Rantisi, HAMAS'taki faaliyetlerine ek olarak Gazze İslâm Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu.

17 Nisan 2004 tarihinde Prof. Rantisi'nin arabası, Gazze şehrinin kuzeyinde el-Gifari mahallesinde bulunan el-Cela caddesinde işgalci saldırganlarının helikopterleri tarafından atılan füzelere hedef oldu. Rantisi'nin iki koruma görevlisi ile 25 yaşındaki oğlu Muhammed olay yerinde şehit oldular. Bu üç kişinin cesetleri atılan füzelerle parçalanmış ve organları etrafa saçılmıştı. Bu saldırıda ağır bir şekilde yaralanan Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi, Gazze'deki Şifa hastanesine kaldırıldı. Ancak gösterilen tüm gayretlere rağmen kurtarılamadı ve arzuladığı şehadet mertebesine ulaştı.

Habernas