Mülakat Zulmü? / Metin Gökmen

Ev yıkanın evi gönül kıranın ise gönlü misliyle karşılık bulur. Bugünün muktedirleri bunu iyi anlamalıdırlar.

Mülakat Zulmü? / Metin Gökmen

Okuyucularımızın da takip ettiği gibi Türkiye’de özellikle 15 Temmuz darbesinden sonra aktif olarak uygulanan bir Mülakat zulmü yaşanıyor.

İnsanlar yıllarını verip okudukları okulları başarıyla bitiriyorlar, ilgili sınava girip ülke genelinde derece bile yapıyorlar ama maksimum 10-15 dakika süren ve adına da “Mülakat” denen bir oturumdan sonra bütün emeklerini kaybedebiliyorlar.

Bunun son örneği yakın zamanda Diyarbakır’da yaşandı. Kübra Aysu… Başörtüsü mağduru… Ortaokulu bitirdikten sonra başını açmadığı için liseye gidemiyor.  Ortaokul sonrası girdiği sınavda başarılı olarak Fen Lisesini kazanıyor ama daha çocuk yaşta karşılaştığı zulmün etkisiyle liseye devam edemiyor.

Ama uğradığı mağduriyetler onu yıldırmıyor. Açıktan okuyarak önce Lise eğitimini tamamlıyor. Liseyi açıktan okuduğu yıllarda aynı zamanda İslami eğitimini de aksatmıyor ve dahi Kur’an-ı Kerimi hıfz ederek Hafizelik tacıyla taçlanıyor.

Lise sonrası girdiği Üniversite Sınavında da başarılı olarak Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanıyor ve şu anda Hukuk eğitimine devam ediyor.

Zorluklar ve zulümlerle mücadele ederek beşeri ve İslami eğitiminde ilerleyen Aysu, bu kez de Kur’an Kursu hocası olmak ve öğrendiklerini başkalarına aktarmak istiyor. Bunun için de Diyanet’in açtığı Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi, denen bir sınava giriyor.

Sonuç mu? Elbette derece… Sınavı Diyarbakır birincisi ve Türkiye genelinde ise 62. Olarak tamamlıyor. Kendi tabiriyle yıllardan beri verdiği emeğin karşılığını alıyor.

İnsanın, buraya kadar okuyunca bu azim ve başarıya şapka çıkarası geliyor değil mi? Ama Diyanet’in mülakatçıları böyle düşünmüyorlarmış.

Normal şartlarda böylesine bir azim ve başarının ödüllendirilmesi gerekirdi değil mi? Aradıkları Kur’an Kursu Hocası… Muhatapları ise bir Hafize… Aynı zamanda Hukuk Fakültesi öğrencisi ve de Diyarbakır birincisi. Binlerce kişinin içerisinden de 93 puanla Türkiye 62.si.

Ama tüm bunların hiçbir kıymeti yok. Kübra Aysu mülakata giriyor… Mülakat dediğin tam bir komedi… Mülakata en son o alınıyor. Günlerden Cuma… Mübarek mülakatçıların Kübra Aysu’ya ayıracakları sadece 2-3 dakikaları varmış.  Çünkü Cuma Namazı’na gideceklermiş. Ne diyelim Allah kabul etsin.

2-3 dakikada ne soracaklar ve ne cevap alacaklar. Cuma Vakti deyip zamanımız yok bahanesiyle 2-3 dakikada mülakatı bitiriyorlar.  Yazılı sınavda 93 alan Aysu’ya 80 puan verip eleyen mülakatçılar Aysu’nun yıllardan beridir süren çabalarını ve başarılarını yerle yeksan edip gönül huzuruyla  Cumalarını eda etmeye gidiyorlar.

Omuzlarındaki kul hakkına aldırmadan rükü edip secdeye kapanabiliyorlar. Kul hakkıyla Hakk huzuruna gitmeyi biz FETÖ’den duymuştuk zamanında.

Mülakatı yapanlar FETÖ üyesidir demiyorum. Ama belli ki; Devlet’in FETÖ hafızası ve ahlakı halen duruyor. Sınavlarda manipülasyon yapmak, soru çalmak gibi Kul Hakkı ile ifade edilen davranışlarla başarılı bir hafizeyi 2-3 dakikada eleyip ondan daha az puan alanları ise kazanan ilan etmek arasında ne fark var.

Mülakat esnasında yapılan haksızlıklar ile sınavlarda soru çalıp kendi yandaşlarına dağıtanlar aynı zihniyetin farklı versiyonlarıdırlar.

Liyakati mülakata, başarıyı yandaşlığa tercih edenler aslında en büyük kötülüğü memuru oldukları iktidara yapmaktadırlar.

Ev yıkanın evi gönül kıranın ise gönlü misliyle karşılık bulur. Bugünün muktedirleri bunu iyi anlamalıdırlar. Hele da seçimlerde neden eski başarıyı yakalamadık, neden İstanbul ve Ankara’yı kaybettik diyenler bu konuda iyi bir muhasebenin içine girmelidirler.

Çok gönül kırdılar doğrusu. O yüzden de yedikleri şefkat tokadı neticesinde en önemsedikleri yerleri kaybettiler. Bence seçim sonuçlarını değerlendirirken bu konuyu ihmal etmesinler. Yoksa şefkat tokadının zecr sillesine dönüşmesi kaçınılmazdır.

Metin Gökmen / Habernas.com