Moskova'da imzalanan ve 'Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kurulmasını öngören metin ne anlama geliyor?

Ağustos ayı sonunda Moskova'nın Suriye'den iki ziyaretçisi vardı.

Moskova'da imzalanan ve 'Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kurulmasını öngören metin ne anlama geliyor?

Biri Şam'da yaşayan, Devlet Başkanı Beşar Esad'ın meşru muhalefet olarak kabul ettiği Halkın İradesi isimli siyasi partinin lideri Kadri Cemil, diğeri de Suriye Demokratik Konseyi'nin (SDK) eşbaşkanı İlham Ahmed'di. Heyet, 27 Ağustos'ta Rus Dışişleri Bakanlığı'nın resmi daveti üzerine Moskova'ya gittiklerini duyurdu.

Suriye'den gelen iki isim ve beraberindeki heyetler Moskova'da Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rus diplomatlarla bir araya geldi. 31 Ağustos'ta da altında Rusya'nın imzası olmayan bir mutabakat metni imzaladılar.

Mutabakat metninde Suriye'de neredeyse 10 yıldır devam eden savaşın çözüm getirmeyeceği, bu sebeple ülkedeki tüm grupların ve aktörlerin bir araya gelerek yeni, demokratik ve birleşik bir Suriye oluşturması gerektiği ifade ediliyor.

Ancak toprak bütünlüğü vurgusu yapılırken yerinden yönetim sisteminin getirilmesi gerektiği de belirtiliyor:

"Yeni Suriye'nin anayasası, her bölgedeki halkların kendi kendine yeterli olacağı, ülke genelinde refah ve kalkınmanın eşit dağıtılacağı şekilde doğrudan otoritesini kuracağı yerinden yönetim sistemi ile; temel konularda (dış ilişkiler, savunma, ekonomi) merkezi yönetim arasındaki ilişki için gelişmiş bir formül sunacaktır."

Ülkenin diplomasi, savunma ve ticaret gibi yabancı ülkelerle iletişimde olması gereken politikalarının dışında yerinden yönetileceği bir sistem öngören metinde, SDK'nin halihazırda kontrol ettiği bölgelerle ilgili de şu ifadeler yer alıyor:

"Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, hedeflenen bir gerekliliktir. Aynı zamanda ülkenin durumu ve bölgenin ihtiyaçları düşünüldüğünde, sosyal bir ihtiyaçtır. Özerk Yönetim'in deneyiminden, ulusal çapta geliştirilmesi gereken 'halkların bölgesel otoritesi' sisteminin avantajları ve dezavantajlarından faydalanmak kritik önemdedir. Suriyeliler arasında fikir birliğiyle sağlanabilecek olan bu sistem, Suriye'nin farklı bölgeleri arasındaki birliği, devletin egemenliğini ve genel yönetim sistemini güçlendirecektir.

"Suriye ordusu silah taşıma izni verilen tek genel ulusal kurum olmalıdır ve siyasete karışmamalıdır. Suriye'deki savaşa büyük destek vermiş olan ve hâlâ bir arada yaşamı desteklemek için çalışan Suriye Demokratik Güçleri, Suriye ordusunun bir parçası olarak var olmalıdır. Bunun işleyiş formülü ve mekanizması üzerinde daha sonra karar verilecektir."

Moskova: Astana sürecinin temel prensipleriyle çelişmeyen dengeli bir mutabakat

Peki Türkiye ve İran ile birlikte Suriye'deki savaşın siyasi çözümü için Astana görüşmelerini sürdüren Rusya'nın bu metindeki rolü ne? Metin, Suriye'nin geleceği açısından ne ifade ediyor?

BBC Türkçe'nin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan üst düzey bir Rus dışişleri yetkilisi, imzaların atıldıktan sonra taraflarla görüşen Dışişleri Bakanı Lavrov'un mutabakat metninin içeriği konusunda bilgilendirildiğini söyledi.

Rus diplomat, imzalanan metnin Rusya'nın görüşüne göre "Astana sürecinin temel prensipleriyle ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin ulusal birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğünü koruma ihtiyacıyla çelişmeyen, dengeli bir mutabakat olduğunu" belirtti:

"Suriye'deki savaşın barışçıl çözümüne ilişkin ilkelere dair pozisyonumuz değişmedi: Ülkenin geleceğinin ne olacağına; Suriye toplumundaki dini ve etnik grupların birlikte uyum içinde nasıl yaşayacağına ve krizin hızlıca çözümüne nasıl katkıda bulunacağına Suriyeliler karar verecektir."

Yetkilinin bu sözleri, Suriyeli iki grup arasında Moskova'da imzalanan metne destek verdiğini bir kez daha ortaya koyar nitelikte.

Kadri Cemil, Esad yönetimine yakın bir isim

Görüşmelerin ardından yaklaşık bir hafta daha Moskova'da kalarak Rus yetkililerle temaslarını sürdüren Halkın İradesi Partisi'nin lideri Kadri Cemil, imzalanan metinle ilgili sorularımıza yanıt vermedi.

Partinin resmi internet sitesinde mutabakatla ilgili yayımlanan açıklamada ise şu ifadeler yer aldı:

"Bu mutabakat metninin imzalanmasının yarattığı etki, içeriği, imzalandığı yer ve hemen ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı ile yapılan görüşmeler ışığında, metin Suriye krizine siyasi bir çözüm bulma ve halkların ulusal, demokratik, kapsayıcı bir radikal değişim yaşaması konusunda kritik bir dönüm noktası olmuştur."

Kadri Cemil, daha önce Suriye muhalefeti içinde bulunan Kahire Riyad ve Moskova platformlarından biri olan Moskova Platformu'nun da lideri olarak seçilmişti. SDG'nin de Cenevre'de süren anayasa komitesinin çalışmalarına katılması gerektiğini belirten ancak Türkiye'nin itirazlarıyla karşılaşan Moskova Platformu, Şam'a ve Moskova'ya yakınlığıyla biliniyor. 2017 yılında Türkiye'deki Suriyeli muhaliflerle Riyad Platformu üyeleri, 'muhalefet etmek yerine Esad'ın taleplerini uygulamaya çalıştığı' gerekçesiyle Moskova Platformu'nu boykot etmiş ve muhalefet çatısı altından çıkarılmasını talep etmişti.

Türkiye Dışişleri tepki gösterdi

İlham Ahmed'in Lavrov tarafından kabul edilmesi ve Rusya'nın bilgisi ve onayı dahilinde imzalanan bu metin, Türkiye tarafından tepkiyle karşılandı.

Üstelik aynı gün, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal liderliğinde bir heyet de Rus mevkidaşlarıyla Libya ve Suriye'deki gelişmeleri konuşmak üzere Moskova'daydı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, mutabakat metninin imzalandığı gün "Terör örgütü PKK/YPG güdümündeki sözde "Suriye Demokratik Konseyi" unsurlarından oluşan bir grubun Rusya Federasyonu'na davet edilmesini ve Rus resmî makamları tarafından üst düzeyde kabul edilmesini kaygıyla karşılıyoruz." açıklaması yaptı.

Açıklamanın devamında "Rusya Federasyonu'ndan, Astana ruhuna ve Astana formatındaki toplantılarda yapılan taahhütlere uygun olarak hareket etmesini ve terör örgütü PKK/YPG iltisaklı oluşumların gündemine hizmet edecek adımlardan kaçınmasını bekliyoruz." ifadeleri yer aldı.

BBC