Kur'an'a adanmış bir ömür: Mehmed Ali Şeflek Hoca Hakk'a yürüdü

Kur'an'a adanmış bir ömür: Mehmed Ali Şeflek Hoca Hakk'a yürüdü

Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz. (Hadis-i Şerif)

Nazilli'nin sevilen değerli şahsiyetlerinden, yüzlerce hafız yetiştirmiş, Kurra Hafız, Hacı Ali Şeflek Hoca Kur'an okduğu sırada geçirdiğ kalp krizi sonrası Hakkın Rahmetine kavuştu.

1926 yılında Denizli'nin Tavas ilçesinin Hırka köyünde dünyaya gelen Mehmed Ali Şeflek'in yaşamı ilim öğretmekle geçti. Şeflek'in vefatı da adeta yaşadığı hayatın bir göstergesi şeklindeydi.

Ezanların Türkçe okutulduğu, camilerin ahıra çevrildiği, Kur’an-ı okumak ve okutmanın yasak olduğu Cumhuriyet döneminin en zor günlerinde Kur’an hizmeti yapan Ali Şeflek Hoca birçok talabe ve hafız yetiştirdi.

Ezanların “Tanrı uludur, Tanrı uludur” diye okutulduğu, Kur’ân öğrenmenin öğretmenin, hatta evinde Arapça kitap bulundurmanın bile suç sayıldığı bir dönemde Kur’ân eğitimine başlamış hocamız... Nitekim Risale-i Nur okuyor diye, sorgusuz sualsiz hiç savunması dahi alınmadan kendisini müstafi addederler.

1944 yılında Üstad Bediüzzaman hazretlerine Emirdağ’da kısa bir ziyarette bulunan Ali Şeflek Hoca, Nazilli Kur’ân Kursu’na yıllarca emek vermiş ve diğer hocaların da gayretleri ile bu kurs zamanla bir ekol haline gelmiştir…

Hocaların hocası merhum Ali Şeflek’in, bugün emekli olmuş yüzlerce din görevlisi, imam ve müezzin talebeleri vardır.

Ali Şeflek Hoca Üstad Said Nursi'yi anlatıyor

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin adını duyuyor ve kendisini merak ediyordum. Emirdağ’da olduğunu öğrenince, 1944 senesinde bir ziyaretim oldu.

Emirdağ’ın Gömü Köyünde, Afyon’da aynı odada kaldığım hâfız arkadaşım İbrahim Köken vardı önce onun köyüne gittim. Oradan beraberce Emirdağ’a geçtik. Emirdağ’ın bir Çarşı Camisi vardır... Üstad’ın namazlara oraya geldiğini öğrendik ve biz de oraya gittik…

Vakit öğle… Ezan okunurken baktık Üstad Bediüzzaman Hazretleri heybetle geliyor… Bir general gelmiş gibi hemen bir dalgalanma meydana geldi. Herkes hareketlendi ve cemaat hürmetle yol açtı kendisine. Üstad namaz için caminin ser mahfiline, yukarıya çıktı.

Namaz kılınıp cemaat dağıldıktan sonra müezzin bizi yukarıya, Üstad’ın yanına çıkardı ve bizi takdim etti. Biz iki hâfız mübarek elini öptük. Bize; Kur’an’ın her bir harfinin on sevabı olduğunu ve okumamızı, okutmamızı söyledi, teşvik etti… Bu kadarcık sürdü ziyaretimiz.

Üstad’ın konuşmaları ya âyet ya da hadis meallerinden oluyormuş, nitekim bize söylediği söz de bir Hadisi-i Şerif meâlidir aslında…