Koronavirüs diyor ki; umutvar olunuz! / Nurullah Yılmaz

Bizlere neden “umutvar olun” diye mesaj veriyor olabilir korona virüs..? Zira bu küresel düzenin, -hemen her alanda ve açıdan- ne kadar yapay, ne kadar çürük ve ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha gördük. Zalimlerin ve sistemlerin kısa sürede, hem de hiç umulmadık bir anda ve hızda nasıl yerle bir olabileceğine bir kez daha şahid olduk.

Koronavirüs diyor ki; umutvar olunuz! / Nurullah Yılmaz

Böyle bir durumda; yoksulluğun, umutsuzluğun, acının, hastalığın ve ölümün kol gezdiği bir ortamda hem de “korona diyor ki, umutvar olunuz”, bir hayli garip duruyor görünüyor...

Hakikaten, durum çok içler acısı görünmüyor ve görünen o ki hemen her konuda daha da zor günler dünyayı ve insanlığı bekliyor...

Ekonomiden, sağlık sistemlerinin çökmüş olmasından, tüm dünyaya yetecek kadar silahı olan koca devletlerin çaresizliğinden, ya da teknik tıbbi gelişmelerden  falan bahsetmeyeceğim. Onları zaten her gün okuyoruz. Hem de bıkkınlık verircesine...

Bir kıyamet sahnesi yaşıyoruz adeta. İnsanlar birbirinden kaçıyor, birbirine yaklaşmaya imtina ediyor, en sevdiğine sarılamıyor -kendisine dair kaygısı yoksa bile başkasına zararı olmasın diye- hastasını ziyaret edemiyor, ölüsünü doğru dürüst gömemiyor, yasını dahi bilindik usullerle tutamıyor. Eşler yan yana gelemiyor, evlat ebeveyn birbirine uzak... İbadethaneler, eğitim kurumları kapalı... Bundan daha beter bir sahne olabilir mi?

Oysa her türlü teknolojiye sahip, yerin derinliklerinden ta uzayın derinliklerine kadar eli uzanan, Ay’a, Mars’a ulaşan insan... Onca yarattığı şeyi unutup; “Tanrı çitayı yarattı ama insanoğlu ferrariyi, jetleri, roketleri yarattı” , diye böbürlenen insan... Gözüyle göremeyeceği kadar küçük bir virüsle yüzlerce hatta binlerce yıldır biriktirdiği, oluşturduğu tüm düzeni yerle bir oldu!

Ve tarihi yazanlar, ya da analiz yapanlar şöyle yazacaklardır; “Koronavirüs’ünden önce ve Koronavirüs’ünden sonra..”

Bir kez daha ne kadar aciz olduğumuzu anladık, bunca güçlü özellikler ve kabiliyetlerimize rağmen.

Ve bir kez daha elimizde ne büyük nimetlerin olduğunu hatırladık; istediğimiz zaman dışarı çıkmanın, aile ve dost ziyaretlerinin, sağlığın, çalışmanın, dışarıda oturup çay içmenin ve en önemlisi de “rahat rahat nefes almanın”... Şükredeceğimiz ne kadar çok nimetler varmış, meğer!

Peki, bizlere neden “umutvar olun” diye mesaj veriyor olabilir korona virüs..?

Zira bu küresel düzenin, -hemen her alanda ve açıdan- ne kadar yapay, ne kadar çürük ve kadar zayıf olduğunu bir kez daha gördük. Zalimlerin ve sistemlerin kısa sürede, hem de hiç umulmadık bir anda ve hızda nasıl yerle bir olabileceğine bir kez daha şahid olduk.

Şahsen, günlerdir üzerinde düşündüğüm temel konu bu... Hani bazen düşünüyoruz ya, bunlar bu kadar güçlü, şu kadar silahları var, şöyle şöyle güçlü sistemleri var, yüzyılların getirdiği birikimler var, eğitim sistemleri  çok ilerde, şu var, bu var, o var... Sayıyoruz da sayıyoruz...

Sonra kendimize dönüyoruz... Bir avuç insanın tüm çabalarına, gayretlerine ve fedakarlığına rağmen; dağınıklığa, vurdumduymazlıklara, birbirimizle dalaşmalarımıza, yoksulluk, cehalet ve yolsuzluğun her tarafı sarmasına bakıyoruz...

Aradaki mesafeyi ve uçurumu düşününce haliyle insanı bir umutsuzluk, bir çaresizlik, bir yılgınlık alıyor...

Tabii ki, elhamdulillah iman etmişiz ve bu bizi her şeyi boş vermekten alıkoyuyor. Ancak insan hali işte... Kendince bir şeyler yapmana rağmen, şöyle düşünüyor bazen insan; “mesuliyetim var diye karınca kararınca bir şeyler için çabalıyorum, en azından bu vebalden kurtulmak için ama gidişat umutsuz vaka...”

İşte bu virüsün, tüm bu hengamenin dışında, bize verdiği en büyük mesaj şu; “her şey bir saniye içinde bile yerle yeksan olabilir. Yeter ki siz çalışın... Ama ihlaslı, ama çıkarsız, ama beklentisiz, ama iman edercesine...”

Şayet hak ederseniz ve layık olursanız, zor durumda ve çaresiz kalsanız bile bir yerden yardım  gönderilir. Bu ya bir sinek olur, ya ebabil olur, ya Hendekte bir fırtına olur veya Bedir’de olduğu gibi bizzat gökten inen melekler olur.

Ama şart var, hak ederseniz...

Dolayısıyla bize düşen, o öncü olmayı hak edecek bir hayat sürmek. Gerisi zaten gelir, umutsuzluğa gerek yok...

Zira korona öyle diyor...

Nurullah Yılmaz/ Habernas