İran: Uluslararası Adalet Divanı, Filistin'in işgaline karşı karar alarak tarihe geçebilir

Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalarda İran, mahkemeden siyonist terör rejiminin Filistin işgaline karşı karar alarak tarihe geçmesini istedi.

İran: Uluslararası Adalet Divanı, Filistin'in işgaline karşı karar alarak tarihe geçebilir

Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda faaliyetlerini yürüten UAD'de Siyonist terör rejiminin işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar sürüyor.

Duruşmalarda İran adına söz alan Dışişleri Bakan Yardımcısı Rıza Necefi, BM kurumlarının da tespit ettiği üzere Gazze'deki durumun vahim olduğuna ve gün geçtikçe şartların ağırlaştığına dikkati çekerek Divan'ın vereceği görüşün Filistinlilerin kendi kaderini tayin haklarını kullanabilmesi için çok önemli olduğunu vurguladı.

Divan'ın danışma görüşü verebilmek için yetkisinin bulunduğunu ifade eden Necefi, “Bu mahkeme, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını destekleyen ve Filistin'in uzun süredir devam eden yasa dışı işgalinin sona erdirilmesine yardımcı olabilecek önemli bir tavsiye kararı vererek bir kez daha tarihe geçebilir.” dedi.

Necefi, siyonist terör rejiminin, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkını engellemekle, işgal ettiği yerlerin demografik yapısını ve Kudüs'ün statüsünü değiştirmekle, Filistinlilere yönelik ayrımcı ve ırkçı uygulamalar geliştirmekle ve Filistinlilerin doğal kaynakları üzerindeki hakimiyet haklarını engellediğini vurguladı.

İşgalci terör rejiminin Filistin'i işgalinin, bu dönemin en uzun süren işgali olduğunu vurgulayan Necefi, uluslararası hukuka göre işgal edilen yerlere kendi nüfusunu yerleştirmenin yasaklandığını hatırlattı.

Necefi, Filistin topraklarındaki yasa dışı Yahudi yerleşimlerin, Filistinlilerin yurtlarından zorla sürülerek şiddet yoluyla kurulduğunu söyledi.

Siyonist rejimin birçok yasal düzenleme ve uygulamasının, işgal ettiği topraklarda Filistin halkına yönelik ayrımcı bir rejim kurduğunu gösterdiğine dikkati çeken Necefi, apatheidin ciddi bir suç ve uluslararası hukuka aykırı olduğunun altını çizdi.

Filistinlilerin doğal kaynakları üzerindeki egemenlik haklarının, kendi kaderlerini tayin hakkının ayrılmaz parçası olduğunu ifade eden Necefi, bu kaynakların Filistin halkı için kullanılması gerektiğini vurguladı.

Devletlerin, işgal rejiminin bu ihlallerine destek olmama ve yardım etmeme yükümlülüklerinin bulunduğunu hatırlatan Necefi, BM kuralları gereği işgali ve hukuka aykırılıkları tanımama yükümlülüklerinin olduğuna dikkati çekti.

Terör rejiminin Gazze saldırılarına değinen Necefi, “işgalci israil, günde ortalama 250 Filistinliyi katlediyor ki bu rakam, son yıllardaki diğer bütün büyük çatışmalardaki görülen günlük ölü sayısını aşıyor.” dedi.

Necefi, Siyonist çeteye destek veren ülkelerin, başta bu desteği kesmek suretiyle soykırımı önleme yükümlülüklerinin bulunduğunu ifade etti.

“BM Güvenlik Konseyinin eylemsizliğinin ya da yetersiz eyleminin, Filistin topraklarının uzun süreli işgalinin ana nedenlerinden biri olduğunu iddia ediyorum. İşgalci israil rejimi tarafından neredeyse 80 yıldır işlenen tüm zulüm ve suçlar, bu eylemsizliğin bir sonucudur. Bugün bile Güvenlik Konseyi, belli bir daimi üyenin neden olduğu çıkmaz nedeniyle felç olmuş durumdadır." diyerek isim vermeden ABD'yi eleştirdi.

Necefi, şunları kaydetti:

"Birleşmiş Milletlerin diğer ilgili organları da insan hakları ihlallerini izlemek, belgelemek ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını kolaylaştırmakla yükümlüdür. Sadece bu gerçek bile Divan'ın, Güvenlik Konseyine Şart'a dayalı yükümlülüğünü hatırlatmasının ne kadar elzem olduğunun altını çizmektedir. Böyle bir yükümlülüğün toplantılar düzenleyerek ya da bazı önemli usul kararları çıkararak yerine getirilemeyeceği de açıkça belirtilmelidir. Aksine BM Şartı'nın yedinci bölümü kapsamında bağlayıcı ve kesin kararlar alınmasına ihtiyaç vardır.

Bu kararların işgalci esrail rejimi tarafından tam ve hızlı bir şekilde uygulanmasını sağlayacak bir takip mekanizması da kurulmalıdır."