İkbal: Türkiye’de Türkçülük yapanlar Yahudilerdi
HÜDA PAR'ın düzenlediği Kürt çalıştayı hakkında açıklamada bulunan Gazeteci Yazar Abdulkadir İkbal, “Türkiye'de Türkçülük yapanlar Yahudilerdi. Yahudiler Türkçülük fikrini getirince, bu sefer reaksiyonlar başladı. Kürtleri bölenler ne Türklerdi ne de Araplardı. İngilizler böldü. Kürtleri inkâr edenler Yahudilerdi. Kürtleri bölenler de İngilizlerdi.” dedi.

HÜDA PAR’ın Kürtçe eğitim ve anadil hakkına yönelik çalışmaları, "Kürt meselesi" tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Gazeteci Yazar Abdulkadir İkbal, HÜDA PAR tarafından Diyarbakır'da düzenlenen "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” hakkında açıklamada bulundu.
İkbal, bu tür çalışmaların toplumsal barışa ve kültürel zenginliğe katkı sağlayacağını belirtirken, anayasal düzenlemelerle bu hakların güvence altına alınması gerektiğini vurguladı. İkbal, Türkiye’nin çok kültürlü yapısının bir zenginlik olarak görülmesi ve bu doğrultuda adımlar atılmasının, ülkenin birliği ve beraberliği açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Dil ve kültür haklarının tanınmasının bölünmeye neden olmayacağını belirten İkbal, geçmişte bu konuda bazı adımlar atıldığını, ancak eksikliklerin giderilmesi gerektiğini ifade etti. HÜDA PAR'ın yaptığı çalışmanın hükümetin elini güçlendirdiğini kaydeden İkbal, bu tür girişimlerin desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.
Anayasa değişikliği konusuna da değinen İkbal, herkesin kendi kimliğiyle kabul edilmesi gerektiğini belirterek, yeni bir anayasanın bu tür hakları güvence altına alacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
“Bir insan, bir millet, bir toplum kendi diliyle var olur”
İkbal, “Türkiye bazı Avrupa ülkelerinden talepte bulunuyor. Diyor ki 'Orada Türk çocuklar var, Türkiye'den giden çocuklar var, bunlara ana dilinde eğitim verin.' Türkiye'nin talebi gayet makul çünkü Avrupa'ya gitmişler, orada dillerini unutmaması, kültürlerini unutmaması için Türkiye'nin böyle bir talebi zaman zaman oluyor. Peki, Avrupa'da oluyor da Türkiye'de niye olmasın? Böyle bir kıyaslama yaptığımızda ortada hukuki bir hak çıkıyor. İnsanların dilini kaybetmeyin, kültürünü yok etmeyin. Bir insan, bir millet, bir toplum kendi diliyle var olur. Dili gittiği zaman o toplum kaybolur. Macarların Türk olduğu söylenir, bugün dillerini kaybettikleri için milletlerini kaybetmişlerdir.” dedi.
“Eğer siz hakkı hukuku ortaya koyarsanız, niye bölünme olsun?”
HÜDA PAR’ın yapmış olduğu çalıştayı anlamlı bularak yapılan çalıştayın bölünmeyle ilgisinin bulunmadığına dikkat çeken İkbal, “HÜDA PAR’dan evvel de böyle çok çalışmalar yapıldı, hükümet de zaman zaman geçmişte bazı şeyleri devreye koydu. Memleket memleket gezdiler, bu konuda görüş beyan edenlerin görüşlerini aldılar. Bu yeni bir şey de değil ama HÜDA PAR’ın yaptığı da anlamlı, tebrik etmek lazım. Katkı sunmak istiyor yani yapılan bu çalışmalara katkı sunmak istiyor. Kim katkı sunarsa tebrik etmek lazım, teşekkür etmek lazım. Yani niye karşı çıkıyoruz? Bölünme meselesine gelince, ne bölünecek? Şimdi TRT 6'ti, TRT Kürdi oldu. Hükümet Kürtçe konusunda okullarda adımlar attı. Kürtçe yasaktı, Kürtçe'nin önündeki yasaklar kaldırıldı. Şu anda radyo televizyon açabilirsin, kitaplar yazılıyor. Lü Bahar’ı ilk çıkaranlardan birisi acizane benim, rahmetli Mola İzzettin ile beraber Lü Bahar’ı çıkardık ve şimdi yüzlerce kitap Kürtçe basıldı. Ne oldu, Türkiye bölündü mü? Bu şekilde bölünme olmaz. Eğer siz hakkı hukuku ortaya koyarsanız, niye bölünme olsun?” diye konuştu.
“Türk Kürt meselesinden dolayı bizi birbirimize bıraktılar”
Kardeşliğin hukuku yerine getirilmediği takdirde kardeşliğin eksik kalacağını ifade eden İkbal, şöyle devam etti:
“Bazıları diyor ki ‘Kürt yoktur.’ Ya niye yoktur kardeşim? Osmanlı döneminde buraların adı Kürdistan'dı. Hatta Kanuni Sultan Süleyman Fransa Kralı'na mektup yazıyor, aynı zamanda diyor ki ‘Ben Kürdistan'ın da Padişahıyım.’ Osmanlı tarihinde var. Bölünmedik, beraber olalım, kardeş olalım, kardeşlik içinde kardeşliğin hukukuna yerine getirelim. Eğer siz kardeşinizin hukukunu yerine getirmezseniz, kardeşlik güdük kalır. Yerine oturmaz. Onun için kimse endişe etmesin, bölünme diye bir olay yok. Bu memlekette kimse bölünmek istemiyor, niye? Bunu yapmak isteyenler çok küçük bir azınlıktır. Onlara fırsat vermeyelim. HÜDA PAR’ın yaptığı çok anlamlı, çok mükemmel bir çalışma olmuş ve aklı başında bir sürü adamı davet ettiler. Orada bu konular konuşuldu, hükümetin önüne de bir proje konuldu. Hükümetin eli güçlendi. Hükümetin ne için eli güçlendi? Bu talepler de çok güzel talepler, biz de bu taleplerin üzerine yoğunlaşalım diye burada da hükümetin eli güçlendi. Yani konuya bu şekilde bakarsak, gayet güzel, gayet makul, gayet olgun bir çalışma, seviyeli bir çalışma. Bazıları da karşı çıkıyor, ne yapalım kardeşim? Peygamberlere, ilim adamlarına ve doğruyu söyleyenlere de karşı çıkanlar oldu. Elbette buna da karşı çıkan olacaktır, yapacak bir şey yok. Kürt halkı Türkiye devletinden bir şey istemiyor. Diyorlar ki ‘Benim de çocuklarım Kürtçeyi öğrensinler, Kürtçenin dışında kalmasınlar, Türkçeyi de öğrensin.’ ‘Yalnızca Kürtçe öğretin’ demiyor, Türkçe de öğrensin, hatta gerekirse Arapça da İngilizce de öğrensin. Her dil Allah'ın bir ayetidir, her dil Allah'ın verdiği bir haktır çünkü dilleri ve ırkları yaratan Allah'tır. Bazı Kürtler var, Türkçe öğrenmişler, bazı Araplar var, Türkçe konuşuyor, Kürtçe konuşuyor. Ne oluyor, bölünme mi oluyor böyle? Bu bir gerekçe değil. Bu geçmişten gelen çok zayıf, hiç olmaması gereken bir gerekçe. Bu gerekçe bize fayda sağlamaz. Aslında bizi bölecek olan bu gerekçedir. Ben şimdi Kürdüm, Türkçe konuşuyorum, köylülerim Kürtçe konuşuyor. Bölündük mü? Ya yapmayın ya bölünme diye bir şey olmaz, yani korkmayın.”
“Ayrı devlet kurmayalım, aynı devlette beraber yaşayalım”
Bir Kürt olarak yaşadığı mağduriyetleri anlatan İkbal, “Askerdeyken beni bir yere vereceklerdi. Bir albay geldi, komutana ‘Sen bana bula bula bir kaçakçı mı buldun?’ diyor. Ya ben Urfalıyım, hayatımda kaçakçılık yapmamışım ama maalesef böyle yanlış bir adamla karşı karşıya geldim. Bir de Urfa'da adliyede bir dava oldu. Şivan Perwer'in bir bandı yakalanmıştı birisinde, bilirkişi olarak beni tayin ettiler. Dediler ki ‘Sen bu bandı çöz.’ Bandı çözdüm, Kürtçesini Türkçeye çevirdim ama epeyce de emek verdim. Mahkemeler tayin ettikleri bilirkişilerine ücret verirler. Ben bunu hâkime götürdüm, verdim. Epeyce çok sayfa vardı, bir bandı çözdüm, kocaman bir bandı çözdüm. Dedim, ‘Ücretimiz ne?’ 'Ne ücreti Kürtçe dil midir?’ dedi. Şaşırdım kaldım. Bunu bir hukukçu söylüyor. Benim çocukluğum Suruç'ta geçti, gelen köylülerin elbiselerini yırtarlardı, puşisini yırtarlardı. Bu olacak iş mi? Bu ne fayda etsin, fayda sağlar mı? 1980'de Diyarbakır cezaevine gittik. Adam Türkçe bilmiyor, çocuğu da Kürtçe konuşamıyor, annesi Türkçe bilmiyor. Annesi veya babası derdini ifade edemiyor. Bunlar ne fayda sağladı, zarardan başka bir şey görmedik. Bu yanlışların kaldırılması lazım. Türkün hakkı neyse Kürtün hakkı da öyle olsun. Ayrı devlet mi kuralım, hayır. Ayrı devlet kurmayalım, aynı devlette beraber yaşayalım, devlet bizim de olsun, herkesin olsun. Böyle olursa, herkes kendi devletine sahip çıkar, burada da bir problem meydana gelmez, ayrılık da olmaz.” şeklinde konuştu.
“Birlik olalım, beraber olalım ama hakkı hukuku da yerine getirelim”
"Herkesin Türk olarak tanımlanması" konusu hakkında konuşan İkbal, “Bu yanlış bir ifade, ben Türk değilim ki bana niye Türk olmayı dayatıyorsun? Birisi 'Gelin Arap olalım' dese olmaz. Hepimiz Kürt olalım ama bu da olmaz. Allah beni böyle yaratmış, sana ne? Ben seni nasıl kabul ediyorsam, sen de beni o şekilde kabul edeceksin. Anayasanın değişmesi lazım, bazı maddelerin değişmesi lazım. Bu konuda hükümet haklı, ben bunu söyleyeyim. Yeni bir anayasa yapalım, yanlışları kaldırın, herkes rahat etsin. Niye adam kendini dışlanmış hissetsin, kendini bu memleketin evladı olarak hissetmesin. Buna gerek yok. Birlik olalım, beraber olalım ama hakkı hukuku da yerine getirelim.” ifadelerini kullandı.
“HÜDA PAR çok doğru yapıyor, tebrik ediyorum”
HÜDA PAR’ın Kürt meselesine yönelik çalışmalarını çok anlamlı bulan İkbal, “Bu gibi çalışmalara devam etsinler. Bu burada bitmesin. Yeni anayasa yapılana kadar, yeni bir hukuk tanzim edilene kadar burada durmasınlar. Karşı taraf şöyle demiş, böyle demiş, Bunları geçin. Önemli olan doğru yapmaktır. Siz doğrunun üzerinde hareket ederseniz, inşallah Allah'ın rahmeti de gelir, insanların da yardımı gelir. Onun için bu konudan vazgeçmemek lazım. Hak talep etmek memlekete faydalı bir şeydir. Birlik beraberliğimizi pekiştiren, kardeşliğimizi geliştiren bir şeydir. Buna karşı çıkanlar yanlış yapıyorlar, HÜDA PAR çok doğru yapıyor, tebrik ediyorum, yoluna devam etsin diyorum. Bu konuda başarılar diliyorum.” dedi.
“DEM Partisi Kürtleri ne kadar temsil ediyor?”
Kürtlerin hem dindar hem de ehli namus bir millet olduğunu söyleyen İkbal sözlerini şöyle sürdürdü:
“DEM Partisi Kürtleri ne kadar temsil ediyor? İnancıyla, fikriyle, ahlakıyla ne kadar temsil ediyor? Kürtlerin çok mükemmel, yıldız gibi insanları var. Selahattin Eyyubi, Ahmed-i Hânî, Melayê Cizîrî, Mevlâna Halid-i Bağdadi Kürdi, Said Nursi ve daha diğerleri yıldız gibi insanlardır. Gidilecekse, bunların peşinden gidilsin. Gidip nerede, dinsiz imansız biri varsa, onların peşine gidiyorsunuz. Aile yapısına karşı çıkıyorsunuz. Nitekim Diyarbakır'ın Belediye Başkanı açıklamasında ‘Biz aile kavramını kabul etmiyoruz.‘ dedi. Ne demek bu? Homoluğa taraftar çıkıyorlar, buna açık açık söylüyorlar. Bu da bize uymuyor. Kürtlerle bunun ne alakası var? Bu inançların, bu ahlakların Kürtlerle hiçbir alakası yok. Zerre kadar alakası yok. Kürtler hem dindar hem de ehli namus bir millettir. Kürtlerde yetişen alimler yıldız gibi. Sen bunları bırakmışsın, gitmişsin ne olduğu belli olmayan insanların peşine Kürtleri sürüklemek istiyorsun. Halbuki bu büyük alimler, büyük insanları Kürtlerin önüne koysan, Kürtler harika bir mesafe alacaklar.”
“Türkiye'de Türkçülük yapanlar Yahudilerdi”
Kürtleri inkâr edenlerin Yahudiler olduğunu ve siyonistlerin de Kürtler ile Türkleri birbirine düşürdüğünü belirten İkbal, “Bediüzzaman Said Nursi, ta bundan 120 yıl önce Kürtlerle ilgili Münazarat kitap yazmış. Diyor ki Araplardan, Türklerden ayrılmayın, İslamiyet’ten ayrılmayın. Tabii, Araplara da söylüyor, Türklere de söylüyor. Bu kitaplar 120 sene evvel boşuna yazılmadı. Bir tehlike vardı, bunu gördüler. Buna karşı da kitapları yazılar. İnsanların bunu, Kürtler bilhassa, bu konuda bu büyük alimlerin okumaları ve anlamaları gerekiyor. Anlarlarsa, emin olun ki hiçbir problem kalmayacak. Devletin kademesinde yer alan insanların da bunları okuması gerekiyor. Hukuku iki taraflı yapalım, iki taraflı hukuk ortaya koyalım. Herkes rahatına baksın, herkes işine baksın. Siyonistler, Yahudiler bizi birbirimize bıraktılar. Şunu da açıkça ifade ediyorum, Türkiye'de Türkçülük yapanlar Yahudilerdi. Yahudiler Türkçülük fikrini getirince, bu sefer reaksiyonlar başladı. Kürtleri bölenler ne Türklerdi ne de Araplardı. İngilizler böldü. İngilizler geldiler, burada sınırları çizdiler. Kürtleri inkâr edenler Yahudilerdi. Kürtleri bölenler de İngilizlerdi. Biz onların tuzağına düşmeyelim, biz kendi aramızda ittihadı İslam, İslam kardeşliğini ihya edelim, bu memlekete beraber hizmet edelim.” diye konuştu.