HÜDA PAR Hukuk İşleri Başkanlığı: STK’ları pasif hale getirecek teklif geri çekilmeli!

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi”nin yoğun itirazlara rağmen maddelerinin bir bir kabul edilmesine tepkiler gelmeye devam ediyor.

HÜDA PAR Hukuk İşleri Başkanlığı: STK’ları pasif hale getirecek teklif geri çekilmeli!

HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı sosyal medya hesabından, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi”ne dair maddeler ile ilgili paylaşımlarda bulundu.

BMGK’nin terörizm aleyhine konuşabilecek son yapı olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “TBMM’de görüşmeleri süren ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi’ konulu kanun teklifi, insani yardım gönüllüsü her vatandaşı ve sivil toplum kuruluşunu hayati anlamda ilgilendiren bir boyuta sahiptir. Hukuk dışı düzenlemeleri olağanüstü bir perdeleme ile meşruiyet elbisesine büründürmeye çalışan ilgili teklif, özetlemek gerekirse idari ve yargısal egemenliğin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne devredilmesi kanunundan ibarettir.

Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri, bugün yeryüzündeki pek çok şiddet eyleminden sorumludur. Gerek finansman gerek lojistik gerekse de politik manipülasyonlarla uluslararası barış ve güvenliği birinci elden tehdit eden bu ülkelerin küresel terörizm adı altında gayrı meşru yaklaşımlarının kabul görüyor olması dünya devletleri açısından bir acziyettir.

Her türlü savaş suçunun faili olarak karşımıza çıkan, pek çok terörist organizasyonun hamisi olan, iç savaşları kışkırtarak dünyayı dizayn etmeyi arzu eden, emperyalizmin vücut bulmuş hali bir yapı olan Güvenlik Konseyi, dünyada terörizm aleyhine konuşabilecek en son yapıdır.” denildi.

“Türkiye, egemenlik yetkilerini hukuk dışı işleyen bu yapıya devretmemelidir”

“Türkiye, egemenlik yetkilerini hukuk dışı işleyen bu yapıya devretmemelidir.” denilen açıklamada, “Güvenlik Konseyi’nin kendi çıkarlarına hizmet eden kararları, Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek değildir. Sorunlarımızın emperyalizmin ajandasına göre çözümü kaostan başka hiçbir şey getirmeyecektir.

Teklifin kanunlaşması ve yürürlüğe girmesi durumunda, dünya genelinde insani yardımın öncüsü olarak kabul gören sivil toplum kuruluşlarımızın Güvenlik Konseyi tarafından terörle ilişkilendirilmeyeceğinin garantisi yoktur. Kesinleşmiş yargı kararı olmadan bu kurumlara idarece uygulanacak tedbirler de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasaya aykırı olacak, sivil toplum ruhunu zedeleyecektir. Her türlü faaliyetine bildirim zorunluluğu getirilen, mal varlıklarının dondurulması veya kayyum atanması ile tehdit edilen sivil toplum kuruluşlarının faaliyet yürütmesi imkânsız hale gelecektir.” ifadelerine yer verildi.

“Bu teklif kanunlaşırsa, STK’lar ve yöneticileri cezalandırılacak ve pasif hale getirilecektir”

Teklif ile birlikte yardım kuruluşlarının terörist yaftası ile karşı karşıya kalacaklarına dikkat çekilen açıklamada, “Siyasal iktidarın, sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerini kontrol altına alma ve faaliyetlerine keyfi müdahalesine yasal kılıf imkânı sunacaktır. Her şeyin devlet kontrolünde olduğu bir sivil toplum anlayışı, AİHS’nin örgütlenme özgürlüğü içerisinde nerede konumlanacaktır? 'Örgütlenme Özgürlüğü' sadece STK kurma hakkı anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda STK’ların yasal engellerle karşılaşmadan amaçları çerçevesinde özgürce faaliyet gösterebilmeleri hakkını da kapsamaktadır.

Güvenlik Konseyi, Türkiye ve muhatap ülkelerdeki sivil toplum kuruluşlarının insani yardım faaliyetlerini kontrol altına alma ve onları savunmasız hale getirme çabası içerisindedir. Dünya genelinde on binlerce yetim ve yoksulun iaşesinin, eğitiminin, kültürel ve insani ihtiyaçlarının Müslümanların kurdukları STK’larca karşılandığı düşünüldüğünde, bunun güç kırma niyeti taşıdığı da aşikârdır.

Doğu Türkistan, Kafkasya, Balkanlar, Filistin, Yemen, Suriye ve diğer ülkelerde yardım faaliyetleri yürüten kuruluşlar, yaptıkları yardım çalışmaları nedeniyle Güvenlik Konseyinin terör finansörü beşlisince terörist yaftası ile karşı karşıya kalacaklardır. Bu teklif kanunlaşırsa, beşli çetenin talebiyle Türkiye de herhangi bir yargı kararı olmadan ülkedeki STK’lar ve yöneticileri cezalandırılacak ve pasif hale getirilecektir.” denildi.

“Avukatlık mesleğinin özüne aykırı olan bu düzenleme; vatandaşın, avukatı ile olan güven ilişkisini sona erdirecek, müdafaa hakkını onarılmaz bir biçimde zedeleyecektir”

Teklifin avukatlık mesleği için de aykırı maddeler içerdiğine dikkat çekilen açıklamada, “Avukat ile müvekkil arasındaki ilişki ve bu vesile ile öğrenilen bilgiler avukatlık yasası ile koruma altına alınmıştır. Mahrem olan bu avukatlık ilişkisinin özüne dokunmak suretiyle, avukatı öğrendiği sırlarından ötürü müvekkilini ifşa etmeye ve ihbara zorlamak, hukuk devleti iddiasında olan bir devletin mevzuatı içerisinde yer alamaz. Hukuk devleti ilkesinin ve avukatlık mesleğinin özüne aykırı olan bu düzenleme; vatandaşın, avukatı ile olan güven ilişkisini sona erdirecek, müdafaa hakkını onarılmaz bir biçimde zedeleyecektir.

‘Dünya beşten büyüktür’ diyerek uluslararası siyasette Güvenlik Konseyinin beşli çetesine meydan okuyan anlayışın, bugün BMGK beşlisine teslim anlamına gelen bu yasa teklifini kabul etmesi bir mağlubiyet ilanı olacaktır. Örgütlenme özgürlüğüne büyük bir darbe vuracak olan bu yasa teklifine karşı çıkan siyasi partilerin, baroların ve diğer sivil toplum kuruluşlarının çağrılarına kulak verilmelidir. Ülkenin egemenlik hakkının hiçbir yapıya devredilmemesi için söz konusu teklif geri çekilmelidir.” şeklinde ifade edildi.

İLKHA