Hindistanlı Müslümanlar geleceklerinden endişeli

Hindistan'da yaklaşık 1 milyar 400 milyonluk nüfusun 200 milyondan fazlasını oluşturan Müslümanlar ötekileştiriliyor.

Hindistanlı Müslümanlar geleceklerinden endişeli

Son genel seçimlerde parlamentonun alt kanadı Lok Sabha'ya (Halk Meclisi) 27 Müslüman vekil girebilirken, ülke genelinde Müslümanları temsil eden bir siyasi parti bulunmuyor.

Yaklaşık 1 milyar 400 milyon nüfusa sahip ülkede her 7 kişiden 1'i Müslümanken, parlamentoda bu oran yakalanamıyor.

Müslümanlar genelde eyaletler bazında mücadele ediyor. Bu kapsamda Cammu Keşmir, Uttar Pradeş, Bihar, Assam ve Batı Bengal öne çıkan eyaletler arasında yer alıyor.

Cammu Keşmir, Müslümanların iyi örgütlendikleri eyaletlerden biri. Ulusal Konferans (NC) ve Halkın Demokratik Partisi (PDP) bölgede örgütlenen siyasal hareketlerin en güçlüleri arasında yer alıyor. Buna rağmen eyaletin özel statüsünün ağustos ayında kaldırılması ve politikacıların hala gözaltına tutulması, bölgenin geleceğine dair karamsar bir görüntü sunuyor.

Uzmanlar, Hindistan'daki Müslüman partilerin kendi ulusal partilerini kurabilecekleri ortak bir gündeme sahip olmadıklarını, bu sebeple seküler ittifaklara dahil olduklarını belirtiyor.

Yükselen Hindu milliyetçiliği

Hindistan'ın 1947'de ikiye bölünmesi sonrasında ülkedeki Müslümanların büyük bir kısmı Pakistan'a göç etmek yerine Hindistan'da yaşamaya devam etti.

Hindu milliyetçiliğinin yükseldiği 80'li yıllarda, Müslümanlar ile Hindular arasında kimlik temelli çatışmaların sayısı ve olaylarda yaşanan şiddetin boyutu arttı.

Aralık 1992'de Babri Camisi ve 2002'deki Gucerat olaylarında çoğunluğu Müslüman binlerce kişi hayatını kaybetti.

İdeolojisini Hindu milliyetçiliği üzerine oturtan Hindistan Halk Partisi (BJP), 90'lı yıllardan itibaren gücünü pekiştirdi ve 98 seçimlerinde INC'den daha fazla sandalye elde etti.

BJP, 2014'teki seçimlerde Narendra Modi liderliğinde tek başına iktidara geldi ve geçen mayıs ayındaki genel seçimlerde vekil sayısını daha da artırdı.

Mayıs ayından bu yana geçen 7 aylık dönemde BJP hükümetinin attığı adımlar, Müslümanlar arasında geleceklerine yönelik endişelere yol açtı.

Vatandaşlık Yasası değişikliği

Hindistan Vatandaşlık Yasası'nda değişiklik öngören tasarı, geçen hafta pazartesi günü federal parlamentonun alt kanadı Lok Sabha'dan, çarşamba günü de üst meclis Rajya Sabha'dan geçti ve perşembe günü Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yasalaştı.

Yasaya göre Hindistan'da, ülkeye vize ve pasaport gibi geçerli bir seyahat belgesi olmadan yasa dışı yollardan giren ya da yasal olarak girip ülkede kalmasına izin verilen sürenin üstünde kalan kişiler yasa dışı göçmen olarak tanımlanıyor. Vatandaşlık elde etmesine izin verilmeyen yasa dışı göçmenler, hapis cezasına çarptırılabiliyor veya sınır dışı edilebiliyor.

Yeni değişiklik Müslüman göçmenleri dışarıda bıraktı

Vatandaşlık Yasası'nda yapılan değişiklikle Hindistan'a, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'dan gelen 6 farklı dini grubun vatandaşlık elde edebilmesinin önü açıldı. Ancak Müslüman göçmenler, bu değişikliğin dışında tutuldu.

Yeni düzenlemeyle birlikte, vatandaşlık elde edebilecek yasa dışı göçmenlerin, Pakistan, Bangladeş veya Afganistan'dan gelmiş olması, Hindu, Sih, Jain, Budist, Parsi veya Hristiyan olması, Hindistan'a 31 Aralık 2014 tarihine değin girmiş olması ve kimliğini kanıtlayabilecek bir belgeye sahip olması yeterli oluyor.

Hint hükümeti, dini baskıdan kaçtığını iddia ettiği gruplara vatandaşlık verilmesinin önünü açarak masum insanlara yardımcı olmaya çalıştığını iddia ederken, Myanmar'daki Arakanlı Müslümanları veya Sri Lanka'da azınlıkta olan Müslümanları yasadaki değişikliğin içerisine katmadı.

Öte yandan Afganistan, Bangladeş ve Pakistan'da Müslüman olan ancak mezhepsel farklılıktan ötürü azınlık konumunda bulunan Müslümanlar da değişikliğe dahil edilmedi.

Ulusal basındaki verilerde, 6 din grubundan Hinduların yaklaşık 1 milyar, Hristiyanların yaklaşık 30 milyon, Sihlerin 20 milyon, Budistlerin 8,5 milyon, Jainlerin 4,5 milyon ve Parsilerin sayısının 60 bin olduğu kaydediliyor.

Yasaya eleştiriler

Vatandaşlığın dini kimlik üzerinden verilmesi ve Müslümanların bu düzenlemenin dışında tutulması, hükümetin ayrıştırıcı politikası olarak yorumlandı.

Anayasadaki laiklik ilkesinin zedelendiğini dile getiren muhalifler, yasal düzenleme ile Hindistan vatandaşlığını kanıtlayamayan Müslümanların hapsedilmesinin veya sınır dışı edilmesinin kolaylaştığını belirtiyor.

Muhalifler ayrıca, hükümetin yeni adımıyla Müslümanları ikinci sınıf vatandaşa dönüştürdüklerini ve BJP yönetiminde Müslümanlara yer olmadığını ifade ediyor.

AA