Herkes sussun! İşin ehli konuşuyor-2 / Mücahid Haksever

Geçen yazımızda imam Ali (RA)’ın takva ehlinin özelliklerini anlattığı sözlerine bu yazımızda da devam edeceğiz inşallah.

Herkes sussun! İşin ehli konuşuyor-2 / Mücahid Haksever

Geçen yazımızda imam Ali (RA)’ın takva ehlinin özelliklerini anlattığı sözlerine bu yazımızda da devam edeceğiz inşallah. İmam Ali (RA), sözlerinin devamında şöyle buyuruyorlar:

“Gündüzlerine gelince, hekim, bilgin, salih ve muttakidirler. Allah korkusu onların bedenlerini yontulmuş ok gibi inceltmiştir, zayıflatmıştır; onları gören hasta sanır ( oysaki hastalıkları yoktur.) onlara bakan akıllarını yitirdiklerini zanneder; oysaki onları, büyük bir iş meşgul etmektedir. Allah-u Teâla’nın kudret ve azametini, ölümü, kıyametin ahvalini, dehşetini hatırladıklarında kalplerine korku düşer, akılları başlarından gider. Korku onları kapladığında, Allah için, temiz işlere koşarlar. Az ibadete razı olmazlar, çok amellerini gözlerinde büyültmezler. Sürekli kendilerini suçlu bilir ve amellerinden kaygılanırlar. Onlardan birisini övseler söylenen sözden korkar ve der ki; ben kendimi başkalarından daha iyi tanırım, Rabbim ise beni benden daha iyi tanır. Allah’ım söyledikleri sözler yüzünden beni suçlama; onların zanlarından daha üstün kıl beni; onların bilmedikleri suçlarımı affet, çünkü sen gizlileri bilensin.

Muttakilerin her birinin özelliklerinden bazıları da şunlardır; sen onu; dinde güçlü, yumuşaklıkta korkulu ( ihtiyatlı ), imanda şüphesiz, ilme haris, ılımlıkta zeki, infakta şefkatli, dinde derin düşünceli, hilim de ilimli, zenginlikte orta halli, ibadette huşulu, yoklukta süslü, çetin zamanlarda direnişli, çilekeşlere karşı şefkatli, yerinde bağış bulunan, kazançta yumuşak,  helal rızk peşine giden, hidayette neşeli tamahta kurtulmuş, istikamette(doğru yolda) iyi iş yapan şehvet karşısında kendisini koruyan, cahillerin onu methetmesinden mağrur olmayan, kendi amelini muhasebe etmeyi terk etmeyen, kendisini suçlu bilen güzel ve temiz işlere koyulan fakat Allah’tan korkup duran biri olarak görürsün.

Akşamları kaygısı şükürdür. Sabahları ise kaygısı zikirdir. Geceyi korkulu geçirir. Gündüzü neşeli başlatır. Korkusu sakındırıldığı gaflete düşme endişesinden dolayıdır neşesi ise, elde ettiği fazilet ve rahmetten dolayıdır. Eğer nefsi azıp sevmediği şeylerde kendisine teslim olmasa, isteklerini ondan esirgeyerek onu cezalandırır.

Sevinci korktuğu şeyden kurtulmaktadır. Asıl sevinci ise, ebedi nimetlere kavuşmaktır. Yok, olup bitecek şeylere meyilsizdir. Hilmi ilimle, ilmide amelle birliktedir. Tembellik ve bitkinlikten uzaktır. Sürekli şen ve neşelidir, arzuları çabuk erişe bilecek şeylerdir; yol kayması azdır. Alçak gönüllüdürler. Nefsi, elde etiğini yeterli bulur ( düşmez ). Cehaleti gizlidir; işi kolaydır; dini korunmuştur; şehveti örmüştür; öfkesini yutmuştur. Ahlakı tertemizdir; kendisine söylenilen sırları dostlarına açmaz, düşmanların şehitliğini gizlemez. (düşmana lehinde olsa bile hakka tanıklık yapmaktan çekinmez). Göstermelik bir iş yapmaz. Utançtan dolayı (hayırlı) bir işi terk etmez. Ondan hayır umulur; şerrindense emin olunur. Gafillerin içinde olsa da zikredenlerden olur.

Kendisine zulmedeni bağışlar. Kendisinden esirgeyene esirgemez. Kendisiyle ilişkiyi kesenle ilişki kurar. Hilim ondan uzaklaşmaz onu bezeyen ahlakı ve ameli elde etmekten aciz kalmaz. Kötü söz, (çirkin hareket ) ondan uzaktır; sözü yumuşaktır; hilesi yoktur; iyi işleri çoktur; işi güzeldir; hayrı sürekli insanlara ulaşır ama şerri olmaz. Sarsıntılı durumlarda metindir ve hoş olmayan işlerde sabreder; bollukta ve ferahta şükreder. Öfkelendiği kimseye zulmetmez. Sevdiği kimse için günah işlemez; haksızlıkla bir şeyi iddia etmez, üzerinde olan başkasının hakkını inkâr etmez. Şahit getirilmeden önce gerçeği itiraf eder; kendisine emanet olarak verileni zayi etmez, başkalarını yerici lakaplarla çağırmaz. Ne zulmeder ne zulmetmek ister. Komşusuna zarar vermez; birisinin bir belaya, musibete düşmesinden dolayı sevinmez. Doğru işlere koşar; emaneti sahibine verir, çirkin işlere ilgisizdir.

Marufu emreder, münkerden sakındırır. Dünya işlerine bilgisi olmadan girmez. Haktan ayrılmaz; susarsa, susması onu kaygıya düşürmez; gülerse sesini yükseltmez. Elinde olan miktara kanaat eder; öfke onu yenemez; heva ve heves onu aldatamaz; cimrilik ona galip gelmez; halkın malına göz dikmez; ilim öğrenmek için halka karışır; salim kalmak için susar; anlamak için sorar. Hayır sözü dinlemesi, öğrenip başkalarını aciz bırakmak için olmadığı gibi, güzel söz konuşması da diğerleri gibi kibirlenmek için değildir. Ona zulüm edilirse Allah-u Teala intikam alıncaya kadar sabreder.

Nefsi, onun elinden sürekli rahatsızdır; fakat insanlar ondan hayır umarlar, nefsini ahireti için yorar; nefsinden rahata ulaştırır, emin kılar. Birinden uzaklaşması, (kötü harekete) buğzetmesi, öfkelenmesi, nefsini korumasındandır. Birine yaklaşması, yumuşaklıktan, rahmettendir. Uzaklaşması kibirden, ululuktan olmaz; yaklaşması ise hileden ve tatlı dille aldatmak için değildir. Kendinden önceki hayır ehline uyar ve sonradan gelen iyi iş yapacaklara önder olur.”

Rabbim bu özelliklere sahip olmayı cümlemize nasip etsin. Dualarınızda bizi unutmamanız dileğiyle.

Mücahid Haksever / Habernas