Demir: Afganistan'a ambargoyu Rusya'dan önce, İslam ülkeleri kaldırmalıydı
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Şahzade Demir, TBMM’de yaptığı açıklamada kuraklıkla mücadele eden çiftçilerin desteklenmesi, Van’daki altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve Afganistan’a yönelik dışlayıcı politikaların sona erdirilmesi çağrısında bulundu.

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Meclis’te yaptığı basın açıklamasında iç ve dış gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Açıklamasında bu yıl kuraklık ve don nedeniyle büyük zarar gören çiftçilere destek olunması gerektiğini vurgulayan Demir, Van ilinin ulaşım ve sağlık altyapısı yetersizliklerine dikkat çekti. Ayrıca, Rusya’nın Taliban’ı terör listesinden çıkarma kararını hatırlatarak, İslam ülkelerinin Afganistan’a destek vermesi gerektiğini ifade etti.
Demir, "Özellikle bu sezon çiftçilerimizin, üreticilerimizin ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıların yaşandığı bir sezon olacak. Bu yıl, çiftçilerimiz için hakikaten çok zor bir yıl olacak gibi görünüyor. Çünkü özellikle iki afet bu yıl ön plana çıktı: Doğu illerinde çok ciddi bir kuraklık; İç Anadolu'da, Karadeniz’in bazı bölgelerinde görülen aşırı don olayı yaşandı. Bu afetler, ekimi ürünleri ve meyveleri ciddi anlamda telef etti. Doğu ve Güneydoğu illerinde; özellikle Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa ve benzeri illerde çok ağır bir kuraklık söz konusu oldu. Bu yıl, hasat neredeyse hiç kaldırılmadı. Sadece yüksek kesimlerde kısmi bir hasılat elde edildi ya da olacak. Geri kalan bölgelerde ise hiçbir şekilde hasat olmayacak. Bu durum; hem çiftçilerimiz, hem hayvancılıkla uğraşan insanlarımız için hem de hayvanların kendisi için çok zorlu bir süreç olacak." dedi.
"Bu zorlu süreçte en büyük mağduriyeti çiftçilerimiz yaşayacak"
Çiftçilere destek verilmesi gerektiğini belirten Demir, "Bu zorlu süreçte en büyük mağduriyeti çiftçilerimiz yaşayacak. Zaten çok yüksek maliyetlerin altında ezilen, neredeyse ayakta kalamayan, kazanmak zengin olmak ya da büyümek için değil, sırf ayakta kalabilmek için ziraat yapan çiftçilerimiz var. Ziraatçılarımız, sadece ayakta kalmak için şu anda ekim yapıyor. Bir şey kazanamıyor. Yüksek maliyetlerle baş edilemiyor. Tüm bu ağır yükün üzerine bu kez kuraklık eklenince, yapılan masrafların tamamı cepten gidecek. Hiçbir şey kaldırılmayacak ve bunların hepsinin maliyeti kendi sırtında kalacak. Borç olarak geri dönecek ve önümüzdeki yıl da belki bu ağır borç yükü nedeniyle ziraat yapılamayacak, üretim ekim yapamayacak." ifadelerine yer verdi.
"Ağır kuraklık yaşayan illerimizde afet bölgesi ilan edilsin"
Kuraklık olan bölgelerin de afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerektiğini belirten Demir, "Don olayının yaşandığı illerde nasıl ki hükümet bir çözüm geliştirdi, destekler verdi, afet bölgesi ilan etti. Ağır kuraklık yaşayan Mardin, Şırnak, Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa gibi illerimizin de afet bölgesi ilan edilmesi ve çiftçilerimizin elinden tutulması gerekir. Yerlilik anlamında gıda zincirinin güvenliği anlamda hepimiz hep beraber çok ciddi sıkıntılar yaşayacağız. Bu nedenle, acil bir şekilde bu bölgelerin de afet bölgesi ilan edilmesine ihtiyaç vardır. Yetkililerin bizi duymasını temenni ediyoruz." şeklinde belirtti.
"Havaalanı kapatılmadan da tamirat tadilat imkanının oluşturulması gerekiyor"
Van Ferit Melen Havalimanı’nın plansız kapanışı ve yeni havalimanı ihtiyacına değinen Demir, şunları aktardı: "Ferit Melen Havalimanı, Van’da önemli bir yolcu sirkülasyonuna sahip olmasına rağmen, 1 Mayıs - 15 Ağustos arasında kısmi, 15 Ağustos - 15 Kasım arasında ise tamamen kapatılacak. Bu kapanış, ciddi bir mağduriyete yol açacak. Tamirat ve tadilatların havalimanı kapanmadan yapılabilmesi için bir yol bulunmak zorundadır. Türkiye gibi bazı yerlerde tamirat tadilat için havalimanları kapanabiliyor. Van gibi, özellikle İran, Irak ve Gürcistan’dan gelen yolcuların sıklıkla kullandığı bir havalimanın sırt tadilat tamirat kapatılması ciddi bir sıkıntı. Bunun yapılmaması gerekiyor. Havaalanı kapatılmamadan da tamirat tadilat imkanının oluşturulması gerekiyor.
Bir de Van'daki havalimanımız artık ihtiyacı karşılayamayacak duruma gelmiş durumda. Vatandaşlarımızın, yetkililerin ve özellikle oradaki sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin de ciddi bir talepleri var. Mevcut havalimanı artık ihtiyaçları karşılayabilecek durumda değildir. Daha gelişmiş teknik imkanlara sahip ILS sistemine sahip pilotların rahat bir şekilde inebileceği imkanların oluşturulabileceği teknoloji anlamında şu ana mevcut sıkıntıların olmayacağı yaşanmayacağı daha gelişmiş imkanlara sahip bir havalimanın yapılması lazım. Mevcut ihtiyacı karşılayamıyor. Bu noktada yetkililerin bu ilimizin ihtiyaçlarını ihtiyaçlarının görmeleri gerekir. Şu anda Türkiye’nin birçok ilinde havaalanları mevcut çok daha az yolcu sirkülasyonunun olduğu illerde dahi siyasi etkiler ya da siyasi kişiliklerin talebi ya da baskılarıyla havalimanları yapılmış. Van gibi çok ciddi ihtiyacı olan bir yerde halen eski havaalanı aktif durumdadır. Yeni bir havaalanına şiddetle ihtiyaç olduğunu bu vesileyle ifade etmek istiyoruz."
"İnsanların o trafiği aşarak hastaneye ulaşması ilerisi için çok ciddi sorun olacak"
Şehir hastanesi yatırımında ulaşım ve yoğunluk gözardı edilmemesi gerektiğini belirten Demir, "Van'daki sağlık durumuyla alakalı bir sıkıntıya da değinmek istiyorum. Yeni bir şehir hastanesi yapılması kararı alınmış çünkü mevcut hastanelerin ihtiyaçları karşılaması çok zor. Ancak bu hastanenin yapılacağı yer ile alakalı bir sıkıntı söz konusu. Van'daki vatandaşlarımızın talebi ile bu yeni yapılacak şehir hastanenin yoğun trafik sorununun olmayacağı, mevcut hastanenin yerine değil de daha geniş bir alana ulaşım imkanına sahip farklı yerlerde yapılması yönünde bir talep var. Mevcut hastanenin bulunduğu yerde, ulaşım imkanları çok sıkıntılıdır. İnsanların o trafiği aşarak hastaneye ulaşması ilerisi için çok ciddi sorun olacak. Dolayısıyla çevre yoluna yakın bir yerde ya da eski Ziraat Lisesinin bulunduğu alanda ya da AMATEM-ÇEMATEM arazisi veya çevreyoluna yakın herhangi birisinde alternatif anlamda hastanenin yapılabileceği ifade ediliyor. Mevcut hastanenin yerinde yapılması, vatandaş için ciddi bir sıkıntı oluşturacak." dedi.
"Sınır ticareti ve serbest ticaret bölgesi anlamında bir talep söz konusu"
Van ekonomisinin canlanması için sınır ticareti ve serbest ticaret bölgesi kurulması gerektiğinin altını çizen Demir, "Yine Van ilimizle alakalı ekonominin canlanmasına yönelik bir talep söz konusu. Sınır ticareti ve serbest ticaret bölgesi anlamında bir talep söz konusu. Van’ın Kapıköy Sınır Kapısı, İran ile sınır ticareti ya da insanların gidip gelebildiği bir gümrük kapımız. Kapıköy Sınır Kapısı'ndan, vatandaşlarımız yeteri kadar istifade edemiyor. Çok ciddi sıkıntılar söz konusudur. Çok büyük bir ticaret potansiyeli olmasına rağmen vatandaşlar bundan istifade edemiyor. Sadece küçük ölçekli bavul ticareti yapılabiliyor. Van ilimiz şehir olarak sınırda olduğu halde bir ülkenin komşusu olduğu halde geniş bir ticaret imkanına sahip olduğu halde bu kapıların kapalı tutulması, insanların istifade ettirilmemesi hakikaten üzerine düşünülmesi gereken bir durum. Bu ilimizin acilen bir serbest ticaret bölgesine ihtiyacı var. Bunun altyapısının oluşturulması ve orada serbest ticaret bölgesi alanının inşa edilmesi ciddi bir ihtiyaç. Bunun için ivedilikle bazı adımlar atılması gerekiyor. Ticarete konan kotalar var. Tüccarlar ya da gidip gelen insanlar, istedikleri oranda ya da ihtiyaç oranda ticaret yapamıyorlar. Bu kotaların ya tamamen kaldırılması ya da bu kotaların yükseltilmesi ciddi bir ihtiyaç ve talep." şeklinde konuştu.
"Vatandaşlarımızı mağdur edecek bir ambargo öncelikle bize zarar vermektedir"
Demir, "Amerika ya da Batının İran'a uyguladıkları ticari ambargolar var. Bu ambargoların özellikle Van’da hayata geçirilmesi sınır kapısında uygulanması, vatandaşlarımız açısından çok ciddi bir sıkıntı. Özellikle Kapıköy Sınır Kapısında bu ambargoların uygulanmaması, vatandaşlarımızın bu şekilde cezalandırılmaması, İran'a uygulanan ambargoların kendi vatandaşlarımızı cezalandırmaya dönüştürülmemesi noktasında çok talep var. Bu bizim açımızdan çok büyük bir eksiklik. Ambargo konulacaksa bu ambargoyu o ülkeler kendi koysunlar. Bizim vatandaşlarımızı mağdur edecek bizim vatandaşlarımızın istifade alanlarının daraltılacak bir ambargo öncelikle bize çok ciddi anlamda zarar vermektedir. Bırakın İran'ı kendi kendimize zarar veriyoruz. Bunun önüne geçmemiz lazım. Bu anlamda Van ilimiz sınırda olması ve bu ticaret imkanlarına sahip olması adına çok geniş bir ithalat-ihracat alanına dönüşmesi gerekirken, maalesef biz bunu çeşitli engellemelerle engelliyoruz. Engelleri aşmamız lazım." diye konuştu.
"Triptik ücretleri ya kaldırılmalı veya makul hale getirilmeli"
Triptik ücretlerinin aşırı yüksekliğinin vatandaşları mağdur ettiğini söyleyen Demir, şu ifadelere yer verdi: "Yine sınır kapısıyla alakalı vatandaşlarımızın ciddi bir sıkıntısını ifade etmek istiyoruz. Oraya giden araçlar konusunda triptik ücretleri çok yüksek. İnsanlar yaya olarak gitmek durumunda kalıyor. Bir aracın oraya gidip gelmesi için 15-20 bin dolar ya da aracın kasko bedeli kadar bir ücret alınıyor. Bu ücreti ancak dönüşte geri alabiliyorsunuz. Bunu alırken de çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Hepsini alamıyorsunuz ya da alana kadar canınız çıkmış oluyor. Dolayısıyla insanları araçlarla değil yaya olarak ticaret yapmaya gidip gelmeye zorluyorlar. Triptik ücretleri ya kaldırılmalı veya makul hale getirilmeli. Irak ve diğer komşu ülkelerle yapılan ticarette triptik ücretleri her neyse aynısının burada da uygulanması gerekiyor. Aksi durumda öncelikle vatandaşlarımız ciddi manada mağduriyet yaşıyor. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor.
Yine Kapıköy Sınır Kapısı ile alakalı da ciddi şikâyetler var. Kötü muamele, memur eksikliği, araç geçişinde yaşanan sıkıntılar. Özellikle araçların gidiş gelişlerinde çok uzun süreli ve detaylı aramalar, insanları canından bezdiriyor. Neredeyse ticaret yapılmaması insanların gidip gelmemesi için her türlü adım atılmış, bunun yapılmaması lazım. Orada ticaretin kolaylaştırılması, insanların istifade edebilmesi için farklı adımların atılması gerekiyor. Kolaylaştırılması lazım. Aramaların hafifletilmesi gerekiyor. Triptik ücretlerinin ucuzlatılması lazım. Ve bu mağduriyetin giderilmesi anlamında hükümetin bir takım yeni adımlar atması bir zorunluluk haline gelmiş oradaki uygulamalar neredeyse vatandaşlarımızın cezalandırılmaya dönüştürülmüştür."
"Rusya, Afganistan’a yönelik bazı uygulamaları kaldırdı"
Rusya’nın, Taliban’ı yasaklı örgütler listesinden çıkarması konusuna da değinen Demir, "Malum, Rusya geçtiğimiz günlerde Taliban’a, yani Afganistan’a koyduğu bazı siyasi uygulamaları kaldırdı. Taliban’ı 'yasaklı örgütler' listesinden çıkardılar. Rusya’nın, Afganistan İslam Emirliği’ni yöneten yani Taliban'ı, daha önce yasaklı örgütler listesine koymuşlardı. Bu listeden çıkarma kararı, Afganistan’ın yeniden inşası açısından çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu adımdan Afganistan’ın ciddi anlamda istifade edeceği görülmektedir. 20 yıl süren işgalin ardından siyasi, sosyal ve ekonomik yapısı büyük ölçüde tahrip olan Afganistan’ın yeniden ayağa kalkabilmesi için, uluslararası toplumun özellikle de İslam dünyasının mesela Türkiye gibi ülkelerin sorumluluk üstlenmesi gerekir. Bu adımın Rusya tarafından başlatılmış olması, aslında üzüntü verici bir husustur. Bu adımı atması gereken, İslam ülkeleri, Türkiye ve diğer ülkeler aslında bu adımı atmaları lazımdı." ifadelerine yer verdi.
"Afganistan'ın ayağa kalkması için herkesin destek vermesi gerekiyor"
Demir, "Ticaretin geliştirilmesi, bu yönetimin tanınmaları iktisadi, diplomatik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi lazım ki, bu ülke yeniden ayakta durabilsin. Uzun süre devam eden savaşın tahribatını telafi edebilsin. Ama bu, şimdiye kadar istenilen seviyede olmadı. Rusya’nın bu adımı, bu anlamda son derece önemlidir. Afgan halkı, uzun yıllar süren savaş, yoksulluk ve dış müdahaleler nedeniyle ağır bedeller ödedi. Artık onların kendi geleceklerini tayin etme hakkına saygı gösterilmeli ve dışlayıcı politikalar sona erdirilmelidir. İslam ülkeleri veya diğer ülkeler, Taliban’ı beğenmemiş olabilir ya da onların siyasi anlayışını, yaşam tarzlarını beğenmiyor olabilir ama bu, neticede o toplumun kendi tercihleri ülkenin tamamına hakim olan istikrarı sağlayan güvenliği tesis eden bütün ülkede istikrarı oluşturan bir yapıya diğer ülkeler saygı duymaktan başka yapacakları hiçbir şey yok. Bütün bu ağır tahribatlara neden olan yıllardan sonra halen bu cezalandırmaların devam etmesi hakikaten çok ciddi bir sıkıntı. Bu ülkenin ayağa kalması için herkesin saygı duyması ve elinden tutması, elinden gelen desteği de gösterebilmesi gerekiyor." dedi.
"Özellikle İslam ülkelerinin Afganistan konusunda üzerine düşeni yapmaları gerekiyor"
Son olarak Demir, "Özellikle İslam ülkelerinin bu noktada üzerine düşeni yapmaları gerekiyor. Bu nedenle o dışlayıcı politikaların sona erdirilmesi ve kendi kendini yönetme hakkına saygı gösterilmesi lazım. Afganistan'a uygulanan yaptırımların kaldırılması, dondurulan ulusal rezervlerin iade edilmesi ve kalkınma projeleriyle desteklenmesi, halkın insani krizden çıkışını kolaylaştıracaktır. İslam ülkeleri, bu süreçte sadece siyasi değil, ekonomik ve kültürel alanda da iş birliği geliştirerek dayanışma göstermelidir. Bu yalnızca Afganistan için değil, uluslararası adaletin ve barışın tesisi açısından da büyük önemlidir. Küresel haydutluk ve çifte standartlara karşı ortak bir duruş sergilemek, emperyalist müdahalelerin yol açtığı tahribatı onarmak yolunda atılacak en güçlü adımdır. Bunun esirgememesi lazımdır diye düşünüyoruz." diye konuştu.