"Ümmetin içinde bulunduğu zilletin sebebi cihad ve şehadet şuurundan mahrum olmasıdır"

İslam davası adına birçok önderin şehadet zamanı olan şubat ayı, her sene olduğu gibi bu yıl da şehitlerle idrak edildi.

"Ümmetin içinde bulunduğu zilletin sebebi cihad ve şehadet şuurundan mahrum olmasıdır"

Mardin merkez Artuklu ilçesi Müftülük Konferans Salonunda düzenlenen program, Seyit Canşı'nın Ku'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Programa, halkın yanı sıra siyasiler ve STK temsilcileri de katılım sağladı.

Şehitlerin ve şehadetin anlatıldığı sinevizyon gösteriminin ardından Özlem Ajans sanatçılarından Derviş Madsor, günün anlam ve önemini ifade eden Türkçe ve Kürtçe ilahi ve ezgiler seslendirdi.

Selamlama konuşmasını gerçekleştiren Mardin Peygamber Sevdalıları Derneği Başkanı Molla Fasih Memiş, dava erlerinin çağlar boyunca gelen mesaja 'lebbeyk' dediklerini aktararak, şehadete koştuklarını ifade etti.

"Şubat ayı gelince şehit ve şehadet aklımıza gelir"

Şubat ayının şehadeti hatırlattığını ifade eden Memiş, "Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyiniz; aksine onlar diridirler, fakat siz anlayamazsınız." Bakara 154. ayetinin ifade ettiği gibi şehadet, ölümlerin en güzeliyle Allah'ın huzuruna çıkmaktır. Şehadet, yüce İslam ve İ'layı Kelimetullah adına candan, canandan ve masivadan yani Allah'tan gayrı herşeyden vazgeçmektir. Değerli kardeşlerim ve muhterime bacılarım. Davet, cihat ve tebliğ yolunda son iki asırda biz Müslümanlara meşale olup öncülük eden birçok dava önderi, âlim ve dava erlerimiz çağlar boyunca gelen kutsal muştuya 'lebbeyk' diyerek bu kutlu kervana katıldılar. Birçok şehidimiz de şubat ayında şehadet şerbetini içti. Bundan dolayı yıllardan beridir biz Müslümanlar, şubat ayı gelince Şehit ve Şehadet aklımıza gelir. Bu vesileyle ilk Peygamber Hazreti Âdem aleyhisselamdan hatemül enbiye Muhammed Mustafa aleyhisselama kadar ve Hazreti Muhammed aleyhisselamdan günümüze kadar Allah'ın yüce davası uğruna canını feda eden bütün şehitlerimizin özellikle de 76 yıldır Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın hürriyeti için kıyam edip cihat eden ve bu uğurda canlarını feda eden Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizin şehadetlerini tebrik ediyor ve onları rahmet ile yâd ediyorum." dedi.

"Ümmet olarak bugün cihad ve şehadet ruhunu terk etmiş durumdayız"

Müslümanların, cihad ve şehadet ruhunu bilinçli olarak kaybettirilmesinden dolayı zillet içine düştüklerini ifade eden İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Beşir Şimşek, "Şehitlik makamı fert olarak bu kadar yüce bir makam iken toplumsal olarak buna olan ihtiyacımızdan bahsetmek istiyorum. Peygamber Efendimiz aleyhisselam, Ebu Davud'dan nakledilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır, "Îyne yoluyla alış-veriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna yapıştığınız, tarımı seçtiğiniz ve Allah yolunda cihadı terkettiğiniz zaman Allah'u Teala size öyle bir zillet musallat eder ki, tekrar dininize dönünceye kadar o zilletten kurtulamazsınız." Îyne: Bir kimsenin malını peşin satmayıp, pahalı olsun diye sadece vade ile satmasıdır. Kıymetli kardeşlerim, özellikle son zamanlarda, son asırda şehadet bilinci, cihat bilinci ve şuuru gerçekten çok bilinçli bir şekilde İslam Ümmetinin içinden çekilip alınmıştır. Bir tarafta şehadet ve cihad denilince bilinçli bir şekilde Müslüman terörize edilirken, diğer taraftan İslam adına bu mefhumların yerine kullanmayanların da müsebbip olduğu bir hakikat söz konusudur. Oysa aslında cihad ve şehadet şuuru olsaydı şehadetle veya cihadla kaybettiklerimiz daha fazla kazancımız olacaktı. dünya menfaati ve rahatlık adına bunları terk ettik. Biz dünyevileştikçe, ölümden korktukça, cihadın şuurunu kaybettikçe uğruna feda ettiğimiz değerlerimizi çok daha kötü kaybetmiyor muyuz acaba? Biz bunlara sahip olduğumuz zaman çok daha fazla kazançlı değil miydik? Çok geriye gitmek istemiyorum. Eğer 90'lı yılların ruhu olmasaydı bugün biz burada olur muyduk? Eğer o gün, o karanlık zamanlarda azizlerin kanı olmasaydı, şehadet şuuru olmasaydı, cihad aşkı olmasaydı acaba bugün bu topraklarda İslamın esamesi okunur muydu? Diye düşünüyor muyuz? Ümmet olarak bugün cihad ve şehadet ruhunu terk ettiğimizden dolayı izzetimizi, şerefimizi, evlatlarımızı, gençliğimizi, inancımızı kaybettik. Bunları koruyalım diye cihaddan, şehadetten kaçtığımız için bugün o gençlerimiz uyuşturucu müptelası oldular. Namazsızlık hastalığına bulaştılar. İffetsizlik buhranlarında kayboluyorlar."

"Bu bir izzettir, hak edene verilir"

Şehadetin herkese verilmediğini ve hak edilmesi gerektiğini belirten Şimşek, "Bugün Gazze'deki mücahitlerin kahir ekseriyeti Kur'an Hafızıdırlar. Kaza namazları yoktur. Eğer bu ruha öncesinde hazırlanmamış olsalardı şehadete, o tankların üstüne koşabilecek cesareti olur muydu? Bugün o insanlar önce şahit oluyorlar. Her türlü açlığa, sefalete, ölüme, yıkıma rağmen 'Lailaheillallah' bayrağını düşürmemek üzere cihad ediyorlar sonra şehit düşüyorlar. Bu hizmetleriyle bize tevekkülün, sabrın, imanın, sebatın, cihadın hakikatini öğretmediler mi? 1400 senden beri kitaplarla birbirimize yaptığımız tedrisatı somut örneklerle önümüze koymadılar mı? Annelerin fedakârca büyüttüğü, paramparça olan o çocuklar son nefesinde de 'Hasbunallah ve ni'mel vekil' diye haykıran o çocuk durup dururken mi o hale geldi? Şahit oldular. 'Lailaheillallah'ın hakikatini yaşıyorlar. Bütün dünyaya bunun dersini veriyorlar. Bu mefhumlar çok önemli. Bu mükâfatlar durup dururken gelmez. Bu bir izzettir hak edene verilir. Evet, bugün Gazze açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan yıkılıyor. Bir millet yok ediliyor. Yazıklar olsun cihad şuurundan mahrum olan İslam âlemine. Yazıklar olsun şehadet billincinden mahrum olduğu için zilletle kafasını eğen İslam Ümmetine. Ve ne mutlu aziz, şehadet ruhuyla, cihad ruhuyla bezenmiş Gazzenin aziz evlatlarına. Cenk olacak, cihad olacak öyle şehadet olacak. Bunlar ucuz şeyler değildir. Ama maalesef biz bugün bunu zilletle izliyoruz. Bugün Gazzeli kardeşlerimiz, o çocuklar, kadınlar, yaşlılar o tavırlarıyla birileriniz iman etmesini sağlıyorlar. Avrupa'nın göbeğinde binlerce insanın 'Lailaheillallah' demesine sebep oluyorlar. İşte şehadet budur. İşte şehit olmak budur." diye belirtti.

Program Ahmet Doğu'nun okuduğu dua ile sona erdi. (İLKHA)