Uluslararası Af Örgütü’nden küresel ırkçılık uyarısı: Yapısal bir sorun olarak ele alınmalı

Uluslararası Af Örgütü, ırkçılığın küresel ölçekte yapısal bir sorun olmaya devam ettiğini belirterek hükümetleri ayrımcılıkla daha güçlü mücadele etmeye çağırdı.

Uluslararası Af Örgütü’nden küresel ırkçılık uyarısı: Yapısal bir sorun olarak ele alınmalı

Uluslararası Af Örgütü, dünya ülkelerine ırkçı ayrımcılıkla yapısal bir sorun olarak yüzleşme çağrısında bulunarak, bu alandaki ihlallerin birçok ülkede devam ettiğini belirtti.

Örgüt, söz konusu ihlallerin polis uygulamaları, göç ve iltica politikaları, sömürüye dayalı çalışma koşulları, mülteci ve göçmenlere yönelik muamele ile dijital platformlarda yayılan nefret söylemini kapsadığını ifade etti. Bu uygulamaların mağdurlarının ise farklı toplumlarda marjinalleştirilmiş gruplardan oluştuğu vurgulandı.

Bu ay, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi kabul edişinin 60. yılına denk geliyor. İnsan haklarının temelini oluşturan ilk anlaşmalardan biri olan bu sözleşmenin hazırlanmasına, 1963 yılında yeni bağımsızlığını kazanmış 9 Afrika ülkesi öncülük etmişti. Sömürgecilikten kurtuluş dalgası sırasında gündeme gelen girişim, 1965’te oy birliğiyle kabul edilmişti.

Uluslararası Af Örgütü’ne göre, milyonlarca insan hâlâ ayrımcılıkla karşı karşıya. Örgüt, Brezilya’da geçen yıl ekim ayında Rio de Janeiro’daki yoksul mahallelerde düzenlenen bir güvenlik operasyonunda 100’den fazla kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü, kurbanların çoğunun Afrika kökenli ve yoksulluk içinde yaşayan kişiler olduğunu belgeledi.

Tunus’ta ise son üç yıl içinde siyah tenli mülteci ve sığınmacılara yönelik toplu gözaltılar ve sınır dışı uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Ayrıca birçok ülkede Afrikalı ev işçisi kadınların ayrımcılığa, sömürüye ve insanlık dışı çalışma koşullarına maruz kaldığı kaydedildi.

ABD’ye ilişkin değerlendirmede, kurumsal düzeydeki sistematik ırkçılıkla mücadele amacı taşıyan çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık girişimlerinin kaldırıldığı belirtildi. Göç ve Gümrük Muhafaza birimlerinin, kitlesel gözaltı ve sınır dışı politikaları kapsamında göçmen ve mültecilere yönelik geniş çaplı baskınlar düzenlediği, bazı tutukluların ise işkenceye ve kasıtlı ihmale maruz kaldığı ifade edildi.

Örgüt ayrıca, yeni dijital teknolojilerin ırkçılığı otomatikleştirip güçlendirdiğini, sosyal medya platformlarının ise yeterince denetlenmeyen bir ortamda ırkçı ve yabancı düşmanı içeriklerin yayılmasına imkân sağladığını vurguladı.

Uluslararası Af Örgütü’nün İngiltere’nin Southport kentindeki olaylara ilişkin yürüttüğü bir soruşturmada, X platformunun algoritma ve politikalarının kışkırtıcı ve ırkçı söylem için elverişli bir zemin oluşturduğu, bunun da Müslümanlar ve göçmenlerin hedef alınmasına yol açtığı sonucuna varıldığı aktarıldı.

Ayrıca, küresel güney ülkelerinden gelen insan hakları savunucularının, insan haklarına ilişkin kritik kararların alındığı toplantılara katılmak için kuzey ülkelerinden vize talep ederken ayrımcılığa maruz kaldığına dikkat çekildi.

Örgüt, tüm bu uygulamaların Avrupa sömürgeciliği ve köleliğin mirasıyla bağlantılı olduğunu belirtti. Küresel güney ülkelerinin hâlen ırkçılıkla mücadelenin ön saflarında yer aldığı ifade edilerek, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı dava ve İsrail’i hesap vermeye çağıran 8 ülkeden oluşan “Lahey Grubu” örnek gösterildi.

Karayip ve Afrika ülkelerinin sömürgecilik zararlarının tazmini için öncülük ettiği, Afrika Birliği’nin 2026–2036 dönemini “Tazminatlar On Yılı” ilan ettiği ve Cezayir’de sömürgecilik suçları üzerine uluslararası bir konferans düzenleneceğinin açıklandığı da hatırlatıldı.

Uluslararası Af Örgütü, hak karşıtı sağcı dalgaların ırkçı söylemi artırdığını ve ayrımcılığa karşı koruyucu önlemleri zayıflattığını vurguladı. Kölelik ve sömürgeciliğin yalnızca geçmişte kalmış olaylar gibi ele alınmasının tehlikeli olduğu uyarısında bulundu.

Açıklamanın sonunda hükümetlere, halklarının sesini dinlemeleri, Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme ve ulusal yasalar kapsamında marjinal grupları her türlü ayrımcılıktan koruyacak yükümlülüklerini yerine getirmeleri çağrısı yapıldı.