Türkiye, Filistin için Lahey'de sunum yaptı: Filistinlilere yönelik uygulamalar ortaçağa ve daha kötüsüne benzemektedir

Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız, Uluslararası Adalet Divanında yaptığı sunumda, "(işgalci terör rejimi) israil, insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı" dedi.

Türkiye, Filistin için Lahey'de sunum yaptı: Filistinlilere yönelik uygulamalar ortaçağa ve daha kötüsüne benzemektedir

Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) işgalci terör rejiminin Filistin’i işgalinin hukuki neticelerine ilişkin duruşmada, Türkiye adına Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız başkanlığı'ndaki heyet sunum yaptı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yıldız, sunumunda şunları kaydetti;

Kurala dayalı uluslararası sistem bir yıkım aşamasında. Bunun nedeni de Filistin halkına uygulanan adaletsizlik. Şu anda UAD önünde bir davayı değerlendiriyor. Bu dava (işgalci terör rejimi) israil'e karşı açılmış bir dava. 1948 soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması çerçevesindeki ihlal iddialarıyla ilgili bir dosya. Bu ihlallerin mevcut durumunu Filistin haklarının haklarının nasıl ihlal edildiğinin net görüşü ve Doğu Kudüs dahil Filistin topraklarının işgal altında olduğunun önemli bir kanıtı.

"Türkiye, ihtiyati tedbirlerin uygulanmasını istiyor"

Türkiye bu konudaki mahkemenin almış olduğu ihtiyati tedbirlerin kararının tam olarak uygulanmasını istiyor. Güvenlik konseyi bu konudaki sorumluluklarını yerine getirerek bu kritik aşamada bunun uygulanmasını sağlar. Mahkemenin mevcut dosya hakkındaki danışma anlamı taşıyan kararı şunu ortaya koymuştur; (işgalci terör rejimi) israil'in işgal ettiği Filistin topraklarında yapmış oldukları davranışlar bütün Filistin'de olumsuz sonuçlara neten olmaktadır. Filistinliler kendi toprakları üzerinde haklarından mahrumdur. Adalet, eşitlik, insan onuru ve çok uzun zamandan beri hak ettikleri bağımsızlığı istemektedirler.

"Türkiye, (işgalci terör rejimi) israil'in Filistin halkına yönelttiği saldırılarına kayıtsız kalamaz"

Türkiye, (işgalci terör rejimi) israil'in şu anda işgal altındaki Filistin topraklarının statüsünü değiştirme yönündeki çalışmalarını görmezden gelemez. Şu anda (işgalci terör rejimi) israil'in Filistin halkına yönelttiği saldırılarına da kayıtsız kalamaz.

"israil-Filistin çatışması 2023 yılının 7 Ekim'inde başlamadı"

Yazılı beyanımızda belli konularla ilgili olarak biz zaten görüşlerimizi belirttik. Orada söylemiş olduğumuz her şey daha önce de olduğu gibi 7 Ekim'den bu yana meydana gelen durum ile de ilişkilidir. Tabiki (işgalci terör rejimi) israil-Filistin çatışmasının kök sebebine bakmadan bölgede bir barış ve istikrar sağlamak mümkün olmayacaktır. (işgalci terör rejimi) israil-Filistin çatışması 2023 yılının 7 Ekim'inde başlamadı. Bu çatışma belli bir Filistinli fraksiyon veya grupla alakalı değildir. Bu çatışma bir önceki yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ancak barışın önündeki gerçek engel çok barizdir. (işgalci terör rejimi) israil'in Filistin topraklarındaki işgalinin daha da derinleşmesi Doğu Kudüs de dahil olmak üzere iki devletli çözümün uygulanmaması, israil-Filistin'in yan yana yana yaşaması çözümünün hayata geçirilmemesidir.

"Filistinlilere yönelik uygulamalar ortaçağa ve daha kötüsüne benzemektedir"

Şu anda Filistinliler (işgalci terör rejimi) israil'in boğucu işgali altında çok zor koşullarda yaşamaktadır. On yıllardır devam eden israil işgali Filistin halkının kendi temel insan haklarından mahrum olmasına neden olmanın yanında (işgalci terör rejimi) israil'in merhametine bağımlı hale getirilmiştir Filistinlileri. Filistinlilerin yaşam alanlarına el konulmuş, geçim kaynaklarına el konulmuştur. 21. Yüzyılda hala bu uygulamalar devam etmektedir. Bazen bu uygulamalar ortaçağa ve daha kötüsüne benzemektedir. Filistinliler kendi haklarını ve kendi onurlarını istemektedirler. (işgalci terör rejimi) israil'in devam eden işgali ve israil'in devam eden ve bilerek uzatılan işgali ve bunun yanında bütün insiyatifleri başarısızlığa uğratan politikaları maalesef Filistinlilerin ülkelerinden edilmeleri ve arafta kalmalarına neden olmuştur ve birçok nesil umutsuz ve yapacak bir şeyi bulunmadan ortada kalmıştır. (işgalci terör rejimi) israil'in son dönemdeki yapmış olduğu eylemler Doğu Kudüs dahil olmak üzere İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarının statüsünü değiştirmeyi amaçlamaktadır. Koşulsuz olarak kabul edilemezdir ve Birleşmiş Millerler kararlarına da aykırıdır.

Türkiye yazılı bir beyanını 6 Şubat 2023 tarihi itibarıyla zaten sunmuştur mahkemenin ilgili kararına cevaben. Mahkemenin ortaya koymuş olduğu sorular esasında çok daha geniştir. Ama Türkiye'nin yazılı beyanı kutsal toprakların statüsü ve Kudüs'ün statüsü ile sınırlı kalmış buraya odaklanmıştır. Bu beyan herhangi bir konudaki mevcut hukuki durumu da etkilememektedir. Mahkemeden bir görüş sormuştur Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), dolayısıyla bizim bu noktada sadece kutsal toprakların statüsüne olan odaklanmamız diğer kısımları etkilemeyecektir.

"BMGK bu görevde başarısız olmuştur"

Uluslararası camiaya çatışmanın temel kök sebeplerini ortaya koymak, anlatmak istiyorum. Bu da Filistinliler arasında ve uluslararası camia içerisinde bunun daha iyi anlaşılmasını istiyoruz. Maalesef BMGK birincil sorumluluğu, uluslararası barış ve istikrarın sağlanması ve idame ettirilmesidir. BMGK bu görevde başarısız olmuştur. BM'nin üyelerinin çok büyük bir kısmı kahir ekseriyeti şu anda Gazze'de meydana gelmekte olan konuları kınasa da ve bölgeye insani yardımın gönderilmesini istese de maalesef şu ana kadar BMGK bu noktada böyle bir adım atma konusunda başarısız olmuştur. Bu konudaki çabalar da sonuçsuz kalmıştır.