The Intercept: "Lübnan'daki saldırılarda ABD parmak izlerini görmek bizi şaşırtmamalı"

İşgalci İsrail ordusu Lübnan'da büyük bir bombalama kampanyasına girişti. Geçtiğimiz hafta binlerce kişisel elektronik cihazın uzaktan patlatılmasıyla başladı. Cuma günü, bir İsrail saldırısı Beyrut banliyölerinde bir binayı yerle bir etti. Pazar günü ve Pazartesi günü, bombalamalar İsrail'in 2006 işgalinden bu yana Lübnan'a yapılan en büyük saldırıya dönüştü . Toplamda, İşgalci İsrail ordusu 1.300 hedefi bombaladı ve 90'dan fazla çocuk ve kadın da dahil olmak üzere en az 490 kişiyi katletti. 

Ölü sayısı, 2006 İsrail-Hizbullah Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı ve kesinlikle İsrail ile İran destekli Lübnanlı Şii grup Hizbullah'ın karşılıklı saldırılar düzenlemeye başladığı 7 Ekim'den bu yana en kötüsü. İsrail hükümeti Pazartesi günü boyunca saldırılarını sürdürdü, Beyrut'un bir banliyösünü üç füzeyle vurdu ve en az altı kişiyi yaraladı. İsrail, Hizbullah'ın silah tedariklerini hedef aldığını söylerken, Lübnan sağlık bakanı saldırıların hastaneleri, tıbbi merkezleri ve ambulansları da vurduğunu söyledi.

İsrail, bu yeni bombalama kampanyasıyla Gazze ve Batı Şeria'ya yönelik savaşlarında yeni bir cephe açmış oldu. ABD politikasını eleştirenler, çatışmanın büyümeye devam etmesi nedeniyle ABD'nin İsrail'e silah transferini durdurması çağrılarını yinelediler.

Demokrat Parti Michigan Temsilcisi Rashida Tlaib, Pazartesi günü X'te yaptığı açıklamada, "Lübnan'daki tüm Amerikalıları tahliye etmektense, İsrail hükümetine soykırım savaşları için silah göndermeyi durdurmak daha kolaydır" dedi ve Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden Amerikan vatandaşlarını ülkeyi terk etmeye çağıran  bir tweet'in altına yazdı.

Demokrat Parti ve Kamala Harris'in kampanyasını İsrail'e silah ambargosu uygulanması konusunda zorlayan "Bağlı Olmayanlar" hareketinin kurucu ortağı Abbas Alawieh, pazartesi sabahı ailesinin Lübnan'daki köyünün İsrail bombalarıyla vurulduğunu, "bir anne ve kızlarının ... evlerinde" ve kuzenlerinin köyündeki diğer sivillerin de öldüğünü bildirdi.

Alawieh, "[Joe Biden], ne kadar çok silah gönderirseniz, o kadar çok sivil ölür" diye yazdı.

Mayıs ayında, İsrail'in binlerce Filistinlinin savaştan kaçarak sığındığı güney Gazze şehri Rafah'ı işgal etmesinden önce , Biden yönetimi 2.000 ve 500 poundluk bombaların İsrail'e transferini durdurdu. Ancak Temmuz ayında, İsrail yanlısı lobi gruplarının baskısı altında, ABD 500 poundluk bombaların sevkiyatını yeniden başlattı. 

Lübnan'daki son bombardımanlarda kullanılan bomba ve füzelerin kaynağı henüz tespit edilemese de, ABD'nin İsrail'e yaptığı askeri silah transferlerini izleyen Güvenlik Politikası Reform Enstitüsü'nün kurucu ortağı Stephen Semler, saldırılarda Amerikan yapımı mühimmatların kullanılmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyor. 

Semler, The Intercept'e "Lübnan'da daha fazla adli kanıt elde edildikçe, her yerinde ABD parmak izleri görmek bizi şaşırtmamalı," dedi. "İsrail'in ABD mühimmatlarına olan bağımlılığını göz önünde bulundurduğumuzda, kanıt yükümlülüğü etkili bir şekilde tersine dönüyor, ABD tarafından tedarik edilmeyen bir silahın güney Lübnan'da kullanıldığını görmek neredeyse daha şok edici olurdu."

Semler, bu yılın başlarında ABD mühimmatının insani hukukun olası ihlallerinde kullanıldığına dair bir liste hazırladı. Bunlar arasında, İsrail'in Mart ayında Güney Lübnan'daki Hebbarieh köyünü bombalayarak Lübnan Yardım Derneği'nin Acil Durum ve Yardım Kolordusu'na ev sahipliği yapan bir konut binasını vurduğu saldırı da vardı. İsrail saldırısında acil durum ve yardım gönüllüleri öldürüldü. Saldırıda kullanılan 500 poundluk bomba İsrail yapımı olsa da, Semler'in Human Rights Watch tarafından yürütülen çalışmalarına ve araştırmalarına göre, bombaları hedeflerine yönlendiren cıvatalı bir teknoloji parçası olan Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı rehberlik kiti Amerikan yapımıydı .

Geçtiğimiz yılın 16 Ekim'inde İsrail Savunma Kuvvetleri, Güney Lübnan'daki bir diğer köy olan Dhayra'ya beyaz fosforla doldurulmuş 155 mm'lik top mermileri ateşledi. Saldırıda dokuz sivil öldü ve sivillerin mallarına zarar verildi. Amnesty International ve Washington Post'a göre, top mermilerinin üzerindeki üretim seri numaraları, bunların ABD'de üretildiğini gösteriyordu.

Kaynak: The Intercept-Yunus Valdez