'Siyasi düzende reformların gerçekleşmesi halkın baskısıyla olabilir'

Afrika-Asya Meclisi Cezayir ve Afrika Ülkeleri Ofisi Başkanı Dr. İdris Rebbuh, Cezayir'de siyasi bir reformun gerçekleşmesinin, halkın baskısıyla olabileceğini söyledi.

'Siyasi düzende reformların gerçekleşmesi halkın baskısıyla olabilir'

Afrika-Asya Meclisi Cezayir ve Afrika Ülkeleri Ofisi Başkanı Dr. İdris Rebbuh, Cezayir’de yaşanan gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Geniş çaplı gösterilerle bir halk hareketine dönüşen oluşumun, düzenli ve sistematik olarak sürdürülebilmesi için teşkilatlanmanın olması gerektiğini savunan Rabbuh, ayrıca siyasi düzende reformların gerçekleşmesi için halkın baskısına ihtiyaç olduğunu söyledi.

Cezayir'de milyonlarca eylemci, eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın 5'inci dönemine karşı protestolar düzenlenmiş, 82 yaşında olmasına rağmen cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmasına tepki göstermişti. Adaylık başvuru sürecinin dolduğu gece Buteflika, devlet televizyonunda okunan bir mektupla adaylığını resmen duyurmuş ve bu tutumu halk tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştı. Tüm bunların neticesinde Buteflika, her ne kadar başta adaylıkta diretip bunun son adaylığı olacağı sözünü verse de bu açıklaması protestocuları tatmin etmemişti. Halkın yoğun baskısı sonucu Buteflika, adaylıktan çekilip istifa etti ve geçici Abdülkadir Bin Salih hükümeti kuruldu. Halk, Buteflika yanlısı bu yeni hükümetin de istifa etmesini ve bir an önce şeffaf seçimlerle kendi seçtikleri bir başkanı göreve getirmek istiyor. 

Afrika-Asya Meclisi Cezayir ve Afrika Ülkeleri Ofisi Başkanı Dr. İdris Rebbuh, Cezayir’de halkın gösteriyle başlayan süreci ve gidişatı İLKHA’ya değerlendirdi.

Halkın Buteflika yanlısı hükümetin istifasını istediğini ifade eden Rebbuh, “Eski Başkan Buteflika, yeni dönem başkanlığına hayır diyen Cezayir halkı tarafından gerçekleştirilen yoğun baskı neticesinde görevinden istifa etti. Cezayir ordusu bu konuda halktan yana taraf aldı. Geçmişten günümüze kadar hükümette yer edinen Buteflika yanlısı bürokrasi, şu an zayıflamış ve bir gücü kalmamıştır. Fakat hâlâ parlamento Buteflika’nın bizzat seçtiği kişilerden oluşuyor. Bundan dolayı Cezayir halkı başta geçici Başkan Abdulkadir Bin Salih olmak üzere onların da istifa etmesini istiyor. Çünkü Abdülkadir Bin Salih, Buteflika’nın döneminde görev almış bir isimdir. Tüm bunlarla beraber Cezayir halkının protestoları devam ediyor. Çünkü hâlâ halkın talepleri tam anlamıyla karşılanmış değil. Bu yüzden inanıyorum ki gelecek cuma Abdulkadir Bin Salih’in hükümetten istifa etmesi için büyük çapta gösteriler düzenlenecek. Eğer kurulan hükümet ve geçici başkan görevinden istifa etmez ise bu bir krize dönüşebilir ve sıkıntılı durumlar yaşanabilir.” dedi.

“Cezayir ordusu açıktan olmasa da siyasette etkisini sürdürüyor”

Cezayir’de ordu ve halkın geçmişe nazaran daha farklı olduğunu anlatan Rebbuh, "2019 yılı Cezayir ordusuyla, 1991-1992 yıllarındaki ordu aynı değildir. Şimdiki Cezayir ordusu cumhuriyetçi bir ordudur. Yani kanunlara ve anayasaya uyan bir ordudur. Bugün ordu, şu an yaşanan krize anayasal bir yolla müdahale ediyor. Şu an yaşananlara çözüm; Anayasanın 102’nci, 107’nci ve 108’inci maddelerindedir. Ordu Cezayir’de yaşananlara direk bir müdahalede bulunmadı. Çünkü ordu hükümete bir darbe yapma niyetinde değil. Anlaşıldığı üzere sorunun çözülmesi taraftarıdırlar. Ancak 91 ve 92’lerdeki orduysa hemen darbe gerçekleştirmiştir. Bu darbe sonrası seçimleri iptal etmiş, seçilen başkanı istifa ettirerek yeni başkan atamıştır. Bu gün ordu böyle bir yola başvurmamıştır. Siyasi kararlar üzerinde Açıktan bir etkisi vardır denilemez. Fakat görülmeyen bir etkisi vardır. Bu yolla siyasi kararlar üzerinde nüfuzu ve etkisi vardır denilebilir. Bu anlamda kanunlar ve anayasaya göre hareket ediyor ve açıktan olmasa da siyasette etkisini sürdürüyor. Cezayir ordusu ülkede istikrarın oluşmasını istiyor. Vatandaşların sesinin duyulmasını istiyor. Güvenlikten sorumlu olması nedeniyle ülkede sorunların yaşanmasını istemiyor. Cezayir’de olumlu olan şey ordunun halkın ihtiyaçlarından taraf durmasıdır. Halk tarafında baskı ve gösteriler olmaz ise hükümet kanadında bir hareketlilik olmaz. Ordunun direk müdahalesi darbe anlamına gelir. Tabi bu darbe değil, bilakis halkın yoğun baskısı neticesinde başkanın istifaya zorlanmasıdır.” ifadelerine yer verdi.

“Cezayir’de siyasi düzen devam etmeli ama bu düzende reformlar yapılmalı”

Ordunun devlet yönetiminde yönetici konumda olmak istemediğini belirten Rebbuh, “Cezayir ordusu ülkenin askeri yönetimden demokratik yönetime geçmesini istiyor. Ordu Cezayir’in siyasi düzeninde reform istiyor. Cezayir’de siyasi düzen devam etmeli ama bu düzende reformlar yapılmalı. Cezayir’in şimdiki siyasi düzeni, askerin kontrolünde olan bir sistemi var. Askerden sonra hükümet ve partiler geliyor. Kalabalıkların istediği şey ise gerçek bir demokrasidir. Partiler güçlendirilmeli, yönetim partilerle olmalı ve asker hükümetin altı olmalı. Ordu hükümetin sadece bir parçası olmalı. Cezayir’de bu anlamda bir reform isteniliyor. Cezayir ordusunun buna hazır olduğu kanaatindeyim. Ancak siyasi düzende reformların gerçekleşmesi ancak halkın baskısıyla olabilir. Özellikle ordunun komutanları kültürlü ve eğitimli kimselerden oluşuyor. Cezayir toplumu eskisinden farklı ve değişmiş durumda. Yeni, bilgili ve kültürlü bir toplum vücuda gelmiş. Ordu komutanları da kültürlü, bilgili ve ordunun her işe müdahale etmemesi gerektiğini, anayasada kendisine belli ve sınırlı bir rol biçilmesini istiyor.  Devlet kurumlarında ve siyasi düzende umulan reform budur.” şeklinde konuştu.

 “Halk Fransa’yla aralarındaki bağlantıyı kesmek istiyor”

Fransa’nın bir sömürge devleti olduğunu ve Cezayir gibi sömürdüğü ülkelerin elinden kaçmasını istemediğini belirten Rebbuh, “Bilindiği üzere Fransa sömürgeci bir devlettir. Cezayir’i çok uzun yıllar boyunca sömürdü. Cezayir’de ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda nüfuza sahipti. Şimdiyse etkileri çok azaldı. Çünkü Fransa kültürünü ve çıkarlarını savunanların eskisi gibi bir etkisi kalmadı. Başta da belirttiğimiz gibi Cezayir toplumu değişti. Sadece ülkeye hizmeti, milletine bağlılığı ve Cezayir’in çıkarlarını düşünen, Cezayir’in Arap ve Müslüman bir ülke olduğuna inanan bir nesil yetişti. Gençler bu ülkenin sömürge ateşiyle kavrulduğunu ve bu yüzden özgürleştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Cezayir halkı bu nedenle Fransa’nın herhangi bir nüfuzunu kabul etmiyor. Fransa şimdiye kadar kendi elinde tuttuğu Cezayir ve Afrika devletlerinin daima sömürgesinde kalmasını istiyor. Ayrıca Cezayir üzerinde, ellerinden gitmesini istemedikleri çıkarları var. Bununla birlikte ülkelerinde sayıları azımsanmayacak kadar Cezayir asıllı vatandaşları var. Cezayir’de gelişip Fransa’da etkisi olması muhtemel her şeyden korkuyorlar. Yeni Cezayir şu an sadece Fransa değil tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler yürütüyor. Geçmiş nesil sadece Fransa’yla iletişimi savunuyordu. Ancak yeni nesil dünya dilini öğrendi. Karşılıklı saygıyla tüm dünya ülkeleriyle iletişim kurmaya başladı. O zaman anlaşıldığı üzere Fransa bu inceliği sezmemiş olabilir ama kaybedecekler onlar olacak.” ifadelerine yer verdi.

“Cezayir halkını harekete geçiren gençlerdi”

Halkın haklarını talep etmedeki bu mücadelesini bizzat gençlerin başlattığına değinen Rebbuh, “Cezayir halkını harekete geçiren gençlerdi. 20 30 yıldan beridir Buteflika’nın yönetimini gözlemleyen gençler, işsizlik ve kanun dışı yollarla deniz üzerinden göç sorunlarını, zengin olmasına rağmen fakirliğe terkedilen ülkelerini gördüklerinden, Buteflika'nın 5’inci defa yönetimini kabul etmedi. Gençler artık bazı şeylerin değişmesini istiyor. Yüzler ve binlerce genç, sosyal medya kanalları üzerinden düzen aldılar ve 5’inci kez yönetimi kabul etmeyip gösteriler düzenleyecekleri kararını verdiler. Halkı harekete geçiren onlar oldu. Bundan dolayı bu gösterilere ‘Halksal Hareketlenme’ adı konuldu. İslami, İslami olmayan diğer hareket ve partiler bundan sonra destek verip eşlik ettiler. Gençler toplanıp bir düzen aldıktan ve sokaklara indikten sonra parti ve hareketler bu kalkışmaya destek verme kararı aldı. Ordu başta bunu uygun görmeyip hata olduğunu savundu. Fakat sonraları halkın ve gençlerin çağrısına icabet edeceğini ilan etti. Gösteriler ne belli bir komisyon tarafından yönetiliyor ne de rastgele düzensiz bir şekilde yürütülüyor. Dikey değil de yatay organizasyon adını verdiğimiz şekilde düzen alıyorlar. Facebook gibi sosyal medya organlarında gruplar kurarak tek fikir ve tek sözle hareket ediyorlar. O yüzden diskalifiye edilmeleri zorlaşıyor. Çünkü organizasyonları tek tip, dikey değil yatay ve geniş bir şekilde dizayn edilmiş.” dedi.

“Ülkeyi ele geçirip gidişatı değiştirmek gibi olumsuz müdahaleler kabul edilemez”

Şeffaf seçimler olursa halkın ve siyasi cenahın ortak bir değerde buluşabileceğini ifade eden Rebbuh, “Daha önceki demokratik tecrübeden de anlaşıldığı üzere Cezayir halkı içerisinde güç sahibi İslamcı akım ve milliyetçi akım olmak üzere iki akım var. Her iki akımda Cezayir halkı içerisinde güç sahibi ve geniş bir alana yayılmış. 90’lardan beridir hep en önde olanlar da onlar. Solcu akımlarsa yayıldıkları alanlar sınırlı ve güç sahibi değiller. Cezayir’in sadece belli bir bölgesinde varlıklarını sürdürüyorlar. Şeffaf bir seçim olursa bu iki akımın ortaya aday olarak çıkardıkları şahsiyetlere göre sonuç değişir. Eğer ortaya aday olarak konulan kişi hem milliyetçi akım hem de İslamcı akım tarafından kabul görülen biriyse kazanacak olan odur ve yeni Cezayir’in yöneticisi o olacaktır. Cezayir halkının hareketlenmesini devam ettirmesi gerek. Demokrasiye geçiş ve demokratik bir yönetim için gayrete ve kahramanlıklara ihtiyaç var. Demokrasi, özgürlükler ve şeffaf seçimler için, en basit belediye başkanından cumhurbaşkanına kadar, kendimiz seçebilmemiz için Cezayir halkının kahramanlığına ihtiyaç var. Diktatör düzenler bunu asla size hediye olarak vermez. Demokrasiyi kazanan tüm devletler bunu kahramanlıklarıyla ve fedakârlıklarıyla elde etmiştir. Gençlerin oluşturduğu bu hareket düzen içerisinde ilerlemeli. Partiler, dernekler ve komisyonlar kurarak muntazam bir şekilde hareket etmeliler. Çünkü sonsuza kadar hep caddelerde kalınamaz. Meydanlar ve caddelerde oluşturulmuş bu halk hareketinin dernekler ve partiler kurularak güçlü bir organizasyona dönüşmesi ve mücadelesini devamlı hale getirmesi gerekir. Cezayir şimdi demokrasi ve hürriyet merhalesine geçiş yapmak üzere. Cezayir'in tüm erkek ve kız evlatlarıyla organizasyonlar, dernekler, partiler, komisyonlar çatısı altında düzene girmeye ihtiyacı var. Böylelikle her alana önem vermiş olurlar. Demokrasinin ihtiyaç duyduğu siyasi, toplumsal, seçimlerin kontrolü, insan hakları alanlarına önem verilmeli. Demokrasinin sadece siyasi partilere ihtiyacı yok. Güçlü bir sivil topluma, insan hakları komisyonlarına ve toplumu düzene sokan her şeye ihtiyaç vardır. Böylelikle demokrasimizi inşa eder ve özgür toplum oluruz. Cezayir’de 90’lı yıllar tecrübesi başarısız oldu. Çünkü barışçıl bir tecrübe değildi. Şu an Cezayir’de olansa barışçıl bir değişimdir. Allah’ın izniyle bu barışçıl değişim kazanacaktır. Tüm dünya bu barışçıl değişimi gördü. Umuyorum ki Arap ve İslam ülkelerine bu barışçıl değişim bir örnek olacaktır. Herkes Cezayir halkına demokrasilerini inşa etmede yardımcı olmalıdır ve sadece olumluysa bir müdahale içerisine girilmeli. Olumsuz müdahalelerden kaçınılmalı. Ama bazı büyük ülkelerin yaptığı gibi ülkeyi ele geçirip gidişatı değiştirmek gibi olumsuz müdahaleler kabul edilmez.” ifadelerini kullandı.

Dr. İdris Rebbuh kimdir?

Dergiler ve internet sitelerinde Cezayir konusunda yazılar kaleme alıyor. Siyasi Analizci ve Afrika- Asya Meclisi Cezayir ve Afrika Ülkeleri Ofisi Başkanlığı yürütüyor. (İLKHA)