Lübnan-ABD ilişkilerinde yol ayrımı mı?

Hizbullah’ın yeni kabinede sağlık bakanlığı dahil 3 bakanlık almasının ardından ABD ve çeşitli ülkelerden Hizbullah’a yönelik yaptırımları arttırılabileceği veya Lübnan’a yaptırımlar uygulanabileceği yönünde açıklamalar gelmeye başladı.

Lübnan-ABD ilişkilerinde yol ayrımı mı?

Son olarak Lübnan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun gündeminde “Hizbullah’ın silahsızlandırılması ve politikadan izole edilmesi ile İran’ın zayıflatılması” konuları vardı.

Ziyarette Pompeo birçok kez “Hizbullah’ı terörist olarak değerlendirdiklerini” belirtirken, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aon, Hükümet Sözcüsü Nebih Berri ve ortak basın toplantısında Cibran Basil “Hizbullah’ın Lübnan siyasetinin parçası olduğunu” vurguladılar.

Nasrallah: ‘ABD Lübnan’da İç Savaş İstiyor’

Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Lübnan ziyaretinin temel amacının “Lübnanlıları birbirine karşı kışkırtmak” olduğunu söyledi.

“Büyük veya küçük şeytanların durumumuzu manipüle etmelerine ve bir iç savaşın kıvılcımını yaratmalarına izin vermeyeceğiz” diye konuşan Nasrallah, “ABD’nin Lübnan’da bir iç savaş istediğini” savundu.

ABD’nin Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğini tanımasına ilişkin kararının Arap-İsrail gerginliğinde çok önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Nasrallah, “Bütün Araplar ve Müslümanlar Golan’ın İsrail tarafından işgal edildiği konusunda hemfikir. ABD yönetimi ve Trump bütün uluslararası kanunları ayaklar altına aldı. Trump İsrail uğruna herkesi yok saydı. ABD yönetimi BM’yi, BM Güvenlik Konseyi’ni veya uluslararası çözümleri tanımıyor. Bu kurumları sadece kendi çıkarı için kullanıyor” diye konuştu.

ABD’nin Filistin-İsrail ve İsrail ile ilgili diğer gerginliklerde “dürüst bir arabulucu” olmadığını savunan Nasrallah, ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınmasına sessiz kalınmasıyla ABD’nin bölgeye ilişkin kanun dışı adımlarına kapı aralandığını söyledi.

ABD’yi İsrail ile birlikte savaşmakla suçlayan ve savaş alanlarından birinin de Lübnan olduğunu belirten Nasrallah, “Şüphesi olanların da artık Suriye’nin Golan Tepeleri’ni, Lübnanlıların (İsrail işgali altındaki) Şeba Çiftlikleri ve Kfarsoba Tepeleri’ni korumaları için tek seçeneklerinin direniş (İran-Suriye ve Hizbullah’ın da yer aldığı İsrail karşıtı cephe) olduğuna ikna olmalı” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Beyrut’a yaptığı ziyarette gerek resmi görüşmelerde ve gerekse basına yaptığı açıklamalarda Hizbullah’a geniş yer ayırdı. İran’ı ve Hizbullah’ı bölgeye ve Lübnan’a tehdit olarak değerlendiren Pompeo Lübnanlıların Hizbullah’a karşı harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Nasrallah, Pompeo’nun Hizbullah’a geniş yer verdiği konuşmalarında İsrail’den bahsetmediğini belirterek, “İsrail’in Lübnan topraklarını ve egemenliğini her gün ihlal ettiğini söylemedi” diye konuştu.

ABD’nin bölgeye yıkım yaydığını savunan Nasrallah, “Lübnan’daki barış ve istikrarın anahtar unsurlarından biriyiz. Biz mi yerel barış ve istikrarın altını mayınlıyoruz?” diye sordu.

ABD bir süredir İran’ın Lübnan’ı uyuşturucu ve kara para aklama için kullandığını öne sürüyor. Bu iddialara yanıt veren Nasrallah, “İran’ın Lübnan’ı uyuşturucu ve kara para aklamak için kullandığına dair kanıt gösterebilir misin?” dedi.

Lübnan’a yönelik dış yardımların bu kapsamda Hizbullah’a aktarıldığını önümüzdeki günlerde ABD başta olmak üzere bazı ülkelerin Hizbullah üzerindeki yaptırımları arttırması bekleniyor veya örgütün izolasyonunu sağlamak için bütün Lübnan’a yaptırım uygulanmasının gündeme gelebileceği belirtiliyor.

“Hiçbir Lübnanlının Hizbullah’ı devlet fonlarını çalmakla suçlamadığını” söyleyen Nasrallah, “ek yaptırımların da kendileri için sorun olmadığını” kaydetti.

Hizbullah’a yönelik hamleler Lübnan’ı etkilemeden nasıl gerçekleşecek?

ABD ve çeşitli Avrupa ülkeleri uzun süredir İran veya Hizbullah bağlantılı şahıs ve şirketlere yaptırımlar uyguluyor.

Pompeo, “Washington, Hizbullah’a yönelik yeni yaptırımlarla Lübnan ekonomisine zarar verme niyetinde değil” açıklaması yaptı ancak Lübnan siyasetinin ve güvenliğinin parçası olan Hizbullah’a yönelik hamlelerin Lübnan’ı etkilemeyecek şekilde nasıl gerçekleştirileceği belirsiz.

Lübnan-ABD ilişkilerini VOA Türkçe’ye değerlendiren Carnegie Orta Doğu merkezinden Yezid Sayigh, yaptırımlar konusunun bir süredir ABD Kongresi’nin gündeminde olduğunu hatırlatarak, “bazı ekonomik ve politik alanlarda baskının arttırılması ihtimali var” dedi.

Bu çerçevede iki ihtimalin ortaya çıktığını belirten Sayigh’e göre, “ABD, çeşitli ülkeler ve uluslararası organizasyonlar kanalıyla Hizbullah üzerindeki baskıyı arttırabilir. İkinci ihtimal ise Hizbullah’a zarar vermek amacıyla ekonomik açıdan bütün Lübnan’ın cezalandırılması.”

“Hizbullah’a yönelik kuşatma tüm Lübnan’ı etkiler”

Ancak yaptırımların parlamentoda güçlü durumda olan ve Lübnan ordusunun partneri olarak hareket eden Hizbullah’ı etkileyecek şekilde uygulanması pek olası görünmüyor.

Cumhurbaşkanı Mişel Aon’un “Hizbullah’a yönelik kuşatma bütün Lübnan’ı etkiler” şeklinde ifade ettiği bu duruma ilişkin Sayigh, “ABD’nin doğrudan Hizbullah’ı hedef alan yaptırımlar uygulaması zor. Asıl korku hükümete, cumhurbaşkanına veya diğerlerine Hizbullah’a karşı harekete geçmeleri için baskı uygulanması amacıyla toplu cezalandırma. Bu çok gerçekçi bir politika değil çünkü sadece bütün ülkenin ağır zarar görmesine sebep olur” dedi.

‘Lübnan içindeki siyasi yapı sarsılırsa ülke çökebilir’ görüşü

Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden Doçent Dr. Karim Makdissi Hizbullah’ın Lübnan içinde izole edilmesi meselesinin yeni olmadığını ve 2006 (İsrail-Lübnan savaşı) savaşından beri gündemde olduğunu söyledi.

Hizbullah’ın ülke içinde siyasi ve askeri açıdan güçlü olduğunu hatırlatan Makdissi, Lübnan içinde bir denge olduğunu ve bütün siyasi hareketlerin bunu korumaya çalıştığını kaydetti.

ABD’nin Lübnan’a yönelik yaptırımlarına ilişkin eleştrilerde “Lübnan içindeki kırılgan siyasi yapının sarsılması halinde ülkenin çökebileceği” görüşü öne çıkıyor. Genel olarak İran ve Suudi Arabistan (ABD) destekli iki ana bloğun yönettiği ülkede bloklar birbirlerinden haz etmeseler dahil iç savaşın ve bölgedeki gelişmelerin de etkisiyle kırılgan dengeyi korumaya özen gösteriyor.

Ülkedeki 1 milyondan fazla mültecinin akıbeti

ABD’nin Lübnan’a doğrudan yaptırım uygulayacağını düşünmediğini belirten Makdissi, “Lübnan sadece Hizbullah’tan ibaret değil. Lübnan’ın tamamen zarar görmesi ABD ve batılıların buradaki çıkarlarının da zarar görmesi demek” dedi.

Özellikle AB ülkelerinin çözüm bulmaya çalıştığı mülteci sorununu örnek veren Makdissi, Lübnan’ın zarar görmesi halinde ülkede bulunan (1 milyondan fazla) mültecinin Avrupa’nın mülteci sorununa eklenmesinin yanı sıra Lübnanlıların da mülteci haline gelebileceğini söyledi.

“ABD’de özellikle aşırı sağ kanattakilerin zorlaması mümkün ama ABD’nin ve Avrupalıların Lübnan’ın tamamen çökmesi gibi bir arzularının olduğunu sanmıyorum” diye konuşan Makdissi, “Yaptırımlar olursa Hizbullah’ı etkiler tabi ki ancak adapte olurlar. Hatta Lübnan’ın geri kalanından daha hızlı adapte olurlar. Asıl soru şu; ABD Lübnan’a ne kadar baskı yapacak? Ne kadar ileri gitme riskini alabilir? Lübnan bankalarının çökmesi, devletin çökmesi... Sanmıyorum” dedi. (VOA)