Laiklik kavramı , özellikle Müslüman kadınlara karşı silah olarak kullanılıyor
Eski İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) Başkanı Marwan Muhammed, 'laiklik' kavramının özellikle Fransa'da Müslümanların görünürlüğünü bastırmak amacıyla seçici şekilde kullanıldığını belirterek, 'Bugün Fransa'da aşırı sağcı siyasetçiler, doğrudan 'Ülkenize dönün' demek yerine, 'Laikliği yeniden teyit etmeliyiz' diyorlar ancak bu kodlanmış dil artık herkes tarafından anlaşılıyor ve ne ülke içinde ne de uluslararası arenada inandırıcılığını koruyabiliyor.' dedi.

Fransa'da yaşayan ve Müslüman karşıtlığıyla (İslamofobi) mücadele kimliğiyle uluslararası medyada tanınan istatistikçi Marwan Muhammed, AA muhabirine Avrupa'da kurumsallaşan İslamofobi'yi ve Fransa'da laiklik kavramının özellikle Müslüman kadınlara karşı baskı aracı olarak kullanılmasını değerlendirdi.
Muhammed, Fransa'da aşırı sağcı siyasilerin laiklik kavramının arkasına saklandığının altını çizerek, "Laiklik kavramı, ırkçı bir söylem kullanmadan Müslümanları hedef almak için silah haline getiriliyor. Bugün aşırı sağcı siyasetçiler, doğrudan 'Ülkenize dönün.' demek yerine, 'Laikliği yeniden teyit etmeliyiz.' diyorlar ancak bu kodlanmış dil artık herkes tarafından anlaşılıyor ve ne ülke içinde ne de uluslararası arenada inandırıcılığını koruyabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"FRANSA'DA MÜSLÜMAN KADINLAR, MÜMKÜN OLAN HER SOSYAL ALANDA ÖTEKİLEŞTİRİLİYOR"
Fransa'da Müslümanlara yönelik baskıların giderek arttığına işaret eden Muhammed, bu sürecin Avrupa'da insan hakları ve demokratik değerler açısından büyük bir gerilemeye yol açtığını belirtti.
Müslüman kadınların özellikle hedef alındığını vurgulayan Muhammed, "Fransa örneğinde artık dünyadaki herkes, aslında sadece Müslümanları ve özellikle Müslüman kadınları hedef aldıklarını ve siyahi, Arap, Müslüman insanlardan kurtulmak istediklerini biliyor." dedi.
Muhammed, Fransa'daki okullar ve iş yerlerinde başörtüsü yasaklarının Müslüman kadınların sosyal hayatındaki etkisine ilişkin şunları dile getirdi:
"Bunun doğrudan sonucu, Müslüman kadınların mümkün olan her şekilde sosyal alanda ötekileştirilmesi. Eğitime, spora, kültüre, işe erişimlerinde sırf Müslüman kadınlar olarak hedef alındıkları için bu kadar çok fırsattan mahrum kalıyorlar. Başörtüsü, onları dışlamak ve fırsatlarını elinden almak için kullanılan bir sembol haline getirildi. Bu durum, Fransa gibi demokratik olduğunu iddia eden ülkelerde büyük çelişki yaratıyor. Bir yandan kadınları güçlendirmek istediklerini söylüyorlar, öte yandan onları her türlü fırsattan mahrum bırakarak ayrımcılığa uğratıyorlar."
"SIRF BAŞÖRTÜSÜ TAKTIKLARI İÇİN GİZLİ SİYASİ AJANDALARININ OLDUĞU İDDİA EDİLİYOR"
Başörtüsü yasağı nedeniyle Fransa'da Müslüman kadınların eğitime erişimlerinin kısıtlandığını, bu nedenle iş hayatlarının da engellendiğini anlatan Muhammed, özellikle spor müsabakalarında oyuncuların tarafsızlığı adına herhangi bir kimliği veya kavramı içeren kıyafetler giymelerinin yasak olduğunu, başörtüsü yasağının da bu kapsamda değerlendirildiğini kaydetti.
Muhammed, "Bu kadınlar dışlanıyor ve ifadeleri ellerinden alınıyor çünkü herhangi bir alanda katılım sağlamak istediklerinde sırf başörtüsü taktıkları için gizli siyasi ajandalarının olduğu iddia ediliyor. Onları mücadele edilmesi gereken bir ideolojinin temsilcisi ya da önderi olarak tanımlıyorlar." görüşünü paylaştı.
Müslüman kadınları toplumdan dışlamanın utanç verici olduğunu belirten Muhammed, "Avrupa'da, özellikle Fransa gibi bazı ülkelerde bu insanlıktan çıkarma süreci zirveye ulaşmış durumda. Bu, utanç verici bir durum. Ne yazık ki Avrupa, diğer pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da değerler ve insan hakları noktasında bir tür çöküşle karşı karşıya." diye konuştu.
"AVRUPA'NIN İSLAMOFOBİ'DE OLDUĞU KADAR BÜTÜNLEŞTİĞİ BAŞKA BİR KONU YOK"
Muhammed, Avrupa'da aşırıcılıkla mücadele politikaları kapsamında camilerin kapatılması gibi yasal tedbirlere ilişkin, "Bunlar, münferit olaylar değil. Genellikle aşırı sağı tatmin etmek için yapılan ya da bazı siyasi partilerin Müslümanları hedef alan siyasi niyetlerinin bir sonucu. Avrupa'nın İslamofobi'de olduğu kadar bütünleştiği başka bir konu yok. Bu ulusal stratejiler birbirlerinden besleniyor. Bunlar, Müslümanları hedef alan ve İslamofobi olarak adlandırdığımız çağdaş ırkçılığın olgunlaşmış biçimleri." değerlendirmesinde bulundu.
Otoriter rejimlerde ve diktatörlüklerde temel özgürlükleri ortadan kaldırmanın ve halkı "Tehlikedeyiz" söylemiyle manipüle etmenin kolay bir yol olduğunu ve Avrupa'da bu tür bir kriminalizasyonun sıkça görüldüğünü anlatan Muhammed, temel özgürlüklerin kısıtlanmasının güvenlik sağlamadığını belirtti.
Muhammed, gerçek güvenlik önlemlerinin hedefe yönelik, hassas ve etkili olması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak Fransa'da görüyoruz ki potansiyel suçluları veya teröristleri aramak yerine, potansiyel Müslümanları arıyorlar. Dindarlık, bir tehdit unsuru gibi sunuluyor. Oysa yapılan akademik çalışmalar, dindarlık ile radikalleşme arasında doğrudan bir bağın olmadığını gösteriyor. Terör saldırıları, dinle doğrudan ilişkili kişiler tarafından değil genellikle dinden uzak bireyler tarafından gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla Fransa'nın politikaları yalnızca insan haklarını ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda güvenliği de sağlamıyor."
Avrupa'da Müslümanları hedef alan yasakların, laiklik veya güvenlik önlemleri gibi gerekçelerle savunulmasına karşı çıkan Muhammed, özgürlük ile güvenlik arasındaki dengeyi yanlış anlayan bir yaklaşımın sergilendiğini belirtti.
Bugün Avrupa'da güvenlik bahanesiyle temel özgürlükleri tehdit eden yasaların yürürlükte bulunduğuna dikkati çeken Muhammed, "güvenlik" kavramının tam olarak tanımlanmadığının altını çizdi.
Müslümanları hedef almak için tasarlanan bazı önlemlerin artık diğer hareketleri de önlemek amacıyla kullanıldığını belirten Muhammed, "İslamofobi üzerine konferans düzenlemenin ulusal güvenliğe tehdit olduğunu söylüyorsanız aynı tedbiri insan haklarını destekleme üzerine düzenlenecek konferansı yasaklamak için de kullanabilirsiniz. Fransız hükümeti de dahil olmak üzere Avrupa'nın Müslümanları kriminalize etmek için kullandıkları mekanizma, şimdi tüm Filistin hareketlerini ve insan hakları oluşumlarını kriminalize etmek için kullanılıyor." dedi.
FRANSA'DA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI
Fransa'da parlamentonun üst kanadını oluşturan Senatoda spor müsabakalarında başörtüsünü yasaklamayı hedefleyen tasarı kabul edildi.
Başörtüsü sorunu uzun yıllardır Fransa'da tartışılan konu haline gelirken 2004'te ilk ve orta dereceli tüm kamu okullarında başörtüsünü de kapsayan dini simgelerin kullanımı yasaklanmıştı.
2010'da ise yüzün tamamen örtülmesini sağlayan peçe veya burka gibi kıyafetlerin kamu alanlarında giyilmesine yasak getirilmişti.
Öte yandan, en son geçen yıl Fransa'da kızların giydiği ve "abaya" diye adlandırılan uzun elbise de dini simge olarak değerlendirilmiş, okullarda yasaklanmıştı.