Kassam Tugayları: Şehadet, liderlerimizin en büyük arzusudur ve onların kanı, özgürlük yolunu aydınlatacak
İzzeddin el-Kassam Tugayları, komutan Yahya Sinvar'ın şehadetine ilişkin bir mesaj paylaştı. Mesajda, "Şehadet, liderlerimizin en büyük arzusudur ve onların kanı, özgürlük yolunu aydınlatacak, zalimleri yakacaktır. Liderlerimiz, arkalarında işgale karşı savaşmaya kararlı yüz binlerce Mücahidle Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı işgalden temizleyip siyonistleri topraklarımızdan süpürmeye yeminli bir ümmet bırakmıştır" ifadelerine yer verildi.
İzzeddin el-Kassam Tugayları, komutan Yahya Sinvar'ın şehadetine ilişkin bir mesaj paylaştı. Mesajda şu fiadelere yer verildi:
Ey Mücahid Filistin halkımız ve ey Arap ve İslam ümmetimizin evlatları:
Şehid İzzeddin el-Kassam Tugayları, Müslümanların mukaddes Mescid-i Aksa'sını ve halkımızın meşru haklarını savunurken şehadet şerbetini içen, İslami Direniş Harekatı HAMAS’ın lideri büyük komutan Yahya es-Sinvar "Ebu İbrahim"i yücelere uğurlamanın onurunu yaşıyor. Hareketimiz, komutanlarını askerlerden önce feda etmekle iftihar etmekte ve liderlerinin, Allah yolunda canlarını ve kanlarını vermiş Mücahid Filistin halkımızın Şehidler kervanının önünde yer aldığını ilan etmektedir. Gazze’nin korkak düşman ordusu için kolay lokma olacağını zanneden işgalcilere karşı kahramanca savaşırken komutanımız, kardeş Mücahidlerinin arasında Şehid olmuştur.
Komutanımız "Ebu İbrahim"in mücadelesi, İslâmî Direniş Hareketi HAMAS’ın ve onun askerî ve güvenlik aygıtlarının kuruluş neslinden başlayarak onurlu bir cihad yolculuğu olmuştur. Yirmi yılı aşkın bir süre işgal zindanlarında gençliğini feda ettikten sonra, "Vefa'ül-Ahrar" (Özgürlerin Sadakati) anlaşmasıyla başı dik bir şekilde serbest bırakıldı. Serbest kaldıktan hemen sonra cihad yoluna devam etmeye karar verdi ve asla dinlenmedi. Üç bölgede hareketin askerî faaliyetlerini yönetmiş ve Kudüs yolunda direniş cephelerinin birleştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Gazze’deki hareketin liderliğini üstlenmesi, davet, siyaset ve askerî mücadelede bir dönüm noktası olmuş ve bu süreç "Aksa Tufanı" ile taçlanmıştır. Ayrıca ulusal ilişkiler ve ortak direniş faaliyetlerinde büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Büyük komutan İsmail Heniyye'nin şehadetinin ardından hareketin hem içerde hem de dışarıda liderliğini üstlenmiştir.
Direniş hareketleri, kalbinde HAMAS’da olmak üzere, Filistin halkının cihad tarihinde ve ümmetimizin mücadelesinde bu önemli ve nihai savaşa girmeye karar verdiklerinde, özgürlüğün bedelinin çok ağır olduğunu biliyorlardı. Tüm halklar, işgalcilerden kurtulmadan önce bu bedeli ödediler. Halkının ön saflarında yer alarak, düşmanın zulmüne boyun eğmeyi veya halkımızın meşru haklarının gasbını kabul etmeyerek liderlerini ve askerlerini feda etmeye hazırdılar. "Aksa Tufanı" savaşından bir yıl geçmesine rağmen halkımız, büyük bedellere rağmen kırılmamış, siyonist soykırım suçlarına karşı boyun eğmemiştir. Direniş yolumuz, Filistin’in özgürlüğüne kavuşana, son siyonist kovulana ve tüm meşru haklarımız geri alınana kadar durmayacaktır.
Bu zalim düşman, Sinvar, Heniyye, Nasrallah, Arûrî gibi büyük direniş liderlerini suikastla ortadan kaldırarak direnişin ateşini söndüreceğini veya onu geri püskürteceğini zannediyorsa, çok yanılıyor. Bilakis direniş devam edecek ve halkımızın meşru hedeflerine ulaşana kadar artacaktır. Şehadet, liderlerimizin en büyük arzusudur ve onların kanı, özgürlük yolunu aydınlatacak, zalimleri yakacaktır. Liderlerimiz, arkalarında işgale karşı savaşmaya kararlı yüz binlerce Mücahidle Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı işgalden temizleyip siyonistleri topraklarımızdan süpürmeye yeminli bir ümmet bırakmıştır. Allah’ın izniyle zafer ya da şehadetle bu mücadele sona erecektir.