Halepçe: Elma kokusuyla gelen katliam

Modern dünya tarihine Hiroşima ve Nagazaki’den sonra 20. yüzyılın en büyük kimyasal saldırısı olarak kaydedilen Halepçe katliamının üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen acılar dünkü gibi taze.

Irak’ın 2003 yılında ABD müdahalesiyle devrilen lideri Saddam Hüseyin’in, İran-Irak savaşında Tahran yönetimine destek veren Peşmergeleri cezalandırmak için 16 Mart 1988’de Irak’ın Süleymaniye vilayetine bağlı Halepçe’de gerçekleştirdiği kimyasal katliamın üzerinden 32 yıl geçti.

Irak'ın kuzeyinde, İran sınırının 15 km batısında, Süleymaniye vilayetinin 61 km güneydoğusunda, başkent Bağdat'ın 241 km kuzeydoğusunda bulunan ve nüfusunun çoğu Kürtlerden oluşan Halepçe, bundan 32 yıl önce tarih sayfalarına kazınan katliamlardan birine sahne oldu.

Halepçe katliamı, Saddam’ın yıllarca kendisine karşı savaşan ve 11 Mart 1970’te özerklik anlaşması yaptığı ve İran-Irak savaşında “düşmanla işbirliği” yaptığını iddia ettiği Kürtleri cezalandırmanın bir biçimiydi.

Enfal ile başlayan katliamlar zincirinin son halkası: Halepçe

Saddam yönetimindeki Irak, 1980’li yılların ortalarında, bir yandan İran’la çatışırken, diğer yandan da Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) karşı da çatışıyordu. KDP ve KYB’nin Saddam yönetimine karşı ‘Kürdistani Cephe’ adı altında birleşmesi ve Süleymaniye çevresini kontrol altına almaya başlaması Saddam’ı zor duruma düşürmüştü.

Halepçe Katliamı, Saddam’ın bu ittifaka karşı bir cevap olarak 1983’te Barzan bölgesine yönelik saldırıyla başlattığı Enfal operasyonlarının bir devamı olarak gerçekleşti.

Halepçe’de 16 Mart 1988’de yaklaşık 5 saat süren kimyasal bombardıman sonrası, çoğunluğu çocuk ve kadın 6 bin 357 kişi zehirlenerek yaşamını yitirdi, 14 bin 765 kişi de ağır derecede yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre bu kimyasal saldırı, günümüze kadar 43 bin 753 aşkın kişinin ölümüne, 61 bin fazla kişinin de sakat kalmasına sebep oldu.

Enfal operasyonları süresince gerçekleştirilen kara harekatları, hava bombardımanları, yerleşkelerin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu zorunlu göçler, idam mangaları ve kimyasal silah kullanımı sonucunda 200 bine yakın Kürt katledilirken, 1 milyonu aşkın insan da yerinden oldu. Bunun yanında Kürtlerin yaşadığı bölgede 4 bini aşkın köy yakılıp yıkılırken; camiler, okullar ve hastaneler yerle bir edildi.

Halepçeliler elma kokusuyla can verdi

Kimyasal Ali, kimyasal silahın etkili olabilmesi için önce evleri konvansiyonel silahlarla bombalayarak camların kırılmasını sağlamış ardından kimyasal bombaları devreye sokmuştu. 16 Mart 1988'de zehirli gaz bombalarını taşıyan sekiz MiG-23 uçağı, Halepçe kasabasına bomba yağdırdı. İkinci saldırı başladığında ortaya kesif bir koku yayıldı. Kurtulanların “elma kokusu”na benzettiği kokuya kimse anlam verememişti. Mecid’in bombardımanda kullandığı hardal, sarin ve VX gibi gazların kokusunu genizlerinde hisseden Halepçe’deki canlılar birer birer toprağa düştü. İnsanlar, hayvanlar ve diğer tüm canlılar…

17 Mart’a kadar süren saldırılarda “kurtulabilirim” umuduyla kimisi kaçtığı dağ yolunda, kimisi ektiği tarlasında, kimisi bir duvar dibinde, kimisi ise yol ortasında soluduğu gazdan derileri yanmış ve solunum sistemleri çökmüş halde ölüme yakalandı.

Katliamın tanıkları

Saldırıdan önce sığınaklara saklananlardan biri olan, kimyasal saldırıda 3 çocuğu ile beraber eşini ve birçok yakınını kaybeden Ş.R. isimli Halepçeli kadının yıllar sonra bile Süleymaniye’de olanları  anlatırken gözyaşlarına boğulması katliamın farklı boyutlarını gözler önüne seriyordu:

“Ardı ardına bombalar atıldı. Önce çöp gibi kötü bir kokuydu. Sonra elma kokusuna benzer bir kokuya dönüştü. Sonra yumurta gibi kokmaya başladı. Dışarı baktım. Çok sessizdi, ama hayvanlar ölüyordu. Gözlerimiz gittikçe kızarıyordu ve bazılarımızın gözleri yaşarıyordu. Kaçmaya karar verdik. Koşuyormuş gibi hızlı hızlı nefes alıyorduk. Her tarafta insanlar ölüyordu. Çocuklarıyla yol alamayacaklarını anlayan anne ve babalar çocuklarını sokak ve yol kenarında bırakıyorlardı. İleri derecede yaşlılarda duvar diplerine bırakılıyordu. Koşuyorlar, nefes alamaz duruma geliyorlar ve ölüyorlardı. Sokaklar, duvar dipleri kıvrılmış cesetlerle doluydu. O günü dünmüş gibi hatırlıyorum ve hala uykularıma giriyor. ”

Süleymaniye Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Fuat Baban, 7 Aralık 2002 tarihli 'The Sydney Morning Herald' gazetesinde yayımlanan 'Experiment in Evil' başlıklı makalesinde, Halepçe'de engelli doğum oranının Hiroşima ve Nagasaki'nin 4-5 katı olduğunu yazdı.

Körfez savaşları ve Saddam ile Kimyasal Ali’nin akıbeti

2003’te  Baas rejiminin yıkılması ve Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle sonuçlanan ikinci körfez savaşı sonrası yeni sistemde “Kimyasal Ali” Hasan Ali Mecid, Enfal Katliamından yargılandı ve “İnsanlığa karşı suç işlemek ve soykırım” suçlarından 24 Haziran 2007’de ölüm cezasına çarptırıldı. Mecid’in cezası, 25 Ocak 2010’da infaz edildi. Mecid’in idam kararının imzalandığı kalem ve asıldığı ip Halepçe’deki müzede sergileniyor. Saddam Hüseyin de Bağdat’ın Duceyl kasabasında 30 Aralık 2006’da idam edildi.  

Halepçe Katliamı, 1 Mart 2010 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi tarafından “katliam-soykırım” olarak kabul edildi. Sonraki süreçte Irak Meclisi ve Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) Meclisi de Halepçe’yi soykırım olarak tanıdı. Halepçe’nin içinde yer aldığı Enfal Katliamı Norveç, İsveç ve İngiltere tarafından “Kürt soykırımı” olarak kabul ediliyor.

Ajanslar