'Gazze, işgalcinin zorbalığına ve kibrine rağmen dimdik ayakta kalacak'
Hem şehid annesi hem de şehid kardeşi olan Gazzeli Dr. Shaima Abu Shaaban, Gazze’deki direnişe dikkat çekerek, Gazze, işgalcinin zorbalığına ve kibrine rağmen dimdik ayakta kalmaya devam edeceğinin altını çizdi.

7 Ekim 2023 Aksa Tufanı’nda 3 çocuğunu, annesi ve kardeşini şehit veren Dr. Shaima Abu Shaaban, Gazze’nin şu anki durumu, Gazzelilerin şehadet arzusu, ateşkes antlaşması ihlalleri ve İslam ümmetinin Gazze hakkındaki suskunluğu ile ilgili İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
Yıllardır işgal rejimi tarafından Filistin halkının yaşadığı zulme karşı sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayan Abu Shaaban, İslam ümmetine çağrıda bulunarak, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü ve Gazze halkının desteklenmesi için harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.
Şehadetin her Müslüman için bir onur olduğunu vurgulayan Dr. Abu Shaaban, Gazze halkının yaşadığı trajediyi ve Filistin davasının önemini gözler önüne serdi.
Dr. Abu Shaaban, şehadetin Gazze halkı için en büyük makam olduğunu vurgulayarak, “Allah rızası için şehitlik, vatanı savunmak, vatana ve mukaddes yerlere tutunmak, insan için yaşanacak bir hedefin adıdır. Filistin mübarek bir topraktır, yani ondan vazgeçmek çok utanç verici bir şeydir. Tam tersine şehadet, her özgür Filistinlinin ve her Müslümanın isteğidir. Bizim gibi Gazze savaşından sağ kurtulan herkesin arzuladığı hedefimizin adıdır. Cenab-ı Allah’ın kendi uğruna şehit etmediğini merak ediyor. Yani Allah’tan canımızı ancak şehit olarak almasını istiyoruz. Şehitlik, bir insanın elde edebileceği en yüksek mertebedir. Açıkça söylemek gerekirse, Gazzelilerin sabrının sırrı budur. Çocuklarınız, anneniz, babanız, kardeşleriniz, çocukları, eşleri gözlerinizin önünde katlediliyor. Çoğu kişi ‘Nedir bu sahip olduğunuz güç?’ şeklinde sorular soruyor. Benim iman gücümdür. Onlar şerefle şehadeti elde etmişler. Bu benim dilediğim ve her Müslümanın arzu ettiği bir şeydir. Hakikaten kim şehit olarak ölürse, o galip gelmiştir.” şeklinde konuştu.
“Ümmetin birlik duruşu sergilenmemesi, Aksa’nın özgürlüğü için yeterli baskının oluşturulmamasına neden oluyor”
Mescid-i Aksa’nın işgal altında olmasının ve Müslümanların girişinin kısıtlanmasının büyük bir zulüm olduğunu belirten Abu Shaaban, ”Mescid-i Aksa, İslam’ın en kutsal mekânlarından biridir, Harem-i Şerif’in üçüncü, ilk kıblemizdir ve İslam’ın izzetinin sembolüdür. Onun işgal altında olması ve Müslümanların girişinin kısıtlanması, her özgür Müslüman için acı verici bir durumdur ve Filistin halkının ve genel olarak tüm Müslümanların maruz kaldığı zulmün ve saldırganlığın bir göstergesidir. Neden Müslümanlar burada serbestçe toplanıp namaz kılamıyor? Özellikle de Ramazan ayında? Bunun cevabı, Mescid-i Aksa’ya tam hâkimiyet kurmayı amaçlayan siyonist işgalin dayattığı sert kısıtlamalardır. Ne yazık ki, bu baskıya karşı İslam dünyasında güçlü ve birleşik bir duruş sergilenmemesi, Aksa’nın özgürlüğü için yeterli baskının oluşturulmamasına neden oluyor.” ifadelerini aktardı.
Abu Shaaban, “Bugünkü durum gerçekten içler acısı. Kendi topraklarının asıl sahipleri olan Filistinliler bile Mescid-i Aksa’ya girmekten men edilirken, Yahudi yerleşimciler, işgal güçlerinin koruması altında Aksa’ya baskın düzenleyebiliyor. İşgal yönetimi, Müslümanların girişini engellemek için karmaşık izin prosedürleri dayatıyor ve sadece belli yaş gruplarına veya ağır şartlar altında giriş izni veriyor. Mescid-i Aksa’nın zaferi için Müslümanların gerçekten uyanma vakti geldi! Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu için harekete geçmeliyiz. İnşallah, Allah’ın izniyle, bu O’nun vaadidir. Yüce Allah, kullarına Mescid-i Aksa’yı yeniden özgürlüğüne kavuşturacaklarını müjdelemiştir.” dedi.
Gazze’nin içler acısı durumuna değinen Abu Shaaban, ”Gazze şu anda belirsizlik içinde. Gazze, herkesin üzerine atılıp parçalamak istediği bir ziyafet sofrasına benziyor. Yıllardır çektiği acılar, yaşadığı trajediler tarifsiz. Ne yazık ki, Gazze’nin geleceği tamamen belirsiz. İşgal rejimi, Gazze Şeridi’ne yeniden savaş açmakla tehdit ediyor ve insan haklarını, uluslararası anlaşmaları, etik ve insani değerleri hiçe sayıyor. Şu anki koşullar güvenli değil ve geleceğin de güvenli olacağı söylenemez. Gazze’nin geleceği belirsiz ve karanlık görünüyor. Çünkü katil rejim, Gazze’nin özgürlüğün, barışın ve güvenliğin tadını çıkarmasını istemiyor. İşgalciler, Gazze’yi tamamen kontrol altına almak, boğmak ve yıllarca süren ablukayı sürdürmek istiyor. israilin keyfi uygulamaları, Gazzelilerin seyahat özgürlüğünü kısıtlaması, insani yardımların girişini engellemesi, sınır kapılarını kapatması, yüksek işsizlik oranı ve insanların Gazze’den çıkışına izin verilmemesi gibi baskılarla devam ediyor. Tüm bunları yaşadık ve hâlâ yaşıyoruz. Bu, Gazze’nin gerçeği.” ifadelerini kaydetti.
“Gazze, her savaşın ardından küllerinden doğmayı başarıyor”
Gazze halkının yaşadığı tüm bu zorluklara rağmen direnmeye devam ettiğini aktaran Abu Shaaban, şunları kaydetti:
“Gazze, her savaşın ardından küllerinden doğmayı başarıyor. İnsanlar, savaşın içinden çıkıp düğünler yapmalarına, iftar sofraları kurmalarına, sokakları süsleyip enkazı hızla kaldırmalarına hayret edebilir. Bu güç nereden geliyor, diye sorabilirler. Ben diyorum ki; bu, imanın gücüdür. Kimileri Gazze’nin yeniden inşa edilmesi için uzun yıllar gerekeceğini düşünebilir. Ama ben inanıyorum ki, Gazze’nin gençleri sayesinde bu süreç beklenenden çok daha hızlı olacak. Allah’tan Gazze Şeridi’ne onurlu, huzurlu ve güvenli bir gelecek nasip etmesini diliyoruz. Gazze, işgalcinin zorbalığına ve kibrine rağmen dimdik ayakta kalmaya devam edecek.”