Fransız gizli servisinden 9 gazeteciye sorgu

Fransa'da, ülkenin iç istihbarat teşkilatı DGSI'nin son iki haftada dokuz gazeteciyi servise çağırarak, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hakkında yaptıkları haberler nedeniyle ifade verilmeye çağırması, ülkede medya kuruluşlarını ayağa kaldırdı.

Fransız gizli servisinden 9 gazeteciye sorgu

Fransa'da, ülkenin iç istihbarat teşkilatı DGSI'nin son iki haftada dokuz gazeteciyi servise çağırarak, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hakkında yaptıkları haberler nedeniyle ifade verilmeye çağırması, ülkede medya kuruluşlarını ayağa kaldırdı. Olay, seçildiği 2017 yılından bu yana medyayla gergin bir ilişki yürüten Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile gazeteciler arasında yükselen tansiyonun artmasına neden oldu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile gazeteciler arasındaki bilek güreşi daha Macron'un göreve geldiği ilk günler başladı. Selefi François Hollande'ın "medyaya fazlaca konuştuğu için popülaritesini yitirdiğine" inanan Macron, medyayla Elysee arasına tam bir bariyer çekti. Uzun süre gazetecilere söyleşi vermedi, basın toplantısı yapmadı. Kendisini izleyecek gazetecileri seçen basın bürosunun uygulamaları da öfke topladı.

Geçtiğimiz salı günü, "Yemen savaşında Fransız silahlarının varlığı" konusunu araştıran Disclose muhabiri Michel Despratx DGSI merkezine çekilerek sorgulandı. Hemen ardından, Çarşamba günü, Le Monde gazetesi muhabiri Ariane Chemin, Macron'un koruması Alexandre Benalla skandalına adı karışan bir ordu mensubu hakkında haber yazdığı için DGSI'nin merkez binasına çağırıldı.

Birbiri ardına gazetecilerin iç istihbarat birimleri tarafından sorgulanması üzerine harekete geçen gazeteciler, buna karşı mücadele kararı aldı. Gazeteciler sendikası SNJ-CGT, iç istihbarat merkez binası yakınlarındaki Liberation meydanında bir protesto mitingi düzenledi. Gazetecilik örgüt ve sendikaları, avukatlar, sivil toplum kuruluşları Paris Savcısı Remy Heitz'e açık bir mektup yayınlayarak, "kamu yararı ve haber alma özgürlüğü” adına Heitz'den 'Yemen'de kullanılan Fransız silahları' ile ilgili gazetecileri hedef alan kovuşturmalara son verilmesini" istedi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Başkanı Christophe Deloire, "DGSI'nin bu sorguya çağırma serisi, yasal olabilir ancak, nereden gelirse gelsin bunun bir korkutmaya benzediği açıktır. Bu çabalar ilk değil, Sarkozy döneminde de bunlar yapılmaya çalışıldı" dedi.

Ülkede pek çok yolsuzluk dosyasını açıklayan Medipart haber sitesinin kurucu başkanı Edwy Plenel de, "Bu bozulma Sarkozy döneminde, şiddetli bir şekilde hissedildi. Manuel Valls hükümeti döneminde devam etti. Ama Macron döneminde, basınla iktidar arasındaki ilişkilerin bozulmasındaki hızlanmaya tanıklık ediyoruz. Macron'un yakın koruması Benalla ile illgili skandaldan bu yana iktidar sürekli basının meşruiyetini kıran açıklamalar yapıyor" diye konuştu.

Bardağı taşıran damla

Gazetecilerin ifadelerinin alınmasına gelen süreçte, Macron’la medya arasında, bardağı dolduran pek çok gerilim yaşandı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Mayıs 2017'de göreve gelir gelmez çıktığı Mali gezisinde, basın bürosu, iç politika muhabirlerini 'yakın izleme' anlamına gelen 'pool' grubundan çıkarttı. Yalnızca bir kaç diplomasi muhabirinin geziyi yakından izlemesine izin verildi.

Yine aynı dönem, Mayıs ayı sonunda Çalışma Bakanı Muriel Penicaud, çalışma reformunu önceden sızdıran Le Parisien, Mediapart ve Liberation'a "hırsızlık, gizli belgeyi çalmak ve sahtecilik" iddialarıyla dava açtı. Liberation'un başyazarı Laurent Joffrin, bakan olmadan önce gıda devi Dannone'da yönetici olan bakan Penicaud'ya, "Çalışma Bakanlığı'nı kara kutuya çevirmek isteyen Bakan, Danonne yoğurtlarıyla Cumhuriyeti birbirine karıştırıyor" diyen sert bir açıklama yaptı. Diğer gazetecilerin de bu davayı protesto etmesi üzerine hükümet bir hafta sonra Başbakan Edouard Philippe aracılığıyla geri adım attı. Ancak çalışma bakanlığı memurları sert bir soruşturmadan geçirildi.

Hemen ardından, basın bürosunun, Elysee'nin giriş holünden çıkarılması kararı geldi. Macron, Elysee'ye giren çıkan her ziyaretçinin medya tarafından görülmesini istemediği için böyle bir karar alacaklarını dile getirdi. Buna bütün medya çalışanlarından, "cumhurbaşkanlığına kilit" başlıklı uzun protesto açıklamaları gelince, proje, tepkiler üzerine şimdilik ertelendi.

İlk kez bir medya kuruluşuna polis araması

Daha sonra, 4 Temmuz 2018'de, koruma Benalla skandalıyla ilgili telefon kayıtlarını yayınlayan Medipart sitesinin binasına savcılık tarafından polis baskını kararı alınması, medya ile hükümetin arasını açtı. Medipart çalışanları, "Bugüne kadar Sarkozy hakkında yazdığımız Bettencourt skandalı döneminde bile binamıza polis araması emri gelmemişti" diyerek hükümeti protesto etti.

Ülkede 17 Kasım'dan bu yana süren Sarı Yelekliler eylemi sırasında, gazetecilerin hem eylemciler hem de polis tarafından baskı ve şiddet görmeleri de protestolara yol açtı. Eylemler boyunca saldırıya uğrayan ya da yaralanan 70'e yakın gazeteci, olaylar sırasında görevlerini yapamadıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Bağımsız gazeteci Gaspard Glanz'ın, 20 Nisan 2019'da, Sarı Yelekliler eylemi sırasında polise el hareketi yaptığı gerekçesiyle tutuklanması tepkileri artırdı. Gazeteci, bu hareketi bacağına atılan bir plastik mermi sonrasında öfkeyle yaptığını açıklamasına rağmen gözaltına alındı ve duruşmasına kadar hiçbir kamusal alanda görülmeme şartıyla salıverildi. Avukatların başvurusu ile şart kaldırıldı ancak gazeteci Glanz da gösterilere gelmedi.

Fransa cumhurbaşkanı, Nisan 2019'a gelindiğinde, ekonomik ve sosyal talepler kadar, Macron'un yönetme biçimine de isyan eden Sarı Yelekliler krizinin ardından tavır değiştirerek, gazetecilerle ilk kez Elysee Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısında bir araya geldi.

VOA