'Direniş gruplarının birliği ihanet adımlarını akim bırakacaktır'

BAE ve Bahreyn’in siyonist rejimle yaptıkları "İlişkilerin Normalleştirilmesi" anlaşmasına tepki gösteren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, ihanete karşı Filistin halkının her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğunu belirtti.

'Direniş gruplarının birliği ihanet adımlarını akim bırakacaktır'

Dış gündemi değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, dünya gündemdeki; Covid-19 aşı çalışmaları, Doğu Akdeniz’deki gerilim ile BAE ve Bahreyn’in siyonist rejimle yaptıkları "İlişkilerin Normalleştirilmesi" anlaşmasına değindi.

Covid-19 aşı çalışmalarını değerlendiren Sağlam, Türkiye'de de başlatılan aşı çalışmalarının sevindirici olduğunu, insanlı deneylere, normalden çok daha hızlı bir şekilde geçilmiş olmasının ciddi endişeler doğurduğuna dikkat çekti.

Avrupa Parlamentosu’nun Doğu Akdeniz’deki gerilime yönelik Yunanistan ile dayanışma kararıyla Türkiye’nin meşru haklarını görmezden gelmesini değerlendiren Sağlam, Avrupa Birliğinin desteğiyle şımaran Yunanistan yönetimi ve basınının normal diplomatik nezaket kurallarını da çiğneyerek seviyeyi düşürdüğünü belirtti.

Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in siyonist rejimle yaptıkları "İlişkilerin Normalleştirilmesi" anlaşmasına da değinen Sağlam, ihanet anlaşmasını imzalayan ülkelerin halklarına tepkilerini ortaya koyma çağrısı yaptı.

Covid-19 aşı çalışmalarında ilaç şirketlerinin aşı geliştirme sürecinde insan sağlığından ziyade, piyasaya herkesten önce girmeyi öncelediğini vurgulayan Sağlam, "Coronavirus şimdiye kadar dünya genelinde bir milyona yakın insanın ölümüne sebep oldu. Virüsün hızla yayılmasının yanı sıra ilaç şirketleri ve araştırma enstitülerinin aşı geliştirme çalışmaları da yoğunluk kazanmış, tüm dünyanın gözü aşı çalışmalarına çevrilmiştir. Bazı ülkelerin büyük bütçeler ayırdığı bu çalışmalarda henüz bir sonuca varıl(a)mamıştır. Geçtiğimiz günlerde Çin'de geliştirilen Covid-19 aşısının Faz-3 çalışmalarına Türkiye'de de başlandığının duyurulması sevindirici bir gelişme olmakla beraber insanlı deneylere, normalden çok daha hızlı bir şekilde geçilmiş olması da ciddi endişeler doğurmuştur. Kapitalist sistemlerin insandan çok, ticari fırsatçılığa odaklandığı bir gerçektir. İlaç şirketleri de aşı geliştirme sürecinde insan sağlığından ziyade, piyasaya herkesten önce girmeyi öncelemektedirler." dedi.

Klinik testleri tamamlanmış olsa dahi uzun vadeli etkileri bilinmeyen aşıların kullanılmasında acele edilmemesi gerektiğini söyleyen Sağlam, "Salgının olumsuz etkilerinden bir an önce kurtulmak için aşıda acele edilmesi daha kötü sonuçlar doğurabilir. Koruma sağlamayan veya ağır yan etkileri olan bir aşıya karşı yanlış bir güven hissi felaketle sonuçlanabilir. DSÖ’nün salgını tamamen bitirecek bir aşının hiçbir zaman bulunamayabileceği, şu an en etkili korumanın maske ve mesafe olduğu uyarısı dikkate alınmalıdır. Güvenli bir aşı geliştirilinceye kadar tedbirler gevşetilmemeli, ekonomi/insan ikileminde muhakkak insan öncelenmelidir." ifadelerini kullandı.

Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine karşı Avrupa Parlamentosu’nda oylanan karara tepki gösteren Sağlam, kararın Avrupa Parlamentosunun taraflı tutumunu ortaya koyduğunu söyledi.

"Olası bir sıcak çatışmadan tarafların kazançlı çıkması mümkün değildir"

Avrupa Birliğinin desteğiyle Yunanistan yönetimi ve basınının normal diplomatik nezaket kurallarını da çiğneyerek seviyeyi düşürdüğüne vurgu yapan Sağlam, "Avrupa Parlamentosu’nda oylanan kararda, Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini durdurma çağrısının yanında Yunanistan’la dayanışma vurgusu yer aldı. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki keşif ve sondaj faaliyetlerini yasa dışı olarak nitelendiren karar, Türkiye’nin meşru haklarını görmezden gelmiştir. Türkiye’nin sürecin başlangıcından bu yana diyalog ve müzakere çağrılarını yok sayarak uzlaşmaz bir siyaset yürüten Yunanistan ile dayanışma vurgusunun yapılması, AP’nin taraflı tutumunu ortaya koymaktadır. AB’nin koşulsuz desteğiyle şımaran Yunanistan yönetimi ve basını normal diplomatik nezaket kurallarını da çiğneyerek seviyeyi düşürdükçe düşürmektedir." ifadelerinin kullandı.

"Diyalog ve diplomasi kanallarının kapatılmaması gerekir"

Sağlam, şu değerlendirmede bulundu: "Doğu Akdeniz üzerinden oluşturulan kutuplaşma ve olası bir savaştan kâr elde etmeyi hedefleyen ülkelerin gerilimi tırmandırma girişimleri tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır. Türkiye’nin bu süreçte diyalog ve müzakereye dayalı makul bir dil kullanması, oluşturulan kutuplaşmaya karşı hak ve çıkarlarını meşru zeminde koruma iradesi büyük önem arz etmektedir. Olası bir sıcak çatışmadan tarafların kazançlı çıkması mümkün değildir. Bu sebeple diyalog ve diplomasi kanallarının kapatılmaması gerekir. Doğu Akdeniz sorununda uluslararası kuruluşlar tarafsız bir pozisyon ile egemenlik sahalarının kesin olarak belirlenmesi ve ihlallerin önlenmesi üzerine bir çalışma yürütmeli, çözüm uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde hakkaniyet gözetilerek sağlanmalıdır."

BAE ve Bahreyn’in siyonist rejimle yaptıkları "İlişkilerin Normalleştirilmesi" anlaşmasına tepki gösteren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, ihanete karşı Filistin halkının her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğunu belirtti.

"Bütün direniş grupları, Kudüs’ün özgürleştirilmesi ortak paydasında muhakkak bir araya gelebilmelidirler"

Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in siyonist rejimle yaptıkları "İlişkilerin Normalleştirilmesi" anlaşmasına karşı Filistin halkının her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe muhtaç olduğuna dikkat çeken Sağlam, "BAE ve Bahreyn’in Siyonist rejim ile yaptıkları ‘İlişkilerin Normalleştirilmesi’ anlaşması, Beyaz Saray’da Trump’ın da katıldığı bir toplantıda imzalandı. Trump’ın 'Yeni bir Ortadoğu’nun şafağındayız' diyerek anlattığı anlaşma, Kudüs’e, Filistin’e ve İslam Ümmetine yapılmış büyük bir ihanettir. BAE, Bahreyn ve bu tayfaya katılması muhtemel diğer ülkeler, siyonist rejimin safında yer aldıklarını, Filistin halkına karşı yürütülen işgale destek verdiklerini, kendi halklarının ve bütün ümmetin kin ve nefretini kazandıklarını bilmeliler." diye belirtti.

Sağlam, "Ruh ve bedenlerini İslam düşmanlarına satan bu yöneticilere karşı en başta kendi halkları tepki göstermeli, bu ihaneti asla kabul etmemelidirler. Bu anlamda Bahreyn’de yapılan gösteriler çok değerlidir. Protestolar, yaygınlaşarak devam etmelidir. Bu ihanet karşısında Filistin halkı her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe muhtaçtır. Bütün direniş grupları, bütün farklılıkları bir kenara bırakarak Kudüs’ün özgürleştirilmesi ortak paydasında muhakkak bir araya gelebilmelidirler. Bu birlik, ihanet adımlarını akim bırakacaktır. Muhammed Dahlan gibi ömürleri boyunca işgal rejimi ile iş birliği içerisinde yer alan bir proje adamın yeniden parlatılıp sözde "Birlik Hükümeti"nin başına geçirilmek istenmesi, ihanet projesinin diğer bir saç ayağıdır. Filistin halkı, tescilli Siyonist işbirlikçisinin başlarında idareci olmasına asla izin vermeyecektir." İfadelerini kullandı.

İLKHA