Çin ile Japonya arasında Takaiçi'nin Tayvan'a ilişkin sözlerinin yarattığı gerilim büyüyor
Japon Başbakan Takaiçi Sanae'nin Tayvan Boğazı'na yönelik bir müdahaleyi ülkesinin "varlığını tehdit eden durum" olarak göreceği ve buna karşı askeri güç kullanabileceğine ilişkin sözleri bölgeyi topraklarının parçası gören Çin'in tepkisine yol açtı.
Göreve yeni başlayan Japonya Başbakanı Takaiçi Sanae'nin meclisteki oturumda Tayvan Boğazı'na yönelik bir müdahaleyi "ülkesinin varlığını tehdit eden durum" olarak göreceği ve askeri güç kullanabileceğine ilişkin sözleri, bölgeyi topraklarının parçası gören Çin ile gerilimin fitilini ateşledi.
Takaiçi'nin Tayvan'a ilişkin sözleri, Pekin yönetiminin, Tokyo'yu resmen protesto etmesine, Japonya'ya seyahat ve eğitim uyarıları yayımlamasına kadar varan tepkisine yol açarken iki ülke arasında zaman zaman toplumlardaki milliyetçi hislerin kışkırtılmasıyla ortaya çıkan husumetleri akla getirdi.
Tayvan'a dair polemik gibi görünen gerilim, aslında Çin ile Japonya'nın birbirlerine dair yakın tarihten kaynaklanan temel korku ve kaygılarına da işaret ediyor.
İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde bazı bölgeleri Japon İmparatorluğunun işgaline uğrayan Çin, yükselen küresel güç olarak rakibi ABD'nin Pasifik'te en önemli müttefiklerinden biri konumdaki Japonya'nın kendisine karşı yeniden saldırgan pozisyon almasını istemiyor.
Japonya ise dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelen Çin'in, artan askeri gücüyle bölgedeki egemenlik iddialarını daha güçlü ve buyurgan tavırla ortaya koymasını kendi çıkarlarına ve varlığına tehdit görüyor.
Çin, yeni seçilen Japon Başbakan'a karşı temkinli
Pekin yönetimi, Japonya'da iktidardaki Liberal Demokrat Partinin milliyetçi ve muhafazakar kanadını temsil eden, Çin'e karşı sert tutum yanlısı ve Tayvan destekçisi bilinen Başbakan Takaiçi'ye karşı başlangıçta temkinli tavır izledi.
Japonya'nın ilk kadın başbakanı Takaiçi, seçilmeden evvel Japonya'nın geçmişteki savaş suçlarına yönelik özür dileyen tutumunu eleştiren ve ders kitaplarında yakın tarihe ilişkin hata ve pişmanlık ifadelerini değiştirmek isteyen politikacı olarak tanındı.
Dönemin Kabine Baş Sekreteri Kono Yohei'nin 1993'te, dönemin Başbakanı Murayama Tomiiçi'nin 1995'te yaptığı savaş dönemi suçlarına ilişkin özür açıklamalarının tarihi çarpıttığını savunan Takaiçi, Japonya'nın savaş suçlarından sorumlu A-Sınıfı 14 savaş suçlusunun mezarlarının bulunduğu Yasukuni Tapınağı'nı da pek çok kez ziyaret etti.
Takaiçi, ayrıca Japon Anayasası'nın askeri saldırganlığı yasaklayan 9. maddesinin değiştirilmesini, Japonya'nın "öz savunma güçleri" olarak adlandırılan silahlı kuvvetlerine "ulusal savunma güçleri" denilmesini savunuyor.
Pekin yönetimi, bu tutumlarından duyulan endişe nedeniyle Takaiçi seçildiğinde genel teamüle aykırı olarak Devlet Başkanı ve Başbakan düzeyinde tebrik mesajı yollamadı.
Takaiçi'nin Tayvan'a ilişkin sözleri
Taraflar arasında gerilimin fitilini ateşleyen gelişme, Takaiçi'nin 7 Kasım'da Japon parlamentosu Diet'te yaptığı konuşmada Tayvan'a ilişkin sözleri oldu.
Japonya'nın Tayvan Boğazı'na yönelik bir müdahaleyi "varlığını tehdit eden durum" olarak göreceğini dile getiren Takaiçi, "Eğer savaş gemileri ve askeri harekatlar işin içine girerse bu, şüphesiz Japonya'nın varlığını tehdit eden bir duruma dönüşebilir ve savunma amaçlı güç kullanımını gerektirebilir." ifadesini kullandı.
2015 tarihli Ulusal Güvenlik Yasası'nda "ülkenin varlığını tehdit eden durum", müttefiklere yönelen fakat Japonya'ya da varoluşsal tehdit oluşturan saldırganlığa işaret ediyor. Ülke, bu durumda "öz savunma güçleri" olarak adlandırılan silahlı kuvvetlerini görevlendirebiliyor.
Takaiçi'nin sözleriyle ilk kez bir Japon Başbakanı, Tayvan'a yönelik bir müdahale halinde Japonya'nın askeri olarak dahil olacağına ilişkin açık beyanda bulunmuş oldu. Önceki Japon liderler, tıpkı ABD yönetiminin yaptığı gibi, Çin'i işgali halinde askeri olarak destek verip vermeyeceklerine ilişkin sorulara kapalı ya da belirsiz yanıtlar veriyordu.
Japonya, 1895'teki Birinci Çin-Japon Savaşı'nın ardından Tayvan'ı işgal etmiş, Tokyo'nun Ada'daki sömürge yönetimi, İkinci Dünya Savaşı sonunda teslim olduğu 1945'e kadar 50 yıl sürmüştü.
Çin'in tepkisi
Pekin yönetimi, Japon Başbakan'ın Tayvan'da askeri güç kullanabileceğine ilişkin sözlerine karşı böyle bir duruma güçle karşılık vererek egemenliğini savunacağını açıkladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien, 13 Kasım'da Pekin'de düzenlenen basın toplantısında, "Japonya, Tayvan Boğazı'na müdahale etmek üzere askeri güç kullanmaya cüret ederse bu, bir 'saldırı eylemi' olacaktır ve Çin buna güçle karşılık verecektir." dedi.
Takaiçi'den Tayvan ile ilgili sözlerini geri almasını istediklerini ifade eden Lin, aksi halde Japonya'nın sonuçlarına katlanacağı uyarısında bulundu.
Lin, Japonya'nın yakın geçmişine "varoluş krizlerini" gerekçe göstererek defalarca askeri saldırganlığa giriştiğini, "öz savunma hakkı" adı altında Çin'e savaş açtığını belirterek, "Şimdi bir kez daha (Japonya'nın) 'varoluş krizi' senaryosunu gündeme getiren Başbakan Takaiçi, askeri yöntemlere geri dönmek mi istiyor? Çin halkını ve Asya halklarını düşmanlaştırarak savaş sonrası uluslararası düzeni tersine çevirmeye mi çalışıyor?" ifadelerini kullandı.
Japon Başbakan, tepkiler üzerine Tayvan'a ilişkin sözlerinin varsayımsal olduğunu, ileride bu tür yorumlardan kaçınacağını belirtti ancak sözlerini geri almayı reddetti.
Japonya Büyükelçisi, bakanlığa çağrıldı
Takaiçi'nin sözlerini geri almamasının ardından Çin, 14 Kasım'da Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi Dışişleri Bakanlığına çağırarak protesto notası verdi.
Bu arada Çin Dışişleri Bakanlığı, Japonya'da güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle seyahat uyarısı yayımladı. Uyarıda Japon liderin Tayvan ile bağlantılı meselelerle ilgili provokatif açıklamalarının, Çin-Japon ilişkilerinin atmosferini olumsuz etkilediği ve Çin vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye attığı belirtildi.
Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere Japonya'daki güvenlik riskleri nedeniyle eğitim koşullarının uygun olmadığını belirten uyarı yayımladı.
Askeri hareketler
Tayvan'a ilişkin gerilim sürerken Japonya Savunma Bakanlığı, 14 Kasım'da 3 Çin savaş gemisinin Japonya'ya yakın sularda seyrettiğini, ülkenin güneyindeki Osumi Boğazı'ndan geçtiğini açıkladı.
Japonya Sahil Güvenliği de 16 Kasım'da 4 Çin sahil güvenlik gemisinin Doğu Çin Denizi'nde iki ülke arasında ihtilaflı adacıklar çevresindeki sulara girdiğini duyurdu.
Her iki olayda da herhangi bir tehlikeli sürtüşme yaşanmazken gerilimin nasıl çözüleceği ise belirsizliğini koruyor.



