BM'den Doğu Türkistan için emsal karar

Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, Çin'in Toplama Kamplarında tutulan Uygurlarla ilgili yapılan başvurular hakkındaki kararını açıklandı. BM, "Uygur ve Müslüman oldukları için tutuluyorlar, bu uygulama keyfi gözaltıdır ve Çin Uygurlara karşı sistematik insan hakları ihlalleri işlemektedir." kararını verdi.

BM'den Doğu Türkistan için emsal karar

Türkiye'de yaşayan ve aileleri Çin Toplama kamplarında tutulan mağdur yakınlarının avukatları, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve diğer ilgili BM mekanizmalarına Doğu Türkistan'da yaşanan zulümlerle ilgili başvuruda bulundu. 

Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, açılan davada milyonlarca Uygur'un Çin'deki sözde yeniden eğitim kamplarında hapsedilmesine ilişkin ilk ve önemli bir karar verdi.

Kararda Çinli yetkililer tarafından, Uygurların uluslararası ve evrensel temel haklarının, sistematik ve ağır bir şekilde ihlalini tespit edildiği belirtildi.

Karar sonrası Doğu Türkistanlı Müslümanları ve davanın avukatları Zeytinburnu'nda basın mensupları ile bir araya geldi.

"İlk defa bu karar sürecinde toplama kamplarına insan hakları ve hukuk yönünden ciddi ve detaylı bir eğilme söz konusu olmuştur"

Mağdurlar ve ailelerin adına vekâleten başvuru yapan Avukat Gülden Sönmez alınan kararla ilgili yaptığı açıklamada, "Başvurumuzu alabildiğine teknik, maddi delilerle dolu bir başvuru olarak yaptık. Sadece yakınlarının beyanlarından faydalanmadık; bulabildiğimiz tüm delilleri, uydu görüntü fotoğraflarından daha önce toplama kamplarından çıkmış olanların şahitliklerine, uluslararası raporlardan BM'nin daha önceki inceleme ve kararlarına bir hukukçu olarak bu iddiaları ispat edecek bütün hukuki delileri geniş bir şekilde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin dikkatine sunduk. Çok memnunuz ki ilk defa bu karar sürecinde toplama kamplarına insan hakları ve hukuk yönünden ciddi ve detaylı bir eğilme söz konusu olmuştur. Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, Çin Devletinden savunma istedi. Çin Devleti'ne savunmasını vermesi içinde bir süre verdi. Çin Yönetimi bu iddialara bir savunma dilekçesi verdi ama bu dilekçedeki beyanları hem bizler açısından hem Birleşmiş Milletler açısından kabul edilebilir, ciddi değerde ve yeterli verileri içeren bir bilgi olarak sunulmadı ve inandırıcı da bulunmadı. Müvekkillerimin aileleri hakkında da nerde olduğuna dair nasıl tutulduklarına dair bazıları ile ilgili hiçbir bilgi Çin tarafından Birleşmiş Milletlere sunulmadı. Biz Çin'in savunma dilekçesine karşı cevaplarımızı da Birleşmiş Milletlere sunduk ve nihayetinde geçtiğimiz aylarda 6 Nisan günü yayınlanacak şekilde bu karar açıklandı. Karara göre öncelikle toplama kamplarının kendisi ve tutma prosedürü ile ilgili ilk detaylı karar olma özelliğini taşıyor. Bu karara göre Birleşmiş Milletler Çin'in sistematik ve ağır bir şekilde insan hakları ihlali yaptığını teyit etmiş oldu. Öte yandan özellikle toplama kamplarında tutulanlar başta olmak üzere genel olarak Çin'in Doğu Türkistan Bölgesi'nden olan insanlara veya din olarak Müslüman köken Uygur, Kazak ve benzeri etnik kökenlerde olanlara ihlalin sistematik olarak yapıldığını bu kararla teyit etmiş oldu." dedi.

"Çin toplam kamplarında tutulan tüm Uygurların serbest bırakılması içinde davamızı açtık"

Doğu Türkistan Toplama Kampları Mağdurları Platformu Temsilcilerinden Medine Nazımı ise yaptığı konuşmada, "Sevdiklerimize ulaşmak, onların bir an önce özgürlüğüne kavuşması için Türkiye'de bir mücadele başlattık. Bu mücadele için Çin Konsolosluğu önünde neredeyse 1 sene bekledik. Doğu Türkistan İçin Anadolu Seferi düzenleyerek Türkiye'nin 31 ilini gezerek birinci ağızdan Doğu Türkistan'da neler olduğunu anlattık. En sonunda; hukuki bir mücadele ile kendi hak ve hukukumuzu arayalım dedik ve Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığına, Çağlayan Adliyesi önünde davamızı açtık. Onun akabinde Birleşmiş Milletlere sevdiklerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasına ve Çin toplam kamplarında tutulan tüm Uygurların serbest bırakılması içinde davamızı açtık ve davamız şu anda ilerliyor. Birleşmiş Milletlerde çok iyi gelişmeler oldu. Bekliyoruz ki; bundan sonra diğer tüm kardeşlerimiz, ailelerimiz içinde haberler gelecektir." şeklinde konuştu.

"Annem, babam, abim, kardeşim hala hapiste acı çekiyor"

Ailesi toplama kamplarında bulunan Nursimangül Abdurreşit ise, "2017 Haziran ayından beri ailemle iletişimim kesilmişti. Onların öldüğünü ya da gerçekten tutuklandığını öğrenmem 6-7 ay gibi bir zaman sürdü. Evde kimse kalmadı mesajını aldıktan sonra bende arkadaşlarım gibi ailemin hakkını savunmak için sosyal medyaya, gazetecilere tanıklık vermeye başladım. Amacım farkındalık yaratmak, toplumun desteğini kazanmaktı. Kaç sene geçti herkes öğrendi ama bir adım atılmadı. Annem, babam, abim, kardeşim hala hapiste acı çekiyor. Arkadaşlarımla beraber hukuki yolları denememizin doğru olacağını düşündük çünkü Uygurlar mücadelesini devam ettiriyor ama bir değişiklik olmadı. Sonuçta benim annem-babam, arkadaşlarımın kardeşleri, sevdiklerimiz hala toplama kampları ve hapishanelerdeler. Mecburi çalıştırma fabrikalarında acı çekiyorlar." ifadelerini kullandı. (İLKHA)