Bangladeş’te dönüm noktası: Cemaat-i İslami ve 24 parti faşizme karşı ortak bildiride buluştu
Bangladeş Cemaat-i İslami’nin de aralarında bulunduğu 25 parti, faşizme karşı Temmuz Bildirgesi’ni imzalayarak demokratik reformlar için ortak adım attı.

Bangladeş’te 25 siyasi partinin lideri, ülkede faşizmin yeniden ortaya çıkmasını önlemeyi amaçlayan ulusal reform bildirgesini imzaladı.
“Temmuz Bildirgesi” adı verilen anlaşma, dün Dakka’da geçici hükümetin başkanı Profesör Muhammad Yunus ile Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) ve Bangladeş Cemaat-i İslami gibi önemli muhalefet partilerinin temsilcileri tarafından imzalandı.
İmza töreninde konuşan Yunus, bu adımı ülke için yeni bir dönemin başlangıcı olarak tanımladı. “Bangladeş’in yeni yolculuğu Temmuz Bildirgesi’nin imzalanmasıyla başlıyor,” dedi. “Partilerin bu ortak sesi, gelecek yıl Şubat ayında güvenilir ve bayram havasında geçecek bir genel seçime ulaşmamıza öncülük edecek.”
Bildirge, demokratik kurumların güçlendirilmesi ve otoriter yönetim biçimlerinin yeniden ortaya çıkmasının önlenmesine yönelik ortak bir vizyonu ortaya koyuyor.
Şubat ayında kurulan ve demokrasiyi korumaya yönelik öneriler geliştirmeyi amaçlayan uzlaşı komisyonunun yürüttüğü aylar süren diyalogların ardından bu belge hazırlandı.
Bildirgedeki en önemli reformlardan biri, seçim süreçlerinde tarafsızlığı sağlamak amacıyla daha önce kullanılan ancak 2011 yılında dönemin Başbakanı Şeyh Hasina döneminde kaldırılan “gözetim hükümeti sistemi”nin yeniden yürürlüğe konması planı oldu.
2011’den sonra uzun süre iktidarda kalan Hasina, geçen yıl Ağustos ayında gerçekleşen halk ayaklanmasıyla görevden alındı ve o tarihten bu yana Hindistan’da sürgünde yaşıyor.
Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre, söz konusu ayaklanma sırasında 1.400 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, Bangladeş'in modern tarihinde en kanlı dönemlerden biri olarak kayıtlara geçti. Hasina hakkında Bangladeş’te, bu kitlesel ölümlerle ilgili suçlamalar dahil olmak üzere çok sayıda dava açıldı.
Ancak bildirgeye imza atmayan önemli bir taraf var: Ulusal Vatandaş Partisi (NCP). Hasina’nın devrilmesini sağlayan protestolara liderlik eden ve geçici yönetimin başına Yunus’un geçmesini ilk öneren NCP, bildirgenin şu anki haliyle yasal bir dayanağa sahip olmadığını savunuyor.
Partiden yapılan Facebook açıklamasında, imza töreninin “herhangi bir yasal zemin oluşturmayacağı” ve sadece “bir formaliteden ibaret” olduğu ifade edildi.
Parti, bildirgenin yasal bir temele kavuşturulmadan imzalanmasının, önceki tek taraflı belgeler gibi etkisiz kalacağını savundu.
Muhammad Yunus’un son dakikaya kadar ikna çabalarına rağmen NCP tavrını değiştirmedi. Ancak parti, ilerleyen süreçte itirazlarının giderilmesi hâlinde bildirgeye destek verebileceğini ve uzlaşı komisyonunun sonraki çalışmalarına katılacağını duyurdu.
Uzmanlara göre bu anlaşma, yıllardır siyasi kutuplaşmalarla mücadele eden Bangladeş için önemli bir dönüm noktası olabilir. Özellikle gözetim hükümeti sisteminin geri getirilmesi, halkın seçim sürecine olan güvenini yeniden tesis etmek adına kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.