44 yılın tanığı Bergusi: Filistinli esirler sessizce yok ediliyor
Filistinli esir Nail el-Bergusi, işgalci İsrail'in cezaevlerinde mahkûmların fiziksel, psikolojik ve açlık yoluyla sistematik bir “sessiz soykırıma” uğradığını anlatarak uluslararası toplumu acil müdahaleye çağırdı.
Filistinli tutukluların duayeni ve dünyanın en uzun süre tutuklu kalan mahkûmu olan Nail el-Bergusi, işgalci İsrail'in cezaevlerinde mahkûmların maruz kaldığı “sessiz soykırımı” ve bunun durdurulması için atılması gereken hukuki, insani ve siyasi adımları anlattı.
El-Bergusi, “Kudüs İçin Ahid” konferansının ikinci gününde yaptığı duygusal konuşmada, “Aksa Tufanı sadece esirler veya Mescid-i Aksa için değil; her geçen gün normalleştirilen ilişkilerle gölgede bırakılan Filistin davası içindir.” dedi. Bugün yaşananların “uluslararası toplumun örtülü onayıyla yürütülen gerçek bir imha süreci” olduğunu vurgulayan Bergusi, “Siyonist tehlikenin yalnızca Filistinlilerle sınırlı kalmayacağını, onlara destek veren tüm halklara yöneleceğini” söyledi.
44 yılı aşkın süredir İsrail zindanlarında kalan Bergusi, sistematik ihlalleri dört başlıkta topladı:
Fiziksel İmha
Mahkûmlara ağır darp, tekmeleme, başlarını duvarlara vurma, ağızlarına metal aparatlar takılmış köpeklerle saldırı, uzun süreli zincirleme ve hastaların tedaviden mahrum bırakılması gibi uygulamalar.
Filistinli kadın tutukluların da cinsel taciz, tecavüz, başörtülerinin zorla çıkarılması gibi “planlı ve dehşet verici” saldırılara maruz kaldığı belirtildi.
Psikolojik İmha
Günlerce hatta haftalarca süren karanlık hücrelerde tecrit, dış dünyayla tamamen bağlantının kesilmesi, korkutucu sesler ve gözleri bağlı şekilde ani saldırılarla iradelerinin kırılmaya çalışılması.
Açlıkla İmha
“Vücudumu onarılamayacak şekilde tahrip etti.” sözleriyle anlattığı, bilinçli ve sistematik yemek azaltma politikası; sunulan yiyeceklerin kalitesizliği ve yetersizliği.
El-Bergusi, uluslararası kuruluşların sessizliğini eleştirerek, İsrail’in çeşitli yollarla raporları manipüle ettiğini ve gerçeklerin çarpıtıldığını söyledi. Arap ve İslam ülkelerini, “esirlere ve Filistin halkına yönelik sistematik imhaya karşı sorumluluk almaya” çağırdı.
Bergusi, 3500’den fazla idari tutuklunun sürekli işkence, darp ve kötü muameleye maruz kaldığını, bazı esirlerin ise “ismi ve numarası bile olmayan” kayıtsız mahkûmlar olduğunu aktardı. Ayrıca, işgalci İsrail’in şehit tutukluların naaşlarını teslim etmeden önce “organlarını çaldığını ve bedenlerini tanınmaz hâle getirdiğini” söyledi.
İşgalci İsrail’in bazı Arap ülkelerine esirleri kabul etmemeleri yönünde baskı yaptığını, buna karşın bazı Batı ülkelerinin kabul ettiğini belirten Bergusi, “On yıllardır hapiste olan esirler siyasi taviz koparmak için rehin tutuluyor.” dedi. Serbest kalan mahkûmların çocuklarının eğitimden mahrum edilmesi ve sürgündeki esirlerin yaşadığı zorluklara da dikkat çekti.
Konuşmasını, “Esirler meselesi politikadan önce insani bir meseledir.” diyerek tamamlayan Bergusi, uluslararası topluma bu “tam teşekküllü imhaya” karşı acil harekete geçme çağrısı yaptı.



